BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, dün CNN Türk’te çözüm süreci ile ilgili soruları yanıtladı. Demirtaş, programda özetle şunları söyledi:
DİCLE ÜNİVERSİTESİ’NDEKİ OLAYLAR: Geçmişin bu konuda negatif bir birikimi var. Kötü hatıralar var. Herkesin bundan ders çıkarmış olmasını umut ediyoruz. Kimsenin bu tür olaylara tenezzül etmemesi lazım. Dicle Üniversitesi'ndeki arkadaşların arasındaki sorunu çözmesi lazım. Üniversite yönetiminin artık bir şeyler yapması lazım. Kimler ne yapmaya çalışıyorsa, ortaya çıkarıp hesabının sorulması lazım.
Bu tür dönemlerde gençlerin niyeti ne olursa olsun, genç arkadaşlarımı zan altında bırakmak istemiyorum. Olaylar başladıktan sonra başka niyetleri olanlar bu olayları başka yerlere taşımak isteyebilirler. Bu olay toplumsal çatışmaya döner diye çekincemiz var.
Kutlu Doğum Haftası ile ilgili tabii ki etkinlikler yapılır. bu mitinglere katılan insanların çoğu bizim insanlarımızdır. Birileri BDP Kutlu Doğum Haftası'na karşı gibi propagandalar yaymaya çalışıyor. Böylesi bir tartışmadan başlıyor ama sonrasında gelişen olaylar bunla bağlantılı değil. Peygamberimizin anmasına yapamazsınız tartışmasından başlamıyor. Örgütlü gruplar satırlar okula giriyor. Polisin olduğu yerde öğrenciler nasıl satırla elini kolunu sallayarak içeri girebiliyor. O polisler kim, kimlerden talimat aldı bunları açığa çıkarmak gerekiyor. Üniversite yönetiminin tutumu vahimdir. Yönetim sizin taraf, bizim taraf diye ayrım yapamaz. Bazı polis gruplarının kişilerle birlikte hareket ettiği görüntülerde de var.
Kimlerin ne amaç elde etmek istediği iyi anlaşılmalı. İki taraf içinde faydalı bir tutum değil.
FİKİR BEYAN ETTİ: Başbakan, çözüm sürecinden birinci derece sorumlu kişi. Bu sürecin başında “baldıran zehiri de olsa içeceğiz” duruşundan sonra süreç ilerlemeye başladı. Sürecin nasıl ilerleyeceğine dair hükümet, muhalefet ya da Sayın Öcalan kendi fikirlerini beyan edebilir. Bunu bir tartışma ortamı olarak görmek gerek. Başbakan’ın, “Silahlı unsurlar silahlarını bırakarak çekilmek durumundalar” açıklaması, bir fikir beyanıdır ama bu hayata geçer mi bilmiyorum.
AL-VER PAZARLIĞI YOK: (PKK silahlarını neden bıraksın, pazarlık mı var sorusu üzerine) Mesele bu kadar yüzeysel ve basit değil. İmralı’da bir al ver pazarlığı yapılmıyor.
KANDİL’İN TEREDDÜTÜ YOK: Kandil’deki yöneticilerin Öcalan’ın çözüm fikirlerine karşı hiçbir tereddütü yok. Hükümetin geçmiş dönemdeki tutumlarından oluşan kaygı ve tereddütlere rağmen süreci tıkamak istemiyorlar. Kandil’de bütün yönetim kademeleri süreçle ilgili hemfikir. Ancak İmralı’nın orta kademeyi ikna edecek direk bir mesaj vermesi işimizi kolaylaştırır diyorlar.
10 GÜN İÇİNDE NETLEŞECEK: Silahlı unsurların çekilmesi konusunda yüzde yüz mutabakata varıldı diyemiyorum ama çok önemli bir aşamaya gelindi. Önümüzdeki bir hafta 10 gün içinde konu netleşmiş olacak. Kandil Öcalan’ın çağrısına uyuyor ama geri çekilmenin provakasyona uğramaması için teknik öneriler sunuyor ve geri çekilmenin demokratikleşmeye zemin sağlamasını istiyor.
İMRALI’DAN ÇAĞRI GELECEK: (‘Silahlı militanlar sınır dışına çekilecek mi?’ sorusu üzerine) Muhtemelen İmralı’dan bir çağrı gelecektir ve o çağrıyla çekilme başlayacaktır. Bu çağrı tüm detaylarıyla belli olan bir çağrı olacak. Eğer demokratik kanallar açılırsa belki de PKK’nin KCK’nin silahla ilgili son kararı vereceği, silahları tamamen devreden çıkaracağı nihai bir sonuç yaratılacak. (Radikal)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.