• BIST 9693.46
  • Altın 2508.912
  • Dolar 32.5759
  • Euro 34.7586
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 20 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 20 °C
  • Berlin 8 °C

Erdoğan: Osmanlı'da Lazistan, Kürdistan eyaleti vardı

Erdoğan: Osmanlı'da Lazistan, Kürdistan eyaleti vardı
Başbakan Erdoğan, Kanal D ve CNN TÜRK ortak yayınında Taha Akyol, Enis Berberoğlu, Hande Fırat ve Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Öcalan'a ev hapsi gündemizde yok diyen Başbakan Erdoğan, çözüm süreciyle ilgili olarak ise "silahı Türkiye'de bırak, silahsız çekil" düşüncesinde olduklarını söyledi.

Erdoğan, "Türkiye'de herkesin gözü, kulağı çözüm sürecinde. Süreç nasıl gidiyor" sorusu üzerine, süreci "başarılı bir süreç" olarak değerlendirdiğini ifade etti.

Medyanın da olumlu yaklaşımıyla sürecin isabetli gittiğini ve bundan sonra da böyle devam edeceğine inandığını söyleyen Erdoğan, "Geçmişte yapılmış bazı yanlışlar eğer yapılmazsa inanıyorum ki bu işten başarılı bir şekilde çıkacağız" dedi.

"Destek yüzde 58"

Çözüm sürecine desteğin yüzde 58 civarında olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, çözüm sürecinin halka daha doğru anlatılması durumunda bu desteğin daha da artacağına inandığını kaydetti.

Yaptırdıkları kamuoyu araştırmasında çözüm sürecine desteğin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yüzde 77, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise yüzde 80'den fazla olduğunu ifade eden Erdoğan, "Canı yanan bölge orası. Maddi ve manevi kayıplar var, yıllar yılı" dedi.

Örgüt ne istedi?

Başbakan Erdoğan, "Bu örgüt ne istedi ve ne elde etmeyi umuyor ki bu süreçte uyum gösteriyor" sorusu üzerine şunları söyledi: "Çok açık net herşeyi samimi değerlendirerek halkıma bu mesajı vermemiz lazım. Ben halkıma inanıyorum. Halkımın da bize şahsımda inandığına inanıyorum. Zira zaman herşeyin şahidi olacaktır ve şu 10 yılda da şahidi olmuştur. Biz göreve geldiğimizde terör örgütünün başı nerdeydi malum, bilinen bir şey. O günden bugüne gelinen süreçte ortada ama biz bazı şeyleri herşeye rağmen göğüsledik. Örneğin benim siyasette bir ilkem vardır. 'Siyaset risktir' diye bunu kullanırım.

Ekonomi de hayat da risktir. Yaradan bunu bu şekilde tayin etmiş. Risklerle beraber biz hayatı yaşıyoruz. Bu süreç içinde, biz daha önceki MİT Müsteşarım Emre bey döneminde biz ada görüşmelerini başlattık. Bunları niye başlattık. Hepsi bugünlerin belki de bir ön hazırlığıydı, çalışmasıydı ve bütün bunları yaparken, asla bunları biz bir pazarlık konusu yapmadık, yapamazdık. Zira ne milletimin bana verdiği böyle bir yetki var. Ne de benim, arkadaşlarımın, partimizin, adalet anlayışımızın böyle bir yaklaşımı sözkonusu olabilir. Asla böyle bir şeye bizim yaklaşmamız sözkonusu değildir."

Genel af var mı?

Zaman zaman, "genel af" konusunun gündeme getirildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Biz, kendi yargılamalarımızın silsilesi içinde, bizler devlete ait haklar konusunda af yetkisi kullanabiliriz ama şehitlerimizin veya bir maktülün hakkının affını sağlayamayız. Bu benim bireysel inancımdır ama benim ülkemde inancımızdan gelen yapı da bunu gerektirir. Böyle bir af varsa, böyle bir yetki varsa o maktülün varislerinindir" diye konuştu.

Geçmişte, Uşak'ta bir konuşmasında bu konuyu gündeme getirdiğinde kendisine 'Yoksa şeriatı mı getireceksin' denildiğini hatırlatan Erdoğan, "Böyle bir yetkim olamaz. Şimdi bize kalkıp da 'ne karşılığı' diyenlere ben şu cevabı veriyorum : Karşılık değil, bir amaç uğruna bunu yapıyoruz. Nedir bu, güvendir, istikrardır, milletimin huzurudur, milletimin refahıdır. Bu hedeflere yönelik biz riski alıyoruz, bu adımı atıyoruz. Yoksa birşey karşılığı 'şunu verelim bunu alalım' asla böyle bir şey sözkonusu değil" diye konuştu.

Al başkanlığı, ver özerkliği

Başbakan Erdoğan, muhalefet tarafından gündeme getirilen, "al başkanlığı ver özerkliği veya Öcalan'a af değil ama ev hapsi" iddialarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi : "Bunu geçmişte de söyledim. Ev hapsi falan böyle bir şey asla sözkonusu değildir. Onu da geçelim biz İmralı'da niye bu kadar bedel ödüyoruz. Çünkü normal bir f tipi cezaevine alsak her gün orada toplu mitingler mi izleyeceğiz veya bu toplu mitinglerle mi uğraşacağız ve bu huzursuzluğumuzu daha da artıracağı için biz bu bedeli millet olarak karşılıyoruz. Bu bedeli ödemenin ne kadar ağır olduğunu bile bile buna katlanıyoruz. Burada da risk alıyoruz. 'Al başkanlığı ver şunu...' haşa. Bunu söyleyen bir defa bizi iyi anlamamış.

Eğer bizim böyle bir derdimiz olsa biz kalkıp da tüzüğüne '3 dönem arka arkaya milletvekilliği yapan dördüncü dönem ayrılmak durumundadır' ilkesini getirmez. Biz bu ilkeyi getirmişiz. Bu ilkeyi getirmek ne demek. Bir diğeri de bu ülkede biz, cumhurbaşkanını millet seçsin diye milletin talebine cevap veren partiyiz."

Başkanlık sistemi

Başkanlık sisteminin, Süleyman Demirel ve Turgut Özal ve Alparslan Türkeş tarafından da gündeme getirildiği hatırlatan Erdoğan, merhum Türkeş'in kitabında, "Osmanlı'nın varisleri olarak bizlere yakışan budur" ifadeleriyle Başkanlık Sistemi'ni desteklediğine dikkati çekti.

"Provoke etmek isteyenler"

Başbakan Erdoğan, "Geçmişteki yanlışlar yapılmazsa sürecin iyi gideceğini söylediniz. Geçmişteki yanlışlar derken, çekilirken çekilenlerin vurulması mı? Bunu önlemek için ne yapacaksınız?" sorusu üzerine ise şunları kaydetti:

Burada iki başlık çok önemli. Bir, bu işi provoke etmek isteyen içerde bazı mahfiller olabilir. İki, dışardan bazı mahfiller olabilir çünkü Türkiye'nin bölgede huzurlu ve güçlü olmasını açık söylüyorum kimse istemiyor. Güçlü bir Türkiye'nin, nelere muktedir olabileceğini görüyorlar. Türkiye'nin kişi başı milli gelirde 11 bin dolar seviyesine ulaşması bile bazı mahfilleri rahatsız ediyor. Çünkü güçlü bir Türkiye, kenar köşe, garip gureba, milli geliri çok düşük olan yerlere eli uzanacaktır. Geçmişte biz alan eldik ama şimdi veren el olduk. Güçlendikçe daha fazla vereceğiz. Burada bunların bütün sıkıntısı, içerden bizi nasıl provoke ederler. Benim endişem orada. Biz bütün askerimizle, polisimizle, istihbarat teşkilatlarımızla buna karşı bütün tedbirlerimizi alacağız. Dikkat ederseniz ben sık sık, 'silahların bırakılması' diyorum çünkü bırakılmaması, sıkıntı doğurabilir çünkü silahlı olan birisinin geçtiğini olur ya görmeleri halinde, 'ha bu silahlı olduğuna göre acaba."

"Bırak, silahsız olarak geçişini yap"

Erdoğan, silahıyla birlikte çekilme sırasında hukuki meselelerin de çıkabileceği yönündeki bir hatırlatma üzerine ise "O da çıkabilir. 'Sen buna nasıl bir müsaade edebilirsin" dedi.

Başbakan Erdoğan, askerlere bu yönde bir talimat verilip verilmediğinin sorulması üzerine ise şöyle devam etti: "Bunlar kalkıp, hukuk devletinin içindeyiz her şeyden önce. Hukuk devletinin içinde hukuk devletinde yol geçen hanına çevirmek diye bir şey tabi ki olmaz. Bunlar, o geliş gidiş yollarını gayet iyi bilirler. Suriye'yle 910, Irak'la 380-400 kilometre hududumuz var. İran hududu var. Buralar devasa bir sınır. Biz hep şunu söyledik halen de onu söylüyoruz. Silah değil, siyaset buna doğru bir yaklaşımın kesinlikle telkinini biz de yapıyoruz ve bunu da özellikle bekliyoruz. Dolayısıyla niye silah. Bırak, silahsız olarak geçişini yap."

"Gidecek olan silahını nereye bırakırsa bıraksın"

Gazeteci Taha Akyol'un, "Ben sizin sözlerinizden 'madem çekiliyorsunuz, silahı Türkiye'de bırak, silahsız çekil' anlamını çıkardım" demesi üzerine, Başbakan Erdoğan, "Aynen öyle, öyle olmak durumda" dedi.

Başbakan Erdoğan, "Gidecek olan silahını nereye bırakırsa bıraksın, gömerse gömsün o bizi ilgilendirmiyor, bırakıp gider. Çünkü, aksi takdirde provokasyona bu iş çok açıktır. 'Yasal zemin' denildiği zaman, hazırlanacak yasal zeminler anayasa hükümlerine aykırı olamaz. Biz, şimdi anayasaya aykırı bir yasal zemin nasıl oluşturabiliriz. Bu işin muhatabı hükümettir" diye konuştu.

"Yeni Oslo sürecine müsade etmem"

Erdoğan: "Oslo sürecinde mağdur aranıyorsa, mağdur başta MİT müsteşarımdır, ondan sonra biziz. Çünkü, orada fatura bize kesilmek istendi. Kimse mağdur olmadı. Oslo sürecinde olmayan şeyler varmış gibi gösterilmek suretiyle birçok manipülasyonlar, provokatif girişimler yapıldı. 'Yeniden bir Oslo süreci yaşamak ister misiniz?' denilse... Ben, şu anda ilk bakışta yeniden bir Oslo sürecine müsaade etmem. Niye? Demek ki gurbette böyle şeyler yapıldığında orada farklı bazı böcekler devreye girebiliyor, o böcekler devreye girdikten sonra bazı yerlere servisler yapılabiliyor."

"Eli silahsız olanların hepsine de terörist diyemezsiniz"

"Eli silahsız olanların hepsine de terörist diyemezsiniz" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, ilgili mercilerce şu anda Türkiye topraklarında bin 500, 2 bin teröristin varlığının telaffuz edildiğini vurguladı.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Benim ülkemin dışında sorun o ülkenindir. Bu illa Irak'tır diye bir şey yok, belki Irak'a gitmeyecek, belki İran'a gidecek, belki Suriye'ye gidecek, belki Avrupa'ya gidecek, belki İskandinav ülkeleri malum oralara gidecek. Ancak şunu çok iyi biliyorum: Bir; ülkemin refahı, huzuru çok önemli. Biz bu noktada eğer Doğu'da, Güneydoğu'da ekonomik noktada patlamayı gerçekleştirdiğimiz anda hava bir defa değişecektir. Orada yaşayan benim Kürt kardeşim hayata başka bakacaktır. "

"Ben 'silahların susması' demiyorum, 'silahın bırakılması' diyorum"

Silahların bırakılmasının başarıldığı anda huzurun sadece belli bölgelere değil, Türkiye'nin geneline yayılacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bu yayıldığı andan itibaren de Türkiye, bir anda o bizim hedeflerimiz olan 2023 hedeflerine çok daha süratle ulaşacaktır. Çünkü bizim için Güneydoğu, Doğu şu anda ham, işlenmemiş. Her yönüyle orada başlayacak olan yatırımlarla biz sıçrayacağız" diye konuştu.

Gelecek yıl Mart ayında yerel seçimlerin, arkasından cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2015 yılında da genel seçimlerin yapılacağını hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Bu 2 yıl adeta Türkiye için bir prova olacaktır. Eğer bu yılı başarılı bir şekilde aşabilirsek, hakikaten verilen sözler, Diyarbakır'da okunan mektup içeriğiyle hakikaten uygulamaya girecek olursa o zaman Türkiye'nin çok daha farklı bir şekilde 2013, 2014, 2015'i karşılayacağı, yaşayacağı inancındayım" ifadesini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "silahların bırakılmasına" yönelik açıklamalarını defaten partisinin grup toplantıları ve değişik televizyon programlarında yaptığını belirterek, şunları kaydetti: "Bazen şu söyleniyor, 'silahların susması' deniliyor. 'Susması' değil, 'susması' demek 'silah elimdedir, her an ateşleyebilirim' demektir. Ben 'silahların susması' demiyorum, 'silahın bırakılması' diyorum. Zaman zaman bize şu söyleniyor 'operasyonların durması.' Operasyonun durması nerede olur? İşte burada olur... Silahlar bırakılırsa orada operasyon olmaz, ama senin sırtında silah, diyelim ki kanas, doçka onunla sınırdan geçiyorsun. Güvenlik gücü bunu gördüğü zaman ne yapacak? Suç işler, yardım yataklığa girer bu iş. Buna sessiz kalması mümkün değil. Ne anayasa hükümleri buna müsaade eder, ne yasa hükümleri buna müsaade eder. Bunun için de bir yasal düzenleme talebiyle teklifiyle gelmek bu ülkede yasa bilmezliktir, yasa tanımamazlıktır, böyle saçmalık olur mu?"

İran ve Irak engel mi?

Erdoğan, şu anda Irak'ın kendi içinde bir bütünlüğe sahip olmadığını, bu ülkenin başbakanı Maliki'yi de tek başına bir güç olarak görmediğini söyledi.

"Irak halkını bir güç olarak görüyorum. Irak halkının da şu anda Türkiye'ye bakışıyla farklıdır, Başbakanı gibi bakmıyor" diyen Başbakan Erdoğan, "Maliki gibi düşünen bir Irak halkını düşünmüyoruz. Eğer Maliki gibi düşünürlerse bu tabii Irak için büyük bir kayıp olur" dedi.

"İpe un seriyorlar"

"Selahattin Demirtaş'ın bir açıklaması var, 'Henüz Öcalan, silah bırakma çağrısı yapmadı' ifadesini kullandı. Diğer taraftan örgüt liderlerinin yaptığı açıklamalarda duyuyoruz ki orta kademede sorun var, ikna edilmesi için Öcalan'la doğrudan bir temas gerekiyor" denmesi üzerine "Doğrudan teması kim kuracak?" sorusunu soran Erdoğan, "BDP'liler kurmadı mı? Kurdurmadık mı? 3 kez grup halinde gittiler, onlara da söylendi bunlar. Bunlar söylendi. Söylendiği halde hala ipe un sermek olarak alırım ben bunu" ifadelerini kullandı.

"Temennimiz 2013'te bitsin"

"Takvim planlamanız var mı? Çünkü kabine üyelerinizden farklı açıklamalar geldi? Hazirana kadar tamamlanmalı gibi" sorusu üzerine Erdoğan, "Kabine üyesi arkadaşlarım böyle bir açıklama yapmışsa hata etmişler. Çünkü bu işin takvimi olmaz. Bu süreci biz idare etmiyoruz ki biz yönetmiyoruz ki. Nasıl kalkarız da biz buna takvim koyabiliriz. Bakın ben ne diyorum: Temennim odur ki 2013 içerisinde biz bu işi bitirelim. Arzum budur" diye konuştu.

Akil insanlar

"Akil insanlar" konusundaki sürecin sorulması üzerine Erdoğan, sürecin devam ettiğini söyledi. "Bir iki gün içerisinde bir yere varacağız" diyen Erdoğan, "Sürpriz isimler olacak mı?" sorusu üzerine ise "Olabilir, içinizden de insanlar olabilir" yanıtını verdi. Başkanlarla bire bir muhatap olacağını bildiren Erdoğan, "Hedefte, şu anda ilk yaptığımız çalışmalarla bir ayda bu işte neticeye varmak. Akil insanlar çalışmalarını bir ay içerisinde yürütecekler, bitirecekler" dedi.

Yeni anayasa

Yeni anayasa çalışmaları açısından muhalefet partilerine verilen sürenin 1 Nisan'da dolup dolmadığına ilişkin soruya karşılık Erdoğan, "Doluyor. Bunu Meclis Başkanımız açıkladı zaten, 'Mart sonu itibarıyla' diye. Mart ayı sonu itibarıyla yeni anayasa çalışması ki artık, şurada 2-3 gün içinde vermiş olacağına ihtimal vermiyorum. Zira, 100 küsur zaten maddeyi görüşebildiler. Bunların içinde mutabık kaldıkları madde sayısı 30 küsur. Yani bu kadar" ifadesini kullandı.

Süre sonunda Meclis Başkanı'nın, "Bu iş olmuyor" diyeceğini belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Biliyorsunuz tarih aslında 2012 sonuydu. 2012'nin sonunda ziyaret ettiler. 'Peki' dedik. Bizim kendi kanaatimizi kendilerine bildirdik. Diğerleri bildirdiler. Onlar 'Ucu açık.' dediler. Ucu açık olduğu zaman bu, iş sulandırmadır. Eğer hakikaten samimiyseniz, kararlıysanız tarih verirsiniz. Dersiniz ki 'Şu kadar zamanda bu işi bitireceğiz.' Eğer tarih vermiyorsanız, bu işi sulandırıyorsunuz demektir. Hazırlığınız yok. 'Burada oyalanalım.' Benim milletvekillerimin de işi var, partimin de işi var. İnanıyorum ki Meclis Başkanımın da işi var. Dolayısıyla oldu oldu, olmadığı takdirde alternatiflerin peşinde koşalım."

"Öcalan'ın şartlarını iyileştirdik"

"Abdullah Öcalan'ın silah bırakın çağrısının nereden çıktığına" ilişkin soru üzerine, Erdoğan şöyle konuştu: "Şimdi kimsenin hidayetinin kapalı olduğunu hiç kimse söyleyemez. Radyo meselesi mesela çok basit bir konu. Biliyorsun 11-11,5 metrekarelik bir odası var. Ama orada aklımda kaldığı kadarı ile 40 metrekarelik bir avluları var. Bu radyo meselesi karşısında ben Adalet Bakanıma dedim ki; 'Niye radyo? Biz artık bunu televizyona dönüştürelim.' Kendilerine 12 kanallı bir televizyonu verdik.

Aslında onu biz bir yerde de hayata dahil ettik. Orada hem kendi takımını da izliyor, hem Türkiye'de ne oluyor, ne bitiyor onu da çok daha yakından görüyor."

Erdoğan, Öcalan'ın haftanın 3 günü olan jimnastik iznini her gün bir saat olarak değiştirdiklerini ve arkadaşlarıyla günaşırı bir saat görüşme hakkı verdiklerini belirterek, şöyle devam etti: "Oradaki bir insan için yaşam koşullarını değiştirmesi açısından çok farklı bir şey. Benim verdiğim ve verebileceğim şey budur. Benim bir yetkim yok. Bu insan zaten orada mahkum şu anda. Yani bunu Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi 'masanın bir ucunda o, bir ucunda başbakan' ifadesi tabii çok çirkin bir ifade. Yenilir yutulur bir ifade değil. Ama o bundan kendine bir rant elde ettiğini zannediyor. Edemeyecek. Çünkü dünyanın neresine giderseniz gidin istihbarat teşkilatları biliyorsunuz, biraz kaba bir ifade ama ajan olarak anılır. O ajanları eliyle onlar her kesimle irtibatlarını kurarlar. Her kesimle de bir çözüm arayışı içindelerse onlarla birlikte onu çözerler."

"DHKP-C ile yan yana"

CHP'nin süreçte PKK'yı bir kenara koyarken, DHKP-C terör örgütüyle adeta el ele, koyun koyuna, omuz omuza dolaştığını dile getiren Erdoğan, "Avukatlar olayında" ise bu partinin genel başkanı ve genel başkan yardımcısının onları savunan açıklamalarda bulunduğunu söyledi. Erdoğan, "Benim güvenlik gücüm oraya girdiği zaman 11 tane çelik kapıyı kırmak suretiyle giriyor. 'Hayır yoktur, moktur' dediler. Hepsi resimleriyle beraber ortaya konuldu. Sonraya oraya itfaiye getiriliyor ve dışarıdan girmek suretiyle giriliyor. Bu sefer içeriden bütün DVD'ler, kasetler, belgelerin yakıldığı görülüyor. Şu anda bizim kimlerle neyin, nasıl mücadelesini verdiğimiz ortada. Ben şahsen DHKP-C terör örgütü gibi bir örgütü, kalkıp da bunların hakikaten savunmasını anlamış değilim, anlamakta zorlanıyorum" diye konuştu.

Eyalet sistemi

Erdoğan, partisinin Akdeniz Bölgesi milletvekilleriyle yaptığı toplantıda eyalet sistemiyle ilgili sözlerine muhalefetin tepki gösterdiğinin anımsatılması üzerine, şöyle konuştu: "Bunlar, tarihi filan bilmiyorlar. Bunların tarih bilinci yok. Şimdi 'cumhuriyete savaş açmak' derken, bir defa dünyaya şöyle bir bakalım. Dünyada gelişmiş güçlü ülkelere bakarsanız, bunların hiçbirinde eyalet korkusu diye, eyalet endişesi diye bir şey yoktur. Tam aksine eyalet yapılanmaları o güçlü ülkelerde çok daha süratle kalkınmayı getirir ve demokraside özellikle siyasi rekabeti getirir. Bu, güçlenme alametidir. Gelelim bizim kendi tarihimize.

Osmanlı'ya baktığımız zaman, o güçlü Osmanlı'da mesela çok daha enteresan Lazistan eyaleti var, Kürdistan Eyaleti var. İniyoruz güneye yine aynı şekilde eyalet sistemleri var. Niye Osmanlı güçlü ve oralarda hiç çekinmeden rahatlıkla bunları vermiş. Şimdi ben MHP'ye endişeyle bakıyorum. Haydi CHP'yi bu konuda farklı düşünürüm de. Ama MHP bir taraftan 'Osmanlı'nın devamıyız' diyecek veya 'Osmanlı'yız' diyecek. Öbür taraftan Osmanlı'nın bu devlet yapısındaki yaklaşım tarzını görmezlikten gelecek."

MHP'nin farklı bir etnik unsurun büyükşehir belediyesi kazanmasından korktuğunu dile getiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: "Güçlen, gir, kazan. Eğer sen demokrasiden bu kadar çekiniyorsan o zaman zaten Türkiye'de hiç seçime girmemen lazım. Niye? Her yeri kaybedebilirsin. Niye? Sen de etnik mücadele veriyorsun, siyasi mücadele vermiyorsun. Ama bizim böyle bir endişemiz yok. Niye? Biz 81 vilayetin 78'inde milletvekili çıkarmışız. 81'in 81'inde de belediye başkanlıklarımız var. Niye? Kucaklıyoruz hepsini. Demek ki kucakladığımız zaman oluyor. Eyaletlerde de böyle bir endişenin içine girmeye gerek yok. Bu konuda benim söylediğim şu: 'Güçlü bir Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır.' Üniter yapı noktasındaki yaklaşım tarzı aslında bununla alakalı bir şey değil. Siz eyalet sisteminde de üniter yapıyı muhafaza edebilirsiniz. Tamamıyla bunu atıp götürme diye bir şey yok. 'Federal yapı' diyoruz. Federal yapı nedir? Orada geliyor toplanıyor zaten."

Erdoğan, Rusya ve İran'dakine benzer bir yapıdan mı bahsettiğinin sorulması üzerine, "Benim söylediğim, demokraside ve özellikle ekonomik kalkınmada güçlü bir Türkiye'den bahsediyorum, bu bir. İki, bunlara biz Osmanlı'daki yaklaşımı da ilave edebiliriz. Şunu da çok açık söylüyorum: Bakın biz Osmanlı'da özellikle azınlıklar konusunda, eyaletler sistemi konusunda o hoşgörüyü biz hala yakalayabilmiş değiliz. Bunu da çok açık net ortaya koymamız lazım" ifadesini kullandı.

"Seçilmiş vali" düşünüp düşünmeyeceği sorusuna ise Erdoğan, "Bunlar 2023'ün konusu. Öyle bir sistemin içerisinde belediyeyi kabul ediyorsun da seçilmiş valiyi niye kabul etmiyorsun" yanıtını verdi.

Başbakan Erdoğan, eyalet sisteminin bölünme riski oluşturup oluşturmayacağına dair soruyu ise şöyle yanıtladı: "Osmanlı 'Kürdistan, Lazistan' demiş. Bizim 'Kürdistan, Lazistan' dememize gerek yok. Bizim nasıl coğrafi bölgelerimiz var. Bu bölgeler sistemi içerisinde olayı değerlendirebiliriz. Öyle de yapılabilir. Şu anda Almanya'daki sisteme baktığımız zaman, coğrafi bölge olarak eyaletin adını koyuyor. Amerika'ya bakıyoruz, coğrafi. 'Teksas eyaleti' diyor, 'Florida eyaleti' diyor. Bu şekilde ortaya koyuyor."

Öcalan'a ev hapsi

"Ev hapsi mev hapsi söz konusu değildir. İmralı'da biz niye bu kadar bedel ödüyoruz. F Tipi'ne alsak hergün toplu mitinglerle mi uğraşacağız. Al başkanlığı ver şunu.... diyenler bizi iyi anlamamış."

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89