• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 5 °C

Fehim Işık: Dokunulmazlıkları kaldırmak ciddi bir sorundur

Fehim Işık: Dokunulmazlıkları kaldırmak ciddi bir sorundur
Sitemizin yazarı Fehim Işık Amerika’nın Sesi Radyosu Kürtçe bölümünden Robin Reşvan’ın sorularını yanıtladı.

İlkehaber.com yazarı Fehim Işık, Amerika’nın Sesi Radyosu Kürtçe bölümünden Robin Reşvan’ın BDP’li parlamenterlerin dokunulmazlıklarının kaldırılması süreciyle ilgili sorularını yanıtladı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının 1994’te de yaşandığını belirten Işık,Recep Tayip Erdoğan’dan sormak lazım; o zaman parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılması neyi çözdü de şimdi dokunulmazlıkların kaldırılması neyi çözecek? Dokunulmazlıkların kaldırılması hiçbir çözüm getirmeyecektir.” dedi.

Işık, Amerika’nın Sesi Radyosunda Kürtçe yayınlanan söyleşide Robin Reşvan’ın sorularına şu yanıtları verdi: 

Erdoğan’ın açıklamasından sonra BDP’li 10 parlamenterin dokunulmazlığının kaldırılması gündeme geldi. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

— Kuşkusuz bu konuyu değerlendirmeden önce 1994 yılına geri dönmekte yarar var.  Biliyorsunuz o zaman bir grup Kürt parlamenterin dokunulmazlığını kaldırdılar. Bazıları yaklaşık 10 yıl cezaevinde kaldılar. Leyla Zana ile rahmetli Orhan Doğan uzun yıllar cezaevinde tutuldular… Bu tabloda geriye dönüp Recep Tayip Erdoğan’dan sormak 42080lazım; o zaman parlamenterlerin dokunulmazlığının kaldırılması neyi çözdü de şimdi dokunulmazlıkların kaldırılması neyi çözecek? Dokunulmazlıkların kaldırılması hiçbir çözüm getirmeyecektir. Üstelik dokunulmazlıkların kaldırılması sorunu daha da açmaza götürecek, durumu içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır. Ayrıca bir şey daha var. Kürt parlamenterler sorununun çözümü için bir olanaktır. Eğer dokunulmazlıklar kaldırılırsa bu olanaklar da ortadan kalkacak ve sorunun çözümü önüne büyük setler çekilecektir. Dokunulmazlıklar kaldırılırsa, Recep Tayip Erdoğan süreci kiminle götürecek?  Nasıl bir diyalog sağlayacak ve çözüm için hangi adımları atacak? Görünen o Recep Tayip Erdoğan bu yol ile önüne koyduğu olumsuz politikayı sürdürüyor ve süreci daha sıkıntılı geçecek bir döneme taşıyor. Söylenmesi gereken bir şey daha var. Doğrusu dokunulmazlık Kürt parlamenterler açısından ne kadar geçerliydi; bunu da değerlendirmek lazım. Türkiye yasaları açısından parlamenterlere tanınan dokunulmazlık Kürtler açısından ne kadar geçerliydi? Neredeyse tüm etkinliklerde biber gazı, gaz bombası, dayak gibi insanlık dışı saldırıların tümünden Kürt parlamenterler de nasibini alıyordu. Bu tablodan da net anlaşılıyor ki sorunun çözüm yolu Erdoğan’ın seçtiği yol değildir. 

Sormak gerekiyor; bunun nedeni nedir? Ya da hangi gerekçeyle Türkiye hükümeti böyle bir politika izliyor? 

— Doğrusu bu yeni bir politika değil. Özellikle Anayasa Referandumunun yapıldığı dönemden bu yana Türkiye Başbakanı Recep Tayip Erdoğan farklı bir politika izlemeye başladı. Denilebilir ki Erdoğan son birkaç yılda ağırlıkla Türk milliyetçi çevrelerine dönük bir politika izlemeye, mesajlarını daha çok bu kesime vermeye başladı. Erdoğan bu süreçle birlikte Ergenekoncu olarak adlandırılan kesimlere yönelik politikalarında da bir gevşeme göstermeye başladı. Erdoğan bu yeni politik argümanlarla birlikte Türkiye’deki ırkçı ve milliyetçi kesimin güçlenmesine, sesini daha etkin bir biçimde çıkarmasına da vesile oldu. Erdoğan daha çok seçimlere, oyunu arttırmaya dönük bir politika izleyerek iktidar sürecini uzatmanın yollarını arıyor, gibime geliyor. O, sistemi değiştirmek, başkanlık sistemini Türkiye’ye getirmek istiyor. Bu politika ile Erdoğan kendini başkanlığa taşıyacak adımları örmeye özen gösteriyor. 

Açlık grevleri sonrasında olumlu bir tablonun oluşması bekleniyordu… 

— Doğrusu açlık grevleri döneminde de Recep Tayip Erdoğan olumlu bir politika izlemedi. Ancak açlık grevleri öyle bir aşamaya geldi ki hükümet altından kalkılması zor sonuçlarla karşı karşıya kaldı. Süreç ciddi bir olumsuzluğa doğru gidiyordu. Erdoğan son birkaç günde daha çok sessiz kalmayı tercih ederek kurmayları aracılığıyla sorunun çözümü için, tabi tırnak içinde çözümü için, adım atılmasına olanak tanıdı. Ne yazık ki Recep Tayip Erdoğan tutumuyla süreci olumsuzlaştıran bir yaklaşım içindedir. Bu tabloda eğer parlamenterlerin dokunulmazlığı kaldırılır parlamento dışında kalmaları sağlanır, üstüne bir de zindana atılırlar ise –ki birçok parlamenter şu an bile zindandalar– şiddetin ve olumsuzluğun artacağını da görmek gerekir. Ne yazık ki bu tablo ölümlerin artmasına da neden olur. Bu çözümsüzlüktür. Bu politika Recep Tayip Erdoğan’ın bilinçli olarak geliştirdiği bir politikadır. Son iki yıldır da bu politikaları ısrar ve inatla sürdürüyor. Doğrusu bu politikalar hükümet içinden bile zaman zaman tepki alıyor. Bizzat AKP içinde bile bu politikalardan hoşnut olmayanlar var. 

Siz başkanlık sisteminin getirilmesi için Başbakan’ın bu politikaları sürdürdüğünü ima ettiniz. Peki, bu sistem getirilinceye kadar Kürtlerin ne yapması gerekir? Ölümler artabilir, çatışmalar yoğunlaşabilir… Kürtler bu süreçte nasıl bir tutum almalı, nasıl bir cevap vermeli? 

— Burada şunu anımsamakta yarar var: Acaba bu politikalarla başkanlık sisteminin getirilmesi ve bir başkanın seçilmesi mümkün olacak mı? Böyle bir sürecin yaşama geçirilmesi için önümüzde en azından iki yıl var. Eğer iki yıl boyunca şiddet bugünkü biçimiyle, artarak devam eder, Ortadoğu’daki şiddet ve karmaşa giderek büyür ise Türkiye’yi bir başkanlık sistemine taşımak mümkün olacak mı? Ben sürecin bu şekilde olumsuz olması durumunda Erdoğan’ın kendi politikalarını yaşama geçiremeyeceğine, arzularını gerçekleştiremeyeceğine inananlardanım. Bu politikalar ölümleri arttırır. Ölümlerin artması yalnız Kürtlerin değil, Türkiye’deki farklı kesimlerin de tepkilerinin artmasını beraberinde getirir. Şu da çok açık: Kürtlerin geniş bir bölümü sorunun diyalog ve müzakere yoluyla, demokratik kanalların işletilmesiyle çözümünden yanalar. Türklerin de geniş bir bölümü sorunun diyalogla çözümüne karşı çıkmayacaklardır. Birkaç yıl önce Abdullah Öcalan ve PKK ile görüşmelerin yapıldığı kamuoyuna yansıdığında ciddi bir tepki oluşmadı. Türk halkı görüşmelerin yapılmasına karşı çıkmadı. Bu da gösteriyor ki eğer sorunun çözümü için diyalog ve müzakere yöntemleri esas alınırsa, toplumun geniş bir kesimi buna destek verecektir. Bunun bilinmesine rağmen ne yazık ki Erdoğan olumsuzluğu büyüten politikaları esas almaya devam ediyor. Kürtlerin duyguları açısından da belirtilmesi gereken şeyler var. Kürtler artık devlete güvenmiyorlar.  1994’te bugünküne benzer adımlar atıldığında tüm Kürtler tepki gösterdi. BDP’li olan olmayan, BDP’ye oy veren vermeyen, hatta koruculuk yapanlar bile kendilerine hakaret edildiğini belirttiler. Eğer bu yol yeniden denenir ise Kürtler yapılanları yine kendilerine dönük hakaret olarak algılayacak ve tepki göstereceklerdir. Bu politikalar devam ederse Kürtler hiçbir şekilde devlet ile barışmayacaklardır. Çözümün, Erdoğan’ın seçtiği bu yol olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Kaynak: Haber Kaynağı
  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89