• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 13 °C
  • Berlin 2 °C

'Demokratik İslam Kongresi Kadın Çalıştayı' yapıldı

'Demokratik İslam Kongresi Kadın Çalıştayı' yapıldı
Türkiye’nin çeşitli etnik, cemaat ve çevreler ile akademisyen ve aktivistlerden oluşan 52 kadın bir araya geldi.

10-11 Mayıs tarihlerinde Diyarbakır’da gerçekleştirilecek Demokratik İslam Kongresi’ne hazırlık amacıyla yine Diyarbakır’da “Demokratik İslam Kongresi Kadın Çalıştayı” düzenlendi.

Nasıl Kürtlerin yaşadığı zulüm gösterilmedi?

Çalıştayın açış konuşmasında “Neden Demokratik İslam Kongresi?” sorusuna cevap veren Hüda Kaya, yaklaşık 7 aydan bu yana 13 şehirde panel, 60 şehirde toplantılar düzenlediklerini belirterek, İslam’ın esasları, Medine Sözleşmesi, şiddet, barış gibi konularda tartışma yürüttüklerini söyledi. “Din adına uydurulan rivayetlerle kadınlar nasıl eşitlikten soyutlanarak köle haline getirildiler. Sadece evde erkeğin hizmetinde olan bir varlık haline getirildiler. Halklar nasıl ayrıştırıldılar, ötekileştirildiler” diye soran Hüda Kaya, özetle şöyle konuştu:

50929

“Medine Sözleşmesi’nde inanan, inanmayan farklı inançlara, renklere, dinlere sahip tüm insanların sadece adalet ilkesiyle bir barış toplumunun oluşturulduğunun pratiğini İslam tarihinde gördük. Peygamberimizin böyle bir pratiği olduğu halde nasıl tek dinin hakimiyeti, nasıl tek dilin hakimiyeti, nasıl tek ırkın hakimiyet faşizmine dönüştürüldüğünü yüzyıllardır yaşadık, gördük. Ben bir Kürt kadını olarak Kur’an’la tanıştıkça bu hakikatleri, keşfede keşfede, bugün uzaklarda mazlumları, ezilenleri gören kadınlar, Filistin’deki ezilenleri gören, Bosna’da ezilenleri gören kadınlar maalesef yanı başımızda Kürt kadınlarının, Kürt halkının yaşadığı zulümleri görmedik, gösterilmedi bizlere. Ve bizler bu hakikatlerle tanışarak Kur’an’daki esasları, Kur’an’daki gerçekleri keşfederek bugün bir araya geldik.”

50930

“İslam barışı temsil ediyorken, İslam barış toplumunu oluşturmanın ta kendisi iken” diyen Hüda Kaya, nasıl insanların din adına vahşete sevk edildiğini, zorbalığa, diktaya sevk edildiğinin sorgulanması gerektiğini belirtti.

‘Farklılıklar üstünlük veya eksiklik değildir’

Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak da yaptığı açış konuşmasında tüm katılımcıları Diyarbakır’da görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek kadınların hayatın her alanında var olma ve eşitlik, adalet mücadelesi yürüttüğünü bunu yaparken sadece kendilerinin değil tüm toplumun geleceğini de şekillendiren bir çalışma yürüttüğüne dikkat çekti. “Ey insanlar sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık. Ve sizi kavim ve kabilelere ayırdık, birbirinizi tanıyasınız diye. Allah’ın yanında en üstününüz takvaca en ileri olanıdır” ayetini anımsatan Kışanak, özetle şöyle konuştu:

50931

“Bence sadece bunu anlasak hayatta hep doğru şeyler yapabiliriz” dedi. Kadın ve erkeğin hayatın tamamlayıcısı olduğunu belirten Kışanak, “Farklılıkların bir üstünlük ya da eksiklik konusu olmadığını hepimize çok net bir şekilde emreden bir hükümdür. Farklılık ne üstünlük konusudur ne de bir eksiklik konusudur. Tam tersine yaradılışın manası buradadır. Hep beraber bunu anlasak ne kadın erkek sorunu kalır ne farklı halkların sorunu kalır, ne insanların adalet ve eşitlik sorunu kalır.”

Farklı çevrelerden kadınlar bir araya geldi

Aralarında Başkent Kadın Platformu’ndan Berrin Sönmez, insan hakları savunucusu Ayşe Bilgen, Bozova Belediye eşbaşkanı Fatma Doğan, Muş Alpaslan Üniversitesi’nden Fatma Ünsal Bostan, Artuklu Üniversitesi’nden Hidayet Tutsal Şefkatli, Kadın Akademisi’nden Mekiye Ormancı, yazar Sabiha Ünlü, Kadın Derneği’nden Şimel BeğikÖzden Sönmez, Seher Akçınar gibi kadın, insan hakları ve akademik alanda çalışma yürüten kadınların da bulunduğu çalıştayda, gün boyu oturumlar düzenlendi.

Sonuç bildirgesi açıklanacak

Birinci oturumda Sabiha Ünlü “Kadın Bakışında Medine Sözleşmesi”, Berrin Sönmez “Farklı İnanç ve Halklar”, Seher Akçınar “Kadın Bakışıyla İslam’da Savaş ve Barış”, Fatma Bostan “İslam’da Kadının Yönetime Katılım Düzeyi” konularında sunum yapıldı. İkinci oturumda ise Diba Ermiş Keskin “İslamiyet’te Ezen-Ezilen İlişkisi”, Özden Sönmez “Ekonomi”, Zeynep Saatçioğlu “Ekoloji”, Mekiye Ormancı “İslam’ın Özü ve Ortadoğu’da Yaşananlar”, Hidayet Tutsal Şefkatli “Hz. Peygamber Döneminde Kadın” konularında sunumlar yaptı.

DEMOKRATİK İSLAM KONGRESİ KADIN ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ

27 Nisan 2014 tarihinde Amed (Diyarbakır)'da elli dört kadın delegenin katılımıyla Demokratik İslam Kongresi Kadın Çalıştayı'nı gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Türkiyeli ve Kürdistanlı kadınların katılımıyla gerçekleştirilen çalıştayda Medine Sözleşmesi başta olmak üzere Savaş ve Barış, Ezen ve Ezilen İlişkisi, Farklı İnanç ve Halklar, İslamda Kadının Yönetime Katılımı, Peygamber Döneminde Kadın, Ekoloji, İslamın Özü ve Ortadoğu'da yaşananlar konuları tartışılmıştır.

Kürdistan, Ortadoğu ve Dünyadaki toplumsal sorunların çözümü ve nasıl bir barış toplumu oluşturulacağına dair, Kuran merkezli bir persefpektifle değerlendirilmelerin ve tartışılmaların yapılması kaçınılmazdır. Buradan hareketle;

Medine Vesikası'nın ortaya çıktığı dönemdeki toplumunun sorunları ile günümüz toplumlarının karşılaştığı sorunlar arasında paralellik vardır. Ve bu vesikanın özelde Kürdistan, genelde Ortadoğu ve Dünyadaki sorunların çözümünde referans alınabileceği kannatine vardık. Bilhassa farklı etnik ve dinsel yapıların bir arada eşit, adil, çok dilli, çok hukuklu çok inançlı ve özgür bir şekilde yaşamasının önündeki engellerin kaldırılması için vazgeçilmez bir referanstır. Bu bağlamda kadınların öncülüğünde gerçekleştirilen Rojava devriminin ve ardından oluşturulan halkların, kültürlerin ve inançların bir arada yaşam modeli ümit vericidir.

Ezen ezilen ilişkisi bağlamında Kürt ve Kürdistan sorununun çözümsüzlüğünde rol oynayan iktidar kültürü ile yoğrulmuş ve islamı aslından uzak yorumlarla araçsallaştıran anlayışların tamamına karşı olunduğu belirtilmiştir. Toplumun yarısını oluşturan ve diğer yarısını da doğuran kadınların sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik alanlardan uzaklaştırılmaları, diğer tüm etnik ve dinsel yapıların farklılıkların yok sayılması sonucunu doğurmuştur. Dolayısıyla kadının topluma eşit düzeyde katılımının tüm toplumsal sorunların çözümü için vazgeçilmez olduğu vurgulanmıştır. Kadınların yönetici olamayacağına ilişkin anlayışın aksine, Kuran ve hadislerde yöneticide aranan temek kriterin adil olma vasfı olduğu ifade edilmiştir. Yine Kuran'da yer alan Rum suresi 22. ayetinden hareketle "Sizin dilleriniz ve renkleriniz Allah'ın ayetlerindendir." hükmü ile kadınlar için anadil vazgeçilmez bir haktır.

Toplumların şekillenmesinde rol oynayan savaş ve barış süreçlerinde kadınların bu süreçlere katılmasının olmazsa olmaz olduğu vurgusu yapılmıştır. Savaşta da barışta da kadının gücünün varlığı kadındaki potansiyelin açığa çıkarılması bakımından önemlidir. Nitekim dünyadaki tüm savaşlar kadın bedenini araçsallaştırarak yürütülmektedir. buna kadınlar olarak dur demenin yolu kadının bu süreçlere edilgen değilde etken katılımından geçer. Bu nedenle Hz. Zeynep ve Hz. Aişe'nin mücadeleci ve öncü kişilikleri bizler için örneklik teşkil etmektedir. Kürt ve Kürdistan sorununa ilişkin toplumsal şahitliğini yerine getiremeyen Türkiyeli ve Kürdistanlı kadınlar olarak bunun öz eleştirisini vermeliyiz.

İslamda savaş hukukunda savaş esnasında doğanın tahribatına ilişkin engellemeler sözkonusu iken, üzerinde yaşamımızı idame ettirdiğimiz doğanın tahribatının önüne geçilmelidir. Nitekim Hz. Peygamber'in " Kıyametin kopacağını bilseniz de elinizdeki fidanı dikiniz." hadisinden hareketle bugüne kadar eksik bırakılmış olan insan ve doğa merkezli bir mücadele verilmelidir. Zira doğanın katliamı, kadının ve kültürün katliamı ile eş değerdedir.

Özelde savaşlarda ve genelde yaşamın içerisinde kadın bedeni üzerinden yürütülen çirkin bir savaşın olduğu aşikardır. buradan hareketle biz kadınlar olarak eril zihniyetler ve iktidarlar tarafından kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, cinsel istismar ve her türlü kadın karşıtı egemen yaklaşımlara karşı mücadele yürüteceğiz.

Çalıştayda müzakere sürecinin anayasal güvence altına alınarak somut adımların atılmasının aciliyeti vurgulanmıştır. Çalıştayımız tüm bu değerlendirmelerden hareketle yaşanılan toplumsal sorunlar karşısında ortak dil ve ortak duruşu geliştirebilmesi için bu tür çalışmaların süreklilik arz etmesi gerektği görüşüne varmıştır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89