• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 9 °C

Dr. Kerim Has: Rusya yakında Türkiye'ye 'Ya herro ya merro' diyebilir

Dr. Kerim Has: Rusya yakında Türkiye'ye 'Ya herro ya merro' diyebilir
Türkiye ve Rusya ilişkileri, S-400 krizi eşliğinde gel-gitli bir dönemeçten geçerken Suriye’deki gelişmeler sonrası farklı bir düzleme eğrilme aşamasında.

Rusya uzmanı Dr. Kerim Has, Karar gazetesinde kaleme aldığı yazısında, “Türkiye-Rusya münasebetlerinde riskli günlerin geride kaldığı, daha riskli günlerin virajına girildiği bir süreçteyiz” diyor ve ekliyor:

“Barış Pınarı Harekatı’yla Ankara’daki iktidarın iç siyasette elde ettiği kısa vadeli kazanımlar, ilerleyen dönemde Türkiye’nin Suriye sahasında karşılaşabileceği zorluklarla iç içe.

Şimdilerde Ortadoğu’da altın çağını yaşayan Rus diplomasisinin yakın vadede Kürtleri Şam ile kalıcı bir şekilde uzlaştırıp Ankara’yı da Esad yönetimiyle barıştırmanın ötesinde Türkiye’nin kendi Kürt sorununda da yeni inisiyatifler üstlenmesi gerekebilir. Terör ve radikal cihatçı tehdidin elimine edilmesi için ise Moskova’nın yakında 'ya herro ya merro' demesi pek uzak ihtimal değil…”

Has’a göre her şeyden önce Rusya’nın artık Kürt sorunundan terör ve radikal cihatçı grupların oluşturduğu tehditlere kadar NATO üyesi Türkiye’nin kendi iç ve güvenlik meselelerinde konum ve pozisyonu en kritik ve belirleyici aktörlerden biri olarak baş gösterdiğini kabul etmek gerekiyor. 

“Gerçeklerle yüzleşildiği takdirde açılabilecek kapılardan bahsetmek mümkün” diyen Has, “Şu günlerde elle tutulur böyle bir fırsat da bir tek, Ankara’nın bir an önce Şam ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açmasıyla olası gözüküyor” görüşünü dile getiriyor.

Suriye’ye girerken Rusya’nın hedefleri arasında yer almayan, bölgenin çözüm bekleyen kronik Kürt sorununun, şimdilerde bu hedeflerine ulaşabilmesinin önündeki en ciddi engellerden birine dönüşme arifesinde olduğunu söyleyen Has, “Kürt sorununa yapıcı ve yaratıcı çareler geliştirmesi, sadece Moskova’nın Suriye’de istikrarı sağlayabilmesi noktasında değil, Türkiye’yle ilişkilerinin esir alınmaması için de artık bir ön şart” ifadesini kullanıyor.

Has, Rusya’nın “kültürel özerklik” şeklinde formüle edip en somut haliyle 2017 Ocak ayındaki ilk Astana zirvesinde taraflara sunduğu Suriye anayasası taslağındaki Kürt olgusuna bakışında bir değişiklik emaresinin görünmediğinin altını çiziyor ve şöyle devam ediyor:

“Şimdilerde Moskova’nın YPG’yi Suriye ordusu bünyesine katma arayışının sadece bir ‘tesadüf’ mü yoksa bir ‘stratejik öngörü’ mü olduğu bilinmez, ama yine aynı taslakta, Suriye’nin kendi savunmasını ve güvenliğini sağlayabilmek amacıyla silahlı kuvvetlerin yanı sıra başka silahlı yapılar kurabileceği de kayıt altına alınmıştı. ‘Astana’nın son meyvesi’ Suriye anayasa komitesinin Cenevre’de çalışmaya başladığı şu sıralarda Rusya’nın fazla öne çıkarmadığı Kürt meselesini ABD kanalındaki son pürüzleri giderdikten sonra Şam ile varılacak bir uzlaşmayla çözmeye çalıştığı sır değil. Son haftalarda Moskova’daki Suriye politikası mahfillerinde ülkedeki Kürtler, Dürziler, Yezidiler başta olmak üzere etnik, mezhebi ve dini çeşitliliği yansıtacak şekilde ‘yeni Suriye’de’ 17 bölgenin oluşturulmasına yönelik bazı planların sıklıkla tartışılıyor olması da bu hazırlığı teyit eder mahiyette.”

Ankara’nın bu tartışmalarda sessizliğini koruyor olmasına dikkat çeken Has, “Bu tavır, ya bu süreci onayladığı ya da Moskova’yla ilişkilerinde olası bir krizi şimdilik ertelemek istediği anlamına gelebilir” yorumunu yapıyor. 

Has, Moskova’nın, Türkiye’nin askeri harekâtıyla bölgede şu sıralar son derece hareketlenen Kürt sorununda günün sonunda ya Ankara’yı yeni bir Kürt açılımına ikna etmesi ya da yeni ve çetin bir ikilem içinde kalıp Ankara’yla külahları değişmesi gerekeceğini kaydediyor.

“Yeni koşullar altında yıllardır Suriye’ye ait gibi gözüken birçok sorunu büyük ölçüde artık Türkiye’nin sırtında taşıyacağını söylemek de kehanet olmasa gerek” diyen Has, Türkiye’nin desteklediği cihatçılar sorununa işaret ediyor.

IŞİD lideri ve sözcüsünün Türkiye kontrolündeki İdlib ve Cerablus’ta etkisiz hâle getirilmesinin Rusya’nın da radarından kaçmadığına vurgu yapan Kerim Has, sözlerine şöyle devam ediyor:

“İdlib için Eylül 2018’de Ankara’nın ısrarıyla varılan bir başka Soçi mutabakatı bölgede Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) terör örgütünün alan hakimiyeti kurmasına yaradığı gibi belli ki IŞİD’in de “korunaklı yuvalar” bulmasına yol açmış. Rus üslerine coğrafi yakınlığının ötesinde bir çeşit “yeni nesil el-Kaide emirliğine” dönüşen İdlib’in bu koşullarda Kremlin’in son raddesini test eden “sabır taşını” çatlatması ve 2020 yılının bütün yapraklarını çeviremeden tarihteki yerini alması hiç şaşırtıcı olmaz.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89