Newsweek Dergisi
Ağustos ortasında İnguşetya'da yarım ton patlayıcıyla gerçekleştirilen büyük saldırı ve sonrasında gelişmeler "Kafkasya'da geri tepen politika: Rusya'nın İnguşetya'daki gizli savaşı geri tepti. Güvenlik yerine kaos getirdi" başlıklı bir yorum yazısıyla değerlendiriliyor.
Yazı kısaca şöyle:
"Bu eylem Kremlin'in Kafkasya politikasına duyulan inancı da önemli ölçüde zedeledi. Moskova son 10 yıldır, çalkantılı Kuzey Kafkasya'yı idare etmek için sırtını bölgenin güç sahibi kişilerine dayıyor.
Dağıstan, Çeçenistan ve İnguşetya'da yerel güvenlik güçlerinin muhaliflere karşı her türlü kirli taktiği kullanmasına göz yumuyor. Sonuç olarak, katliamlar, adam kaçırmalar, işkenceler, yargısız infazlar sürüp gidiyor; isyancıların yakınları tutuklanıyor, saldırılara misilleme olarak evler yakılıyor ve bütün bunlar Kafkasya'da istikrarı güvence altına almak adına yapılıyor.
Ancak, şiddet olaylarının son günlerde büyük ölçüde artması ve bu olayların sonuncusu ve en kötüsü olan bombalı saldırı, bu politikanın ne kadar büyük bir başarısızlığa dönüştüğünün en açık göstergesi. Kremlin'den onaylı ölüm mangaları Kafkasya'ya barışı getirmek yerine, bölgedeki direnişçilerin daha da öfkelenmesine yol açıyor.
Terörist saldırılar, Moskova ve Güney Rusya'da apartmanlara yapılan ve hala çözülemeyen bombalı saldırıların sonucu 1999 yılında başa gelen Vladimir Putin'in saltanatını başlatmıştı. Onun halefi, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, şu anda çok zor bir ikilemle karşı karşıya... Çünkü Rusya'nın güneyindeki devletlerde anarşi her geçen gün tırmanıyor. Rus dergi ve gazetelerine intihar bombaları, adam kaçırmalar ve suikastlarla ilgili haberler yığılıyor. Yerel polis kendini umutsuz ve sahipsiz hissediyor.
Kuzey Kafkasya'yı bölen etnik ve dini çatlak boyunca gerilimler de artacak. Kremlin, koruması altındaki kişilerin kötü duruma düşmesini ve bölgeye zorla dayattığı barışa karşılık orantısız güç kullanmasını görmezden gelmeyi tercih etti. Ancak son zamanlarda artan şiddet, Dağıstan, Çeçenistan ve İnguşetya'yı yönetenlerin sözlerini tutamadıklarını dolayısıyla Kremlin'in politikalarını yeniden gözden geçirmesinin vaktinin geldiğini gösteriyor."
Time Dergisi
Tüm uluslararası çabalara karşın Afganistan'da gücünü koruyan Taliban'ın bu gücü nereden aldığı konusunu "Taliban şirketi" başlığıyla kapak konusu yapmış... Derginin konuya ilişkin yazısı kısaca şöyle:
"Amerika ve müttefikleri Afganistan'da neden kaybediyor? Bu sorunun yanıtını bulmak için sahadaki olayların perde arkasına bakmak gerekiyor. Amerikan güçlerini sık sık hedef alan 'gelişmiş patlayıcı cihazlar'ın malzemelerini yerel pazarlarda bulmak mümkün.
Afgan istihbaratına göre, bu tür saldırıları düzenleyip saldırının başarılı olduğunu video kameraya kaydedenlere Taliban 750 dolar civarında para ödüyor. Öte yandan Afganistan'da özellikle altyapı ihalelerini alan yabancı firmalar da Taliban'a, kendi faaliyet bölgelerine saldırı düzenlememeleri için onbinlerce dolar akıtıyor.
Bir başka deyişle, Taliban'a ödenen Avro ve dolarlar, ülkede istikrar sağlama gerekçesiyle bulunan yabancı güçlere bombalı saldırı olarak geri dönüyor.
Ülkede istikrarın sağlanamaması ya da bu yönde herhangi bir gösterge bulunmaması da Afganistan'da Taliban'a karşı zafer amacını dış politikasının ilk sırasına yerleştiren Obama yönetimi açısından en ciddi sorunu oluştuyor. Batı tarafından umut bağlanan son seçimlerdeki usülsüzlük iddiaları bu sıkıntıyı daha da derinleştiriyor.
Taliban'ın yürüttüğü savaşta harcadığından daha çok kazanması, ülkedeki haşhaş tarlalarının bu örgütün denetiminde olmasına bağlanıyordu. CIA ve Savunma Bakanlığı istihbarat birimlerine göre Taliban'ın sadece uyuşturucu ticaretinden Afganistan içindeki yıllık kazancı 70 milyon doları aşıyor. Ancak aynı kaynaklar örgütün çok daha fazlasını, adam kaçırma, yabancı şirketler ve tüzel kişilerden aldıkları haraç gibi yollardan kazandığına dikkat çekiyor.
Kötü yönetim, güvenlik güçlerinin eksikliği, çoğu yerde uygulanamayan adalet sistemi ve benzeri nedeniyle Taliban Afganistan'da 'organize suç' kavramını adeta tekeli altına aldı. Bu da ülkenin geleceği açısından son derece tehlikeli bir sürece işaret ediyor.
Son aylarda düzinelerce fikir ortaya atılıyor. Bunlardan birisi de aşiretler şeklinde yaşayan halka gerekli imkanların sağlanması ve halkın kendi okulunu veya yolunu inşa etmesi. Ve kendi yaptığına kendinin sahip çıkması.
Böyle bir yaklaşımın hayata geçirilmesi şimdilik çok güç görünüyor. Çünkü tüm Afgan halkını Taliban tehdidinden korumak mevcut asker sayısıyla mümkün değil. Herkesin üzerinde birleştiği nokta ise Taliban'ı bitirecek tek şeyin Afganistan'da 'yasal ve özkaynaklara dayalı' bir ekonomik sistem kurulması. Günümüzde mevcut Afgan ekonomik sisteminden beslenenler Taliban militanlarının ta kendisi..."
Afganistan'daki gelişmeler İngiliz basınında da kapsamlı olarak yer alıyor.
Financial Times Gazetesi
Birleşmiş Milletler'in Afganistan'da uyuşturucunun hammadesi haşhaş ekiminde yüzde 20'lik bir azalma olduğunu söyleyen raporuna yer veriyor.
Gazetede, bugün yayınlanacak raporun artan asker kayıplarını meşru göstermek isteyen Batılı hükümetler için nadir olan iyi haberlerden biri olduğu ancak, düşüşte haşhaş üretimine karşı mücadeleden çok, geçen yıl fazla üretim nedeniyle fiyatların düştüğünü gören üreticilerin bu yıl daha az haşhaş ekmesinin rol oynadığı vurgulanıyor.
Afganistan'daki Amerikan güçlerinin komutanı General Stanley McChrystal'ın son raporunu da yorumlayan gazete, McChrystal'ın büyük ihtimalle Başkanı Obama'dan binlerce ek asker isteyeceği fikrine destek veriyor. Yazı kısaca şöyle:
"General McChrystal, bu hafta Obama'ya Afganistan'da kötüleşen durumla ilgili bir rapor sundu. Ama tam olarak kaç ne kadar ek asker isteyeceğini söylemedi. En mütevazi sayıda asker isteği bile, siyasi açıdan zorlu bir karar olacak.
McChyrstal yine de başarının mümkün olduğunu düşünüyor ve Obama'nın McChrystal'ın isteklerini yerine getirmesi doğru olur. Başkanın kısmen başka seçeneği de yok. Çünkü McChrystal'ı daha yeni bu göreve getiren ta kendisi... Afganistan'daki yeni askeri strateji ve onun başındaki kişi bir şansı hak ediyor. "
Pravda Gazetesi
Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri liderlerinin nükleer başlıkların sayısında azaltılmaya gidilmesi konusunda vardığı prensip kararına karşın, iki başkentin bu kararın uygulanmasını sağlayacak anlaşma koşullarında anlaşamadığını yazıyor.
Habere göre, konuya ilişkin Cenevre'de süren görüşmede taraflar, nükleer silahların azaltılması konusunda hangi yöntemin izleneceği konusunda henüz bir uzlaşıya varamadı.
Obama ve Medvedev arasında Temmuz ayında imzalanan çerçeve anlaşmanın belirsiz hale geldiği yorumunu yapan gazete, yeni bir anlaşmanın bu belirsizliği ortadan kaldırmaya yönelik olacağını ifade ediyor. Haberde, Rus ve Amerikan diplomatların, Pittsburg'da Eylül ayında başlayacak olan G-20 zirvesine kadar yeni bir anlaşmanın çerçevesini oluşturmaya çalıştığı da kaydediliyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.