• BIST 9809.62
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 24 °C
  • Diyarbakır 28 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 24 °C
  • Berlin 8 °C

Biz ne istiyoruz?

Biz ne istiyoruz?
Sayın Başbakanım. Ben sıradan bir vatandaşım, sizin bildiğiniz bazı şeyleri bilmiyorum. Fakat sizin de bizim hakkımızda bazı şeyleri bilmediğinizi biliyorum.

Bugünlerde canım çok sıkılıyor. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor, galiba kış depresyonundayım. Şöyle etrafıma bir bakıyorum yapılacak bir sürü işim birikmiş, ama ben hepsini elimin tersiyle bir kenara itmiş devlet-i âliyyenin yüce çıkarlarını kendime dert etmişim. Evet, evi ... götürüyor, soru kâğıtları hazırlanacak, bankaya gidip ödemeler yapılacak, kediye kum alınacak, galiba doğalgaz su sistemimiz de bozuldu, kuaföre gidilecek, doktora görünülecek, hafta sonu için bir tiyatro biletim var - engellilerin oynadığı-... vs. bir sürü iş. Ama ben depresyondayım. Sanırım bunun sebebini biliyorum.

Sayın Başbakanım üç defa size oy verdim, referandumlarda hep lehinize oy kullandım. Ben sıradan bir vatandaşım, sizin bildiğiniz bazı şeyleri bilmiyorum. Bazı değil çoook şeyi bilmiyorum. Fakat sizin de bizim hakkımızda bazı şeyleri bilmediğinizi biliyorum. Bugün seçim olsa oyumu yine size veririm, çünkü alternatifiniz yok! Çünkü yaptıklarınızı yapacaklarınızın teminatı olarak görüyoruz.

Fakat bazı konularda endişelerimiz var. Hani bir ara “korkan” bir kitle vardı ya! Zaman gazetesinde ‘Korkuyorum Anne’ başlıklı bir yazı yazmıştım bununla ilgili, -laf aramızda çok da güzel bir yazıydı-.

1. Mesela bu anayasayı yapabileceğinize inanmak istiyoruz ama... Haftada bir defa Sayın Çiçek’in ‘yapıyoruz, yapacağız, herhalde yaparız, yapmak üzereyiz, şunlara sormadan olmaz, tek-tek ev-ev soracağız, inşallahmaşallah’ gibi sözleri bana 80 darbesi öncesi siyasi liderlerin televizyonlarda yaptıkları -kendilerinin de inanmadığıaçıklamaları hatırlatıyor. Bu anayasayı yapabilecek misiniz? Bu anayasanın yapılabilirlik oranını çok düşük bulanlardanım. Neden mi? Çünkü komisyonların kuruluş ve işleyiş şekli buna imkân vermemektedir. Merak edenler öğrensinler lütfen, ayrıntı yazacak yer-vakit yok. Komisyonların böyle oluşturulması;

a. Yarın millete ‘bakın uzlaşın dediniz ama bu partiler uzlaşmıyorlar verin bize oyunuzu yeni anayasayı biz yapalım’ demek için de olabilir,

b. Zaten bir anayasa yapma derdiniz yok, komisyondaki muhalefet partilerinin her şeye itiraz edeceğini bildiğiniz için komisyonu böyle kurdunuz.

Alternatifinizin olmadığını bildiğiniz için biraz da bu anayasa ile siz gitmek istiyorsunuz. Ben sizin despotlaşıp bizi ezeceğinize inanmıyorum, sadece bir gün alternatifiniz çıkar ve bu alternatif bu anayasa ile bizi tekrar taş devrine döndürür diye endişeleniyorum.

2. Biz ordunun kurmay- subay kadrolarına, -dürüst ve namuslu kişilerin de bulunduğunu saklı tutarak- çok da güvenmiyoruz. Okula ilk başladıkları zaman “Bir gün bu ülkeye cumhurbaşkanı olabilirsiniz” hedefi gösterilen bu arkadaşların, Türkiye’de cumhurbaşkanı olmanın yollarından birinin de darbe ya da kaotik bir ortamda oldubittiye getirmek olduğunu bildiğimiz için bu yaşlı muhterislerin neler yapabileceğini az-çok biliyoruz da ondan. Biz garibanların ise ilkokula başladığımızda öğretmen, ya da polis, en fazla doktor olmaktan başka bir düşüncemiz olmuyor.

3. 80 yıldır savaş görmemiş, kendi milletini korkutarak askeri vesayet kurmuş bir ordunun generalleri tutuklandığı zaman da, şok-mok olmadığımız gibi üzülmüyoruz da. Hatta olması gereken ama olmayan tutuklamaları bekliyoruz. Çünkü biz kompleksli kişiler değiliz. Generallerin de tıpkı bizim gibi yediğini-içtiğini-tuvalete gittiğini-zaafları olduğunu biliyoruz. -Aaa hiç olur mu böyle şeyler, canım demiyoruz. Her bir tutuklamadan sonra bakanların ve hükümetin görüşlerini hiç merak etmiyoruz. Bağımsız yargıya yergi methiye- ya da akıl verilmesini doğru bulmuyoruz.

4. Televizyonlardan bize parmak sallayan generallerin sadece bunun için bile yargılanması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü hiçbir demokratik ülkede bir asker, korumakla mükellef olduğu milletine parmak sallayıp, topların önünden ayar vermez -veremez.

5. Size, hiç kimsenin (genelinin) destek vermediği bir dönemde, dünya görüşü olarak çok da yakın olmasalar da en büyük desteği veren gazetenin bu kadar hedef alınmasını sevmiyoruz. Biz Ahmet Altan’ın sizi Ertuğrul Özkök’ten daha çok sevdiğini adımız gibi biliyoruz. (Kendisini okuru olmaktan öte tanımıyorum, bir kere mail attım cevap bile vermedi, pek çok açıdan dünyalarımız da farklı, ama adam gibi bu adamı biz seviyoruz.)

Lütfen onlara kızmayın bazı bilgilerinizi onlarla paylaşın ve bizim bilmediğimiz şeyler hususunda, neyi neden yaptığınız konusunda bilgilendirin ki onlar da bu kadar şedid olmasınlar.

6. Bir de neyi bilmenizi istiyoruz biliyor musunuz? Sizi sevdiğimizi ve sizin de bizi sevmenizi istediğimizi. Siz bu ülkenin başbakanısınız. Biz size edepsizlik yapmamalıyız, siz de bize kızgın da olsanız -yüzde elli biz olduğumuz içinbabacan bir tavırla kulağımızı çekmelisiniz. Siz babasınız, biz evlat, biz cahil de olabiliriz, terbiyesiz de, tecrübesiz de ama siz babasınız. Bir evlat babasından nasıl vazgeçmezse ve babasından yediği uluorta bir tokadı nasıl unutamazsa bizim gibi düşünenleri ağır bir dille haşlamanız zorumuza gidiyor.

Sinir sisteminizin bu ortamda yıpranmaması mümkün değil biliyoruz ama lütfen... Gönlümüzde hep sizi sevdiğimiz gibi kalın istiyoruz.

7. Genelkurmay başkanlarının adını ebediyyen unutup, bir gün karşımıza bilgi sorusu olarak çıkarsa, utanç içinde bilmeyerek 1 milyon lirayı kaybetmek istiyoruz.

8. İbn Sina diyor ki “Yüceldim, sığacağım bir şehir kalmadı. Arttı kıymetim alacak hiç müşteri bulunmadı”. Etrafınızdan siyasi istikballerini garantilemeye çalışan baş sallayıcıları bir an önce uzaklaştırıp, Hz. Ömer’in yaptığı gibi her gün ölümü hatırlatacak bir adam tutmanızı -ki sakalınızda ak tüy görünene kadar size her gün doğruları söylesinistiyoruz.

Türkiye’de ne yapılıp ne yapılmayacağı konusunda size yaranma derdinde olan malum medyanın ya da mevcut bürokrasinin değil, mecliste bizi temsil eden siyasetçilerin, üniversitelerin, enstitülerin, aydınların görüşlerinin baz alınmasını istiyoruz. Genelkurmay başkanından özür dilemeyen bir savunma bakanımız olsun istiyoruz. Hatta siyasi istikballerine dair rüyalar gören 40 yıllık siyasetçilerle hiçbir şey yapmayın istiyoruz!

9. Oyak gibi bir kuruluşun halk için de kurulup emekli olunca sadece bu kurumdan 7 milyon lira ikramiye almak istiyoruz. Emekli olunca bizim de iki korumamız, bir şoförümüz, adımıza her ilde tahsis edilmiş 5 yıldızlı odalarımız ve bedava benzin hakkımız olmasını istiyoruz.

Ben 4+2+5 (lisans- y.lisans -doktora) yapmış bir akademisyen olarak bunu hak ettiğimi düşünüyorum en azından. Ha vatanı sevme meselesine gelince, ben vatanımı herkesten ama herkesten daha çok sevdiğimi iddia ediyorum ve meydan okuyorum aksini ispatlayacak çıksın karşıma!

10. MİT müsteşarının sonuna kadar arkasında olduğumuzu ve yaptığınız en isabetli atamalardan biri olduğunu bilmenizi de istiyoruz. Ama Mit içindeki Ergenekon’a niye dokunulmadığını, Uludere olayının bu grupla bir ilişkisi olup olmadığını da çok merak ediyoruz?! Uludere’de tek ayağında ayakkabısı tek bacağı kömür olmuş çocuk resmini görünceye kadar ağlamadığım için de kendimden tiksiniyorum...

İslâm’da bir kaide vardır. Eğer bir günah işlemeye niyetlendiniz, planladınız, istediniz ama gerçekleştiremediniz ise ondan dolayı size günah yazılmaz. Amma bir hayırsevap düşündünüz, istediniz, planladınız ama yapamadınız ise ona misliyle sevap vardır. Yani ameller niyetlere göredir kısaca. Şimdi ben buradan yola çıkarak hükümetimizin dillendiremediği ama ufak ufak hissetmeye başladığımız şeyi açıkça söyleyeyim. Bu içerideki vatandaşlar var ya -içlerinde masum olanların da olabileceğini saklı tutarak derhal serbest bırakılmalıdırlar. Bunlar bir şeylere niyetlenmişler ama olmamış, şimdi bunları cezalandırmak dinimizce de uygun düşmez.(!) Eee hükümetimizin dini bütünlüğünden de sual olmaz. Altan, Baransu, sen-ben yırtınıp duralım.

Uzlaşma Sayın Başbakanım sakın uzlaşma, siz dik durduğunuz sürece biz sizin sonuna kadar arkanızda olacağız. Lütfen bizi hayal kırıklığına uğratma!

YRD.DOÇ.DR. ŞÜKRAN YAŞAR
Celal Bayar Üniversitesi Tarih Bölümü

Kaynak: Haber Kaynağı
  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
  • İlksel Yüzleşmeler11 Eylül 2018 Salı 00:36
  • Hewno Bêreng/Renksiz Rüya17 Nisan 2018 Salı 14:18
  • Sünni, Şii ve Kürt okulu18 Ağustos 2017 Cuma 10:44
  • 1925 Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ve Saîdê Kurdî01 Temmuz 2017 Cumartesi 14:28
  • Kurdistan ve Arap Dünyası; Geleceğe dair (I)13 Haziran 2017 Salı 12:05
  • Sıçrama Tahtası; Kürtler ve Ermeniler25 Nisan 2017 Salı 16:59
  • Furkan Vakfı üyelerine polis ‘müdahalesi’23 Nisan 2017 Pazar 12:06
  • Türkiye ve Kurdistan: Geleceğe Dair (3); MEDYA22 Nisan 2017 Cumartesi 14:11
  • İslam medeniyetinde birlik ve çeşitlilik04 Nisan 2017 Salı 14:43
  • Türkiye ve Kurdistan: Geleceğe Dair (2)01 Nisan 2017 Cumartesi 15:31
  • ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89