• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 4 °C

Başdanışman PKK'deki yeni yönetimi yazdı!

Başdanışman PKK'deki yeni yönetimi yazdı!
PKK'de Murat Karayılan'ın silahlı güçlerin başına geçtiği, Cemil Bayık'ın KCK Başkanı olduğu yönetim değişikliği ne anlama geliyor. Başdanışman Yalçın Akdoğan yazdı...

Çözüm sürecinin kilit isimlerinden Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Star gazetesindeki köşesinde PKK'deki yönetim değişikliğini değerlendirdi.

PKK'nin lider kadrolarının katılımıyla gerçekleşen Kongra-Gel toplantısından çıkan yeni yönetimin analizini yapan Başdanışman ilginç yorumlarda bulundu. Öcalan'ın örgüt üzerindeki liderliğinin bir kez daha onandığını ve pekiştiğini vurgulayan Akdoğan, sürecin sadece Murat Karayılan ismi üzerinden yürümediğini söyledi. Cemil Bayık ve Mustafa Karasu gibi diğer isimlerin de sürece destek verdiğini kaydeden Akdoğan, yönetim değişikliğinin sürece olumsuz bir etkisinin olmayacağını savundu. İmralı ile Kandil arasındaki mektup trafiğini hatırlatan Başdanışman, hükümetin süreci yakından takip ettiğini ve gelinen noktada endişeye edilecek bir durum olmadığını söyledi.

İşte Akdoğan'ın 'Örgütteki değişim, süreci nasıl etkiler?' başlıklı yazısı...

PKK lider kadrosunda gerçekleşen değişiklikler Öcalan’ın liderliğine etkisi, çözüm sürecine etkisi, bölgesel gelişmelere etkisi ve örgütün iç işleyişine etkisi açısından değerlendiriliyor.

Bu değişikliğin Öcalan’a rağmen bir değişlik olmadığı konusunda herkes hemfikir. Öcalan’ın gönderdiği liste oylanmış ve kabul görmüştür. Nevruz’da Öcalan’ın mesajının arkasında duran örgüt, kadro değişikliği konusunda da aynı duruşu sergilemiş, İmralı’dan giden talimatı uygulamaya geçirmiştir. Bunun anlamı, Öcalan’ın örgüt üzerindeki hakimiyetinin tekrar teyit edilmesidir.

Kandil’dekilerin bu durumdan ne kadar hoşnut olduklarını bilmiyoruz. Fehman’dan Sofi Nurettin’e, Duran Kalkan’dan Kaytan’a kadar farklı kademedeki isimlerin bu gelişmeleri nasıl algıladığı ve kişisel psikolojilerinin ne olduğu zaman içinde daha iyi anlaşılır. Cezaevinde bulunan ve uzun zamandır örgütten kopan Öcalan’ın örgütteki gelişmeleri isim ve kapasite bazında ne derece takip edebildiği ve buna göre yaptığı düzenlemenin örgüt yapısı tarafından nasıl okunduğu henüz meçhul... Ama görülen durum, ciddi bir rahatsızlık yok veya bir rahatsızlık izharı yok...

Örgütteki değişikliğin son haftalarda Türkiye’de yaşanan çalkantı ve karışıklıkların etkisiyle bir politika değişikliği olduğunu da sanmıyorum. Bu adımı, yaşanan son gelişmeler ışığında anlamaya çalışanlar yanılırlar, çünkü epey bir süredir giden-gelen mektuplar sonucunda böyle bir değişiklik yaşandığına göre en azından son dönemdeki olaylar ortaya çıkmadan verilen bir karar olduğu düşünülebilir.

Devam eden süreçte ‘silahlar sussun fikirler konuşsun’ çıkışıyla örgüte makas değiştirtmeye çalışan Öcalan’ın tam tersi bir hamle içine girerek süreci boşa çıkarmak isteyeceğini düşünmek fazla komploculuk olur.

Gelecekte ne olur bilinmez ama bugün itibariyle baktığımızda örgüt yönetimindeki isim değişikliklerinin, süreci olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü hali hazırda örgütün aldığı ‘çatışmasızlık ve Türkiye’yi terk’ kararları zaten tüm bu ismi geçen şahısların birlikte değerlendirdiği ve hem fikir olarak destek verdikleri kararlardı. Örgütün, Öcalan’ın çağrısının arkasında durması ve yeni döneme yönelik pozitif karşılık vermesi Karayılan’ın bireysel kararı veya yaklaşımı değildi. Karasu’dan Kalkan’a, Bayık’tan Hozat’a kadar örgütün tüm bileşenleri bu politikayı destekler bir davranış sergilemişti. Bunun samimiyeti veya sebebi tartışılsa da durum budur.

Bu yüzden “örgütte yönetim değişti, tavır da değişir” şeklinde bir yorum pek bir anlam taşımaz. Çekilme kararı alındığında bunun içinde Bayık’ın da Karasu veya diğerlerinin de iradesi vardı.

Bu tür örgütlerde alınan kararlarda herkesin taşın altına elini koyması sağlanır ki, bir çatlak veya ayrışma meydana gelmesin, bir bölünme görüntüsü oluşmasın. Bayık’ın böyle bir pozisyona gelmesi, sorumluluk açısından taşın altına sadece elini değil diğer uzuvlarını da koymasından başka anlam taşımaz.

***

Örgütteki değişiklikleri negatif şekilde değerlendirmek veya karamsar yorumlar yapmak da elbette mümkündür. Her zaman dediğimiz gibi ihtiyat, çekince, dikkat, teenni, gözüaçıklık önem taşıyor. Çok boyutlu, çok aktörlü, çok etkenli hiçbir denklem, hiçbir hadise saf safına, körü körüne ele alınmaz. Çözüm sürecini başlatan hükümet de, sürecin içindeki aktörleri ve gelişmeleri tüm yönleriyle analiz etmek, olumlu veya olumsuz senaryoları nazara almak durumundadır.

Ancak bu noktada bir hususu da vurgulamak gerekir. Başından bu yana sürece yönelik karamsarlık aşılayan bazı kesimlerin ‘eylemler artacak’, ‘bombalar patlayacak’, ‘süreç çökecek’ şeklinde aşırı karamsarlık pompalaması çözümsüzlüğü temenniden başka anlam taşımaz. Savaş duasına çıkarcasına felaket tellallığı yapmak, akan kanın devamını istemek anlamına gelir. İyi niyetli uyarıların veya samimi kaygıların sürece faydası vardır, ancak ‘öldük-bittik’ şeklinde tezviratlar yapmanın kimseye faydası yoktur.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89