1990’lı yılların başında Jandarma, Emniyet ve JİTEM tarafından hazırlandığı iddia edilen ve MGK tarafından onaylanan 197 kişilik ölüm listesi, dün Taraf ’a konuşan eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın ifadeleriyle yeniden gündeme geldi. Söz konusu listede yer alan ve Tansu Çiller’in başında olduğu 50. Hükümet’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan Ziya Halis, “Adım listede kırmızıyla işaretlenmiş öncelikli hedefler arasındaydı” dedi.
Listede 197 kişi vardı
Kürt işadamı Behçet Cantürk ve eski DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya gibi isimlerin de bulunduğu ‘ölüm listesi’nden, Avrupa’da yayın yapan Özgür Politika gazetesinde yer alan haber yoluyla bilgi sahibi olduğunu belirten Halis, Taraf ’a şunları anlattı: “1995 yılı başlarıydı. Gazetede manşet olan haberin ardından bu listeyi savcılığa götürdüm ve dava açtım. Ankara 6. İdare Mahkemesi yargı süreci sonunda böyle bir ‘ölüm listesi’ olduğuna hükmetti. Mahkeme İçişleri Bakanlığı ve diğer ilgili birimlere sormuş. Sonuçta PKK’ya yardım ettiği iddia edilen ve öldürülmesi planlanan kişilere dair listenin JİTEM tarafından hazırlandığı sonucuna vardı. İçişleri Bakanlığı da mahkûm oldu ve tarafıma tazminat ödemesine karar verildi. Listede 197 kişinin ismi vardı. Kimi isimler sarı daire içine alınmış, kimileri de benim gibi kırmızıyla çizilmişti. Bu kişilerden bazıları da öldürüldü.”
PKK’lı itirafçı beni öldürecekti
Olayın mahkemeye yansıması üzerine emniyetin kendisine koruma tahsis ettiğini ancak sonradan geri aldığını kaydeden Halis, liste doğrultusunda infazı gerçekleştirmek için bir PKK itirafçısının görevlendirildiğini söyledi. Fevzi Yılmaz isimli PKK itirafçısıyla kendisini öldürmesi için görüşenler arasında resmî görevlilerin de bulunduğunu belirten Halis, şöyle konuştu: “Alaattin Kanat, Yeşil ve Kırıkkale Terörle Mücadele biriminde görevli Fevzi isminde bir polis şefi Kırıkkale Cezaevi’nde Fevzi Yılmaz isimli PKK itirafçısıyla görüşüyorlar. Bu adamın öldürülmesi lazım diyorlar. Alevi kimliğinden ötürü cinayeti başka bir grubun üzerine yıkacaklarını söylüyorlar. Sonradan bu itirafçı suikastı yapmaktan vazgeçiyor. DGM’ye de bildiklerini anlatıyor. Mahkemenin tutanaklarında bu bilgiler mevcut.”
Çiller ve Yılmaz’ın haberi var
Halis, hükümetinin bakanı olarak dönemin Başbakanı Tansu Çiller’le bu liste hakkında görüşüp görüşmediği sorumuzu “Aramız iyi değildi, görüşmedik” diye yanıtladı. Halis, “Zaten bu olayın ortaya çıkmasından 1o gün sonra kabine düştü. Ancak söz konusu infaz listesinin Tansu Çiller’in ve Mesut Yılmaz’ın bilgisi dahilinde hazırlanmadığı düşünülemez” dedi.
‘Devlet sırrı ‘ deyip vermediler
Ziya Halis’in açtığı dava sonucunda 100 bin TL tazminata mahkûm edilen İçişleri Bakanlığı’nın, Ankara 6. İdare Mahkemesi’ne verdiği savunmasında şu ifadeler yer alıyor: “Başbakanlık genelgesi uyarınca verilen bir emrin yerine getirilmesi amacıyla alınan istihbari bilgilerin icra makamlarına iletildiği... Davalı idare böyle bir raporun varlığını kabul etmektedir. Başbakanlık genelgesi ve 2937 sayılı yasanın getirdiği zorunluluk nedeniyle ilgili makamların bilgilendirilmesi amacıyla ve Genelkurmay Başkanlığı’nca intikal ettirilen bilgiler doğrultusunda raporun hazırlandığı belirtilmiştir. Ayrıca bu bilgi ve belgelerin devletin güvenliğine ve yüksek menfaatine ilişkin olması nedeniyle mahkemeye gönderilemeyeceği de savunmada ifade edilmiştir.”
Mesut Yılmaz’dan yalanlama: Bende belge yok
Dönemin Susurluk ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış ve eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın “Ömer Lütfü Topal cinayetinin perde arkasını biliyor, elinde belge var”, “Susurluk Raporu’nun önemli ayrıntıları onda” dediği Mesut Yılmaz’dan yalanlama geldi. CNN Türk Ankara Haber Müdürü Dicle Canova’ya konuşan Mesut Yılmaz, “Elimde belge olsaydı yargıya intikal ettirirdim. Susurluk Raporu’nun devlet sırrı niteliğindeki bölümleri devlet arşivinde ve o bölümler Türk dış politikasını etkileyecek konularlarla, cinayetlerle ilgili değil” dedi. Yılmaz raporun tamamının sonradan mahkemeye sunulduğunu da belirtti. Elkatmış, “1990’ların başından itibaren Jandarma, Emniyet, MGK’nın asker üyeleri, bu sürecin siyasî sorumluları hepsi hukuk önüne çıkmalı. Teoman Koman, Çevik Bir, Doğan Güreş, Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz vs. Bunların hepsi bu soruşturmaya dahil edilmeli ve dinlenmelidir” demişti. (Melih Altınok-Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.