• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 14 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 3 °C

Demirtaş: Ali Şeriati’yi okuyorum!

Demirtaş: Ali Şeriati’yi okuyorum!
Demirtaş, parti programı, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, 7 Haziran ve sonrası konusunda şu açıklamalarda bulundu.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Zaman gazetesinden Mustafa Ünal, Habib Güler ve Tuğba Mezararkalı’ya parti programı, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, 7 Haziran ve sonrası konusunda şu açıklamalarda bulundu:

ERDOĞAN’IN DERDİ BARIŞ DEĞİL OY

Çözüm süreci, Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasında. Yalçın Akdoğan, bu konuda zurnanın son deliği. Süreç şu anda donmuş durumda. ‘Çözüm süreci tümüyle bir aldatmaydı’ demek yanlış olur. Çözüm sürecinde çok iyi şeyler yapıldı. Toplum bunu destekledi. Ama hükümet arkasında duramadı. Tayyip Erdoğan masayı yok saydı, çözüm sürecini yok saydı, Kürt sorununu yok saydı, ‘taraf yoktur’ dedi, ‘Dolmabahçe yoktur’ dedi. Barış AKP’nin, HDP’nin ihtiyacı olan bir şey değil, toplumsal bir ihtiyaç. Anketler geldi baktılar Dolmabahçe onlara oy getirmiyor, anında çark ettiler. Cumhurbaşkanı orda hata yaptı. Burada ortaya çıktı ki cumhurbaşkanının derdi barış değil oydu. Seçimde oy getiriyorsa, barış kıymetlidir.

AKP, bizi seçimlere bağımsız girmeye zorladı. Kamuoyu baskısı yarattılar. Amaçları da bedava iktidarı garantilemekti. Bağımsız olarak girseydik, güçlü bir şekilde tek başına iktidar kuracaklardı. CHP ve MHP, AKP’yi durduramaz. AKP’nin toplumda inandırdığı belli bir çevre var, ‘tam Türkiye’yi huzura çıkarırken, dış güçler bir araya geliyorlar, karanlık odaklar bir yerlerde bir araya geliyorlar ve Türkiye’yi felakete sürüklüyorlar’ diye. Toplumda bu söyleme inanan geniş bir kesim var.

MHP DE İKTİDAR OLSA BARIŞ SÜRECİ DEVAM EDER

Sürecin kolay kolay sıfırlanacağını düşünmüyorum. AKP iktidarda olsa da olmasa da çözüm süreci bir şekilde ilerleyecek. İktidarda kim olursa olsun, toplumun büyük barış beklentisini görmezden gelemez. MHP’nin de bunu görmezden gelebileceğini düşünmüyorum. Çünkü MHP tabanı da bunu istiyor. AKP artık bunu görmeli yani. ‘Ben olmazsam barış olmaz’ havalarından çıkmalı. Barışı rehin alan AKP, barışa en büyük zararı verdi. Tüm partilerle biz bir araya gelip barışı kurabiliriz. Türkiye buna hazırdır.

BARAJI GEÇERSEK, KİMSE BAŞKANLIĞI AĞZINA ALAMAZ

Türkiye’nin geleceğinden çok umutluyum. İnsanların içinde biraz umut varsa, ‘ya bu çılgınlık durabilir kardeşim’ diyorsa, HDP’nin varlığından dolayıdır. 8 Haziran sabahı Türkiye nefes alacak, buna inanıyorum. 7 Haziran akşamı başkanlığın Türkiye’nin gündeminden kesinlikle düşeceğine inanıyorum. Barajı geçmişsek kimse artık başkanlığı ağzına bile alamayacak. 8 Haziran’da kimse ondan (Erdoğan) bile başkanlık lafını duymayacak. O da gündemini kapatacak. Normalleşme başlayacak. HDP’nin güçlü bir şekilde Meclis’e girmesi Kürt sorununun silahsız şekilde çözümünü güçlendirir.

KOALİSYONDAN KORKMAMAK GEREKİR

Seçim sonrası koalisyon tablosu çıkarsa, siyasi kriz olmaz. Biz AKP ile içeriden veya dışarıdan koalisyon kurmayacağız, bu konuda netiz. Onun dışında koalisyon seçenekleri mümkündür. Koalisyon CHP, AKP, MHP içinden çıkar. Bu bir kriz değildir. Türkiye’nin önü açılabilir bu şekilde. Asıl kriz, tek başına güçlenmiş ve çılgınlaşmış bir AKP’nin olmasıdır. Koalisyondan korkmamak lazım. Bence artık Türkiye buna yavaş yavaş alışmalı.

KIZ KARDEŞİM DE BAŞÖRTÜSÜ MAĞDURU

İnsan hakları mücadelesinden geliyorum. Çok uzun yıllar İslami kesimle birlikte insan hakları alanında, başörtüsünde eğitim ihlali ile ilgili konularda ortak çalışma yürüttük. Dindar bir ailede büyüdüm. Kız kardeşim başörtülüdür. Okulu ilk bitirdiğinde öğretmenlik yaptığı yıllarda çok zorluk çekti. Atamasını yapmadılar, çalıştığı okulda başını açmak istediler. Ben hiçbir zaman da çıkıp ‘benim başörtülü bacımı öğretmen yaptırmadılar’ diye bunun mağduriyetini yapmadım. Zaten binlerce kadın mağdurdu. Hepsi için mücadele ettim. Başını da açmadı ve hiç de geri adım atmadı. Amerika’ya da göndermeye niyetimiz yoktu!

BEDİÜZZAMAN’IN HAYATI ÇOK ETKİLEYİCİ

Ali Şeriati’yi okuyorum. Bediüzzaman’ın külliyatını okudum diyemem ama ilgiliyim, bir sürü şeyini okudum. Çok net bir duruşu vardır. Etkileyici bir yaşam tarzı var. Yazdıklarından çok yaşamı, mücadeleci kişiliği mirastır. Hazreti Peygamber’in de öyledir. O yüzden ben Diyanet’i ve bugünkü siyasetçileri de en çok oradan eleştiriyorum. ‘Biz Müslüman’ız’ diyorsunuz, bunu yaşamınıza göstermek zorundasınız. Beni eleştiriyorlar; yaşamımı, ‘şurada şunu yaptı, kardeşi şunu yaptı’ diye. Ben siyasal İslamcı değilim ki, İslam’ı temsil ediyorum iddiasıyla ortaya çıkmadım. Siz çıkmışsınız, hadi temsil ettiğinizi gösterin. Lüks, israf gırla gidiyor değil mi? ‘Hazreti Peygamber’in izinden gidenleriz’ diyorsunuz. Allah aşkına O da bir devletin başkanıydı ve peygamber olduğu gün nasıl yaşadıysa vefatına kadar da öyle yaşadı. Ne o dönemin lüksüne israfına meyletti ne de evi öyleydi ne de günlük yaşamı öyleydi. Vefatından sonra da ardında miras bırakmadı.

İSLAM’A ZIT BİR ANLAYIŞ HAKİM KILINMAYA ÇALIŞILIYOR

Bir devlet kurumu olarak bana Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Milli Eğitim Daire Başkanlığı’ndan farkını söylesinler. Niye kutsal olsun? Bir defa İslam’da ruhban sınıfı yok. Bunlar ruhban sınıfı yaratıyorlar. Özel uçağı, zırhlı Mercedes’i Sağlık Bakanlığı’nın dört kat bütçesi, dokunulmaz tartışılmaz eleştirilmez. Ruhban sınıfı İslam’ın ruhuna özüne aykırı… Şu anda İslam’a zıt bir İslam anlayışı Türkiye’de hâkim kılınmaya çalışılıyor. Biz ‘İslam özgür kalsın, din âlimi hür kalsın, devletin egemenliğinden emrinden kurtulsun’ diyoruz. Diyanet İşleri Başkanı Allah’ın emrinden başka hiçbir emri tanımaz, tanımamalıdır. Ama şu anda en az riayet ettiği şey Allah’ın emri. Cumhurbaşkanı’nın emri onun için önceliklidir. Din adamı devletin emrinde ise din devletin emrindedir.

BANA ‘DİNSİZ’ DEYİP GÜNAHA GİRİYORLAR

İslam’da yalan ve iftira çok büyük bir günahtır. Kaç defa dedim, ‘Elhamdülillah ben bir Müslüman’ım’. Başka bir şeyden eleştir beni. Bana dinsiz, İslam düşmanı deme, başka bir şey söyle. Niye bana bunu söylüyorsun? Günahkâr olabilirim, o seni ilgilendirmez. Sana ne, benimle Allah arasında. Günahımın hesabını sana mı vereceğim? Ama bana din düşmanı deme, bak sen dinden çıkıyorsun! Dinimize göre öyle yapman senin dini inancını, imanını zorlar. Diyanet İşleri Başkanı’na soruyorum: ‘Ey hocam ne diyorsun, dinimiz ne diyor bu konuda? Bu adamlar bana dinsiz diyor, bir şey de’ diyorum, çıt çıkmıyor. Onların emrinde, özgür olsa çıkar, derdi.

SÖZDE MÜFTÜ DİYOR

Erdoğan, müftü adayımıza ‘sözde müftü’ diyor. Bu insan 4 ay önce devletin müftüsüydü. O zaman sözde değildi de HDP’ye geçince mi sözde oldu? Bu ne ikiyüzlülüktür, her şeyden önce ayıptır. Müslüman bir insan HDP’ye oy verince Müslümanlığı sözde mi olur? Müslüman olmanın şartlarından biri mi oldu AKP’ye oy vermek? İslam’ın şartlarından biri haline getirdiler AKP’li olmayı. Biz tüm dinlerle ve mezheplerle barışığız. Medine Sözleşmesi’ne baksınlar, bir de HDP’nin seçim beyannamesine baksınlar. Aşağı yukarı güncellenmiş halidir. Hazreti Peygamber Mekke’yi, Selahaddin Eyyubi Kudüs’ü ele geçirdiğinde isteseydi orayı kılıçtan geçirir tekleştirebilirdi, yapmadı. Niye yapmadı? Gücü olmadığı için mi, hayır. Yanlış olduğunu bildiği için. Toplumsal barış başka türlü inşa edilemez. Müslüman’ın huzuru da başka inanca saygı duymaktan geçer. İslamiyet’in büyümesi de bundan geçer.

ÖN YARGILARI KIRMAK İÇİN MİZAH YAPIYORUM

Konuşmalarımda mizahı sadece insanları güldürmek için yapmıyorum, siyasi mesaj da veriyorum. Bunu anlaşılmak için yapıyorum. Türkiye toplumu çok gerilmiş ve bizimle ilgili çok önyargı var. Hükümet hâlâ o önyargılar sürsün diye bize saldırıyor. ‘Zerdüşt, din düşmanı, terörist, eli kanlı bunlar’ diyorlar. Biz o önyargıyı kırmaya çalıştıkça tedirgin oluyorlar, çünkü anlattıkça kitlelere ulaşıyoruz. Hükümet bunu fark ettiği için sürekli benim üzerimden anti propaganda ve kirli bir dil kullanmaya çalışıyor. Yalan ve iftira üzerine kuruyor.

EN SEVDİĞİM ŞAİR

Sezai Karakoç yazdığını yaşıyor, en sevdiğim şair Ahmet Arif: Devamlı başucumda bir kitap oluyor. Okumak zorundayım. Yazanların daha çok yaşamına bakıyorum, gerçekten o şeyi yaşamış mı? Mesela Sezai Karakoç yazmış ama yaşıyor, güce biat etmemiş, paraya tamah etmemiş, önemlidir o. En sevdiğim şair Ahmet Arif’tir.

SUİKAST TEHDİTLERİ VAR

Suikast tehditleri var, ama Allah’tan başka kimseden korkmam: Suikast tehditleri bazen bize ulaşıyor, ciddi iddialar ama korkmuyoruz. Allah’tan başka, Allah’ın huzurunda hesap vermekten başka hiçbir kimseden korkum yok. Olacaksa da olur, ne yapalım.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89