• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 5 °C

Bugün Marmara depreminin 11. yılı

Bugün Marmara depreminin 11. yılı
Ersoy, 1999 yılındaki Gölcük ve Düzce depremlerinin Türkiye'nin afet algılaması bakımından bir milat olduğunu söyledi.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı Mehmet Ersoy, 'Kamusal hazırlıklar anlamında çok ciddi çalışmalar yapılmış olsa bile insanlarımız hala deprem güvenli konutlarda oturmayı başaramamışsa yapılacak çok işimiz var demektir' dedi.

Ersoy, 1999 yılındaki Gölcük ve Düzce depremlerinin Türkiye'nin afet algılaması bakımından bir milat olduğunu söyledi.

1999 yılından bu yana, afetlere karşı çok daha dirençli bir toplum oluşturma çalışmalarının kamuoyunda ciddi yankılar bulduğunu ifade eden Ersoy, eskiye göre, yapmak istediklerinin karşılığını çok daha fazlasıyla alabilir bir hale geldiklerini dile getirdi.

18793

'Toplumun algısındaki bu değişiklik, ülke olarak belki en önemli kazancımızdı' diyen Ersoy, devlet, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin bu algının üzerine yapmaya çalıştıkları faaliyetlerin, artık çok daha rahat bir zemin bulduğunu kaydetti.

1999'daki depremden sonra, binaların depreme karşı güvenli olmadığının anlaşıldığını belirten Ersoy, 'Süratle bununla ilgili mevzuat çalışmaları yapıldı. Yapı denetimi ile ilgili olsun, yapılacak yapıların standartlarıyla ilgili olsun birçok düzenleme yapıldı' dedi.

Çağdaş bir afet yönetimi anlayışının, yapılan hiçbir çalışmayı yeterli görmediğini ifade eden Ersoy, 'Sonuçta can kaybı ihtimaliniz varsa yapılacak çok işiniz var demektir. Onun için, elbette ki 17 Ağustostan sonra yaptığımız faaliyetlerle uluslararası alanda gerçekten örnek gösterilen, çalışmaları takdirle izlenen ve uygulama alanında da faydalanılmaya çalışılan bir ülke olduk. Bu anlamda çok ciddi bir prestijimiz ve ağırlığımız var' diye konuştu.

Türkiye'nin yüzde 92'sinin afetlerden etkilenecek bir coğrafyada bulunduğunu, yüzde 66'sının ise birinci ve ikinci derece deprem kuşağında yer aldığını anlatan Ersoy, böyle bir ülkede, yapılan çalışmaların yeterli olduğundan söz edilemeyeceğini kaydetti.

'Kamusal hazırlıklar anlamında çok ciddi çalışmalar yapılmış olsa bile insanlarımız hala deprem güvenli konutlarda oturmayı başaramamışsa yapılacak çok işimiz var demektir' görüşünü dile getiren Ersoy, ilgili kurumların yaptığı her çalışmada Türkiye'nin bir afet bölgesi olduğu gerçeğinin kabul edildiğini ve buna uygun bir yapılaşma sistemine geçildiğini belirtti.

'1999'DAN SONRA DEPREME DAYANIKSIZ BİNA YAPILMIYOR'

Deprem konutları hakkında da bilgi veren Ersoy, mahkemeyle ilgili bir süreç yaşamayan vatandaşların sorunlarının büyük oranda bittiğini söyledi.

Kendilerinden hala afet konutu bekleyen kişilerin olmadığını anlatan Ersoy, 'Bugün ülkemizde artık 1999'dan sonra depreme dayanıksız bina yapılmamaktadır. Buna izin verilmemektedir' dedi.

Bölgedeki 50 binin üzerindeki hasarlı konuttan 43-44 bininin güçlendirilme işinin önemli oranda tamamlandığını dile getiren Ersoy, İstanbul ve İzmit gibi, binalarının yarıya yakını plansız, projesiz ve imara aykırı olan şehirlerde hala birtakım sorunların devam etmesinin doğal olduğunu ifade etti.

BAZI AFET KONUTLARININ BÜROKRATLARA TAHSİS EDİLDİĞİ İDDİALARI

Özellikle Kocaeli'ndeki deprem konutlarının bazı bürokratlara verildiği iddiaların hatırlatılması üzerine Ersoy, 1999 depreminden sonra bölgede yaptırılan afet konutlarının kullanımıyla ilgili herhangi bir sorun ya da kendilerine ulaşan bir şikayet olmadığını bildirdi.

İzmit'te Irak devletinin yaptığı yardımlarla inşa edilen bazı konutların kamu görevlilerine tahsis edilmesinden kaynaklı bir ihtilaf olduğunu dile getiren Ersoy, 'Sonuç itibariyle bu tür takdirler, il valilikleri tarafından kullanılan, valilerimizin yetkisinde olan tasarruflar olduğu için hukuki anlamda da başkanlığımızı ilgilendiren, müdahil olmamızı gerektiren bir durum yoktur' dedi.

Afetzedelerin yalnızca bölgede yaşayan vatandaşlar olmadığını, bazı kamu görevlilerinin de afetzede kapsamına girdiğini kaydeden Ersoy, il valilerinin o günün şartlarını dikkate alarak birtakım kamu görevlileri için bazı binaları tahsis etmesinin doğal karşılanması gerektiğini söyledi.

O günün şartlarında valilerin böyle bir tasarrufta bulunmalarının normal olduğunu belirten Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Daha sonraki süreçte bölgede kamu hizmeti sunan kurumlarımız, gerek bakanlıklarımız, gerek il özel idarelerimiz soruna başka türlü çözümler geliştirdikçe bunların tahliyesi sağlanabilirdi. Zannediyorum ki o süreç gerçekleştirilemediği için zamanında yapılan tahsisler de böylece devam etti. Bu, bölgede afetzedelerimiz için yapılan binlerce afet konutunun herhangi bir şekilde keyfi uygulamalara konu olduğuna ilişkin bir iddiayı haklı çıkarmaz.'

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın yaptığı çalışmalardan birinin müdahalenin etkin bir şekilde uygulanmasına yönelik koordinasyon çalışmaları olduğunu ifade eden Ersoy, diğerinin ise vatandaşların bilinçlendirilmesi ve ilgili kamu görevlilerinin eğitimi olduğunu söyledi.

Bu konularla ilgili proje hazırlıkları içerisinde olduklarını bildiren Ersoy, 'İnşallah ekim-kasım ayı içerisinde projelerimizi faaliyete geçirerek, afet anında ne yapacağını ve komşusuna nasıl yardım edebileceğini bilen bir toplum ve kitleler oluşturmak istiyoruz' dedi.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89