• BIST 9520.22
  • Altın 4288.51
  • Dolar 39.3506
  • Euro 45.6288
  • İstanbul 26 °C
  • Diyarbakır 37 °C
  • Ankara 32 °C
  • İzmir 35 °C
  • Berlin 26 °C

Hizbullah ve elini ovuşturanlar

Hizbullah ve elini ovuşturanlar
Milliyet gazetesi yazarı Serpil Çevikcan'ın bugün yayınlanan 'Hizbullah ve elini ovuşturanlar' başlıklı yazısı...

Dicle Üniversitesi’nde, hafta başında patlak veren ve üniversitenin tatil edilmesiyle yatıştırılabilen öğrenci çatışmasının yankıları sürüyor.

Barış sürecinin en kritik aşamalarına yaklaşırken Türkiye’nin herhangi bir üniversitesinde meydana gelen her olaya dikkat kesilmek gerekiyor. Ancak konu, PKK-BDP çizgisindeki öğrenci profilinin hakim olduğu bir üniversite, karşı taraf da Hizbullah çizgisindeki Bilge Gençlik Kulübü üyesi öğrencilerse alarm düğmesine iki kez basmak şart.

Kamuoyunun Hizbullah’la tanışması, 1990’ların sonundan itibaren PKK çatışmasıyla oldu. “Enseden tek kurşun” dönemiydi bu dönem. Bu dönemde Hizbullah’ın savaşı “buralar benden sorulur” diyen PKK’yla oldu. 1991-95 bilançosu kimi kaynaklara göre her iki taraftan 700 kişiydi. Irak’taki Kürdistan İslami Hareketi ile Irak Hizbullahı yönetiminin arabuluculuğuyla çatışmalar durulmuştu.

Sokaktaki vatandaşın Hizbullah’la tanışması ise örgüt lideri Hüseyin Velioğlu’nun Ocak 2000’de İstanbul’daki operasyonda öldürülmesi ve örgütsel iletişim ve doküman anlamında aşırı konservatif bir yapıya sahip olan Hizbullah’ın kan donduran icraatlarının ortalığa saçılmasıyla olmuştu.

Devlet ve sokaktaki vatandaşın Hizbullah’la en acı tanışması ise 24 Ocak 2001’de Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve korumasına düzenlenen suikast oldu.

Öcalan’ın talimatı

2000 operasyonuyla beli kırılan örgüt, Kutlu Doğum Haftası başta olmak üzere dini referanslı gerekçelerle, son 10 yıl içinde hatırı sayılır kalabalıklar toplanan mitingler düzenledi. Ancak iddiasını “eski Hizbullah” olarak ortaya koymadı.

2 yıl önce, Abdullah Öcalan’ın, “PKK’nın Hizbullah ile bitirilmek istendiği” tezine dayanan açıklamaları, radikal İslamcılığın Türkiye’de gelmiş geçmiş bu en önemli örgütünü yeniden gündeme getirdi. Öcalan, genel seçime gidildiği o dönemde, Hizbullah’ın bölgedeki yüksek oy potansiyeline dikkati çekmiş ve gerekirse öz savunma güçleri devreye sokularak, örgütün Diyarbakır’dan atılmalarını istemişti. Öcalan, “Sormak gerekir; bu Hizbullahçıların arkasındaki para nereden geliyor?” demişti.

“Biz de varız”

Hizbullah, son 10 yıldır silahlı bir faaliyette bulunmadı, ancak PKK’dan sonra bölgede örgütlenebilmiş en ciddi yapılanma. Her dönemde diriltilmeye uygun bir potansiyele sahip. Bu nedenle başka kanallarla da olsa yeniden risk yaratması her zaman mümkün.

Üstelik Doğu ve Güneydoğu’da, barış süreci nedeniyle demokratik siyaset kapılarının sonuna kadar açılacağı bir döneme girerken, bayrağı din olan bir hareketin “legalize” görüntüdeki yapılarla risk yaratma olasılığı çok daha fazla.

Zaten Hizbullah, siyasetteki genel auradan da güç alarak, uzunca bir süredir; dergiler, kurban derisi toplama kampanyaları, düğün-dernek faaliyetleriyle bölgede sosyal yaşamın göbeğinde yer alıyordu. Dicle Üniversitesi’nde çalan alarm zili, bu legalitenin, “Kürt sorunu çözülecekse içinde biz de varız” demesinin ete-kemiğe bürünmüş hali.

Eski hesap yeniden açılmamalı

1980’lerin sonuna doğru alenileşen, geçtiğimiz yıl partileşerek HÜDA-PAR’ı kuran Hizbullah, nereden bakarsanız bakın PKK’nın bunca yıldır bölgeden silemediği, dize getiremediği tek örgüt.

Partinin Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz’ın dün Vatan’dan Ruşen Çakır’a söyledikleri dikkat çekici. Yılmaz, “PKK’dan en üst düzeyde açıklama yapılması, PKK ie Hizbullah yetkililerinin bir an önce bir araya gelip kalıcı ateşkes imzalamaları lazım” diyor.

Bir taraftan barış treni yol alıyor, diğer yandan seçim kervanı yola çıkmak üzere.

Pasta büyük olunca, taliplisi çok oluyor.

Ama Dicle Üniversitesi’ndeki olayların bize öncelikle hatırlatması gereken, Kürtlerin kendi içinden çıkardığı bu iki hareket arasındaki düşmanlığı canlandırmanın her zaman çok daha kolay olacağı gerçeği. Bunun için, tam da bu dönemde elini ovuşturan o kadar çok odak var ki...

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • amedi13 Nisan 2013 Cumartesi 11:54kekliklerin sonu

      hizbullahın kürdistanda tabanı yoktur. hizbullah 90larda halktan neferleri enseden kurşun,sırtından döner bıçağıyla vurma , domuz bağı gibi vahşi cineyetlerle kürde savaş ilan etmiş bir klik .hizbullahın devletle hiç kavgası oldu mu? devletle organik bağları defaatle teyit edildi resmi makamlarca.... şimdi çıkıp müslüman kürde islamı ,eli kürt kanıyla kirlenmiş şekilde ne anlatabilir ki.... halk bunlara itibar etmez. peygember mitinglerini mhp de toplasa amed te halk gider. seçimlerde göreceğiz marjinal bir klik olarak kalacaktır...

      Yanıtla (0) (0)
    • bozo13 Nisan 2013 Cumartesi 15:13devletin kucağı

      hizbullah denen örgüt devletin kucağına oturduğu için şimdi ayakta yoksa gücünü halktan almıyorki çok fazla büyütmeyin bunları halk bunların adını duyduğun da dahi tiksinti duyuyor. mitinglere gelince samimi müslümanların katıldığı mitingler bunlar bunun hizbilerle alakası yok siz gidin aynı mitingi yapın aynı kalbalığı toplarsınız

      Yanıtla (0) (0)
    • Ali Demir14 Nisan 2013 Pazar 17:59Hizbullah yok Devlet var

      Sunu herkes iyi bilsinki hizbullah denen bir orgut yok ,devletin olusturdugu bir infaz timi soz konusu.Devlet pkk'yi bertaraf surecinde her alanda hakimiyetini saglamak icin, cinayetlerine biraktigi yerden devam edebilecegini, paristeki cinayetlerde zaten gozdagi vererek gosterdi. Ve hepimiz hem Dicle hemde Istanbul universitelerindeki satirli saldirilarin polis destegi ve gozetiminde nasil yapildigini zaten gorduk.

      Yanıtla (0) (0)
    • Ejder Siverek15 Nisan 2013 Pazartesi 01:14Devletin pkkyi şımartması

      Pkk satın aldığı medyayla insancıllık maskesi altında barış masasına aturmayı başarınca geçmişte tüm sol fraksiyonları devlet işbirlikçisi diyerek yok etmeyi başarınca, geriye ona alternatif olarak bir tek islami camia kaldı. İslami camiasayla mücadele edecek bir fikri yeterliliği olmayınca silahla yok etmeye çalıştı. Bunu başaramayınca müslüman camayı devlet destekli olma karalamasıyla gözden düşürmeye çalıştı. Sonra pabuç pahalı oldu. İslami mücadele onları şehirlerde yok etti. Sonra hizaya geldiler. Sonra devlet eliyle islami mücadeye savaş açılınca meydan tekrar pkkye kaldı.

      Yanıtla (0) (0)
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89