Yaklaşık 10 gün önce Rojava'da, yani Suriye'nin kuzeyinde, Nusra cephesinin Kürt sivilleri öldürdüğü bilgisi sosyal medyada yayıldı. #Rojavadakatliam başlığıyla düşen haberler oldukça can yakıcıydı.
Üç Kürt'ün Nusra cephesi tarafından yakıldığı haberi, bir video halinde paylaşılıyor, ölü çocuk ve kadın resimleri eşliğinde katliam haberi duyuruluyordu.
Ancak kısa süre içinde Rojava'dan olduğu söylenen görüntülerin, Esed'in askerlerinin Banyas'taki El-Beyda köyünde yapılan katliamdan alındığı; yakılan üç Kürt'ün videosunun ise, Nisan 2011'de Irak'ta gerçekleşen menfur bir saldırıya ait olduğu anlaşıldı.
Hakkari'de yapılan Rojava yürüyüşünde kullanılan bir kare ise 1983 Erzurum-Kars depreminden sonrasına aitti.
Ne yazık ki bu kadar yalan haber ve videonun ortaya çıkması, katliam iddialarına gölge düşürdü.
Bunun hemen ardından bir de #LazkiyedeKatliam başlığı altında yalan haberlerin dolaşıma sokulması ve Esed askerlerinin bu yalanlar eliyle aklanmaya çalışılması dikkat çekti.
Rojava'da katliam iddialarını takip eden Lazkiye'de katliam şayiası, Kürt ve Alevi sivillerin 'cihatçı' örgütler tarafından hedef alındığı ve bu yüzden Suriye'de Kürtlerin ve Alevilerin Suriye muhalefetine karşı örgütlenmesi gerektiği sonucunu ima ediyordu. Nitekim aynı günlerde, Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi'nin adresinden 'Alevi-Kürt ittifakı en hızlı biçimde örgütlenmelidir' açıklaması yapıldı.
KCK Eş Başkanı Bese Hozat, Sabah'a verdiği röportajında şöyle diyordu:
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.