• BIST 9915.62
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 31 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 23 °C

Barzani: Kardeş savaşından medet ummayın; bu olmayacak...

Barzani: Kardeş savaşından medet ummayın; bu olmayacak...
Barzani: Hiç kimse Kürt halkının kanının yine Kürtler eliyle dökülmesinden medet ummasın, Bu hiçbir zaman olmayacaktır.

İran’da, 1946 yılında kurulan ancak aynı yıl İran ordusu tarafından yıkılan Mahabat Kürt Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü nedeniyle Kürdistan Federe bölgesinin başkenti Hewler kentinde düzenlen konferans başladı. Konferansa, Kürdistan Bölgesel Başkanı Mesud Barzani’nin yanı sıra, Barzani’nin davetlisi olarak BDP Genel başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, bağımsız Milletvekilleri Leyla Zana, Aysel Tuğluk, BDP Milletvekilleri Sırrı Sakık ve Nazmi Gür de katıldılar.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Kürdistan Cumhuriyeti’nin tarihi ve önemi üzerinde konuşarak, “Ne biz Kürtler mevcut egemen devletleri yıkabildik, ne de bu devletler onca ağır silaha, tanka, topa, katliamlara rağmen Kürt halkını yok edebildiler. Bu gerçekten bir kez daha anlıyoruz ki halkımızın sorunu savaş ile çözülecek bir sorun değildir. Er ya da geç, sorun mutlaka barışçıl yöntemlerle çözülmek zorundadır. Ne kadar çabuk barışçıl yöntemleri esas alırsak, asıl o zaman başarılı oluruz.” Dedi. Mesud Barzani’nin konferansta yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:



“Değerli konuklar, hepiniz hoş geldiniz. Kürdistan Bölgesinin başkentine gelişinizden son derece memnunuz. Kürt tarihinde yaşanan önemli bir olayı konuşmak üzere, özellikle de benim yaşamımda önemli bir rolü olan Mahabad Kürt Cumhuriyetinin kuruluşunun 66. yıldönümü için bir araya geldik.

“Mahabad Kürt Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Kürt tarihinin önemli olaylarından biridir. Kürdistan’ın dört parçası açısından da önemlidir. Bu cumhuriyet Kürt halkı açısından önemli bir fırsattı. Ne yazık ki yaşamı çok kısa sürdü. Ancak etkileri hala devam ediyor ve Kürt halkı varoldukça da devam edecek.

“Halkımızın tarihinde meşakkatli çok dönemler olmuştur. Ancak halkımızın tarihin her döneminde tüm zorluklara karşı direnmiştir. Kurtuluş mücadelemizin başlangıç dönemi, ne yazık ki çaresizlik nedeniyle silahlı olarak başlamıştır. Kendi bedenimizi ve ulusumuzun kimliğini korumak için buna mecbur kaldık. Bugün şehitlerimizin sayesinde, ödediğimiz ağır bedeller sonrasında silahlı mücadele aşamasını başarıyla tamaladık. Şimdi ise haklarımızı geliştirme ve kazanımlarımızı koruma zamanıdır.

“Silahlı mücadele zamanında ne yazık ki hem halkımız, hem de kardeş halklarımız bundan olumsuz etkilendi. Çok sayıda değerli insan yaşamını yitirdi. Ayrıca halkların karşı karşıya gelmesi için de büyük çabalar harcandı. Kürt-Arap, Kürt-Türk ve Kürt-Fars savaşı çıkarmak için çok büyük çaba harcayanlar oldu. Ama başarılı olamadılar, emellerine ulaşamadılar. Biz kardeşliği ısrarla koruduk ve bozulmaması için çaba harcadık. Biliyoruz ki bir devlete karşı savaşmak ile bir halka karşı savaşmak arasında ciddi farklar vardır. Bu yönüyle son 100 yılımız önemli deneyimler elde ettiğimiz bir dönemdir. Ne biz Kürtler mevcut egemen devletleri yıkabildik, -ki bir devlet arada yıkılmışsa bile Kürtler bunun nedeni olmadılar,- ne de mevcut devletler onca ağır silaha, tanka, topa, katliamlara rağmen Kürt halkını yok edemediler. Bu gerçekten bir kez daha anlıyoruz ki halkımızın sorunu savaş ile çözülecek bir sorun değildir. Er ya da geç, sorun mutlaka barışçıl yöntemlerle çözülmek zorundadır. Bu nedenle ne kadar çabuk barışçıl yöntemleri esas alırsak, o kadar doğru yapmış oluruz. Asıl başarı budur, asıl doğru yol budur. Şiddetle bu sorun çözülmez.  Bir dönem mecbur bırakıldık ve kendimizi savunduk; bu nedenle çok kan döküldü. Ama şimdi o dönemleri aşmış durumdayız. Şimdi diyalogu esas almalıyız, barış ve demokrasiyi esas almalıyız. Ola ki karşımızdaki devletler buna yanaşacak durumda değiller. Bu durumda  bile ümitsiz olmamalıyız, uzun soluklu olmalıyız, sabırlı davranmalıyız. Görüyoruz ki dünya değişim yolunda ilerliyor. Biz de Kürdistanlılar olarak, Kürt ulusunun fertleri olarak kendimizi dünyanın etkin bir şekilde değişimi esas aldığı bu döneme hazırlamalıyız.

Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı vardır. Bu doğal bir haktır ve Kürt halkının en tabii hakkıdır. Bu hakkı nasıl kullanacağına Kürt halkı karar verir.

“Her parçanın kendine ait özellikleri vardır. Bizler parçaların da özelliklerini dikkate alarak bu hakkı savunmalıyız. Çünkü her millet gibi, Kürtlerin de kendi kaderlerini tayin hakkı vardır. Ama bu hakkın elde edilmesi için diyalogu esas almak önemlidir. Gerçekler bu hakkın şiddetle elde edilmeyeceğini bize göstermiştir. Biz bu hakkın dört parçada da barış ve demokrasi yöntemiyle, diyalogla yaşama geçmesi için çaba harcamalıyız.

“Sorunumuzun bir diğer önemli yanı da ulusal olmasıdır. Milletimizin tarihine baktığımızda, tüm önderlerimizin şeyhler, mollalar ve seyitler olduğunu görürüz. Buna rağmen tarih boyunca inançlarla hiçbir sorunumuz olmamıştır. Çünkü her önderimiz, katışıksız bir biçimde ulusal sorunun savunuculuğunu yapmıştır. Eğer bugün birileri halkımızın inançlarla sorunu olduğunu iddia ederse, çok açıktır ki bu ayrımcılıktır ve gerçek değildir. Sorunumuz şu anda bile ulusal bir sorundur. Biz bir milletiz, sorunumuz tek sorundur. Ama ne yazık ki parçalanmışlığın getirdiği etkiler nedeniyle her parçada kendine has özellikler ortaya çıkmıştır. Bu gerçekliği göz önüne almak zorundayız.

“Bir diğer dikkat çekmek istediğim şey de şudur: Halkımızın düşmanları Kürt halkının iradesini kırmak için çabalayabilirler. Ancak buna güçleri yetmez. Kürt halkının kurtuluş mücadelesini bastırmak, iradesini kırmak o kadar kolay değil. Bu problemlerle geçmişte çokça karşılaştık. Ama artık o dönemler geride kaldı. Şu anda hiç kimse Kürt halkının kanının yine Kürtler eliyle dökülmesinden medet ummasın, Bu hiçbir zaman olmayacaktır.

“Şu anda da halkımızı, önderlerimizi karşı karşıya getirmek için çabalayanlar var. Birkaç satılmış bizleri de tahrik ederek tarihin gidişini, tarihi hakikatleri tersine çevirmek istiyorlar. Yönetim kademelerimizde ikilem oluşturmak için çabalıyorlar. Onlara göre Melle Mustafa Barzani ile Qadı Muhammed arasında sorun varmış, uyuşmazlık varmış. Bunu iddia edenler, ne yazık ki bugün birçokları hayatta olmayan önderlerimiz hakkında uygunsuz konuşuyorlar.

“Mahabad’ın kuruluşu döneminde Şeyh Ahmet Barzani Doğu Kürdistan’a gidiyor. Şeyh Ahmet’e büyük bir ihtimamla karşılama düzenliyorlar. Özellikle de sınır boylarındaki Kürt köylüleri Barzanileri coşkuyla karşılıyorlar.  Mahabad’a ulaştıklarında ise halk evlerinin kapılarını sonuna kadar Barzanilere açıyor.  Qadı Muhammed’in bizzat emirleri var, o dönem. Tüm kurumlara emrediyor, “Barzanileri çok iyi karşılayın. Onlar en değerli kardeşlerimizdir,” diyor. Yine Mahabad’a karşı ayaklanmak isteyen bazı aşiretlere karşı bizzat Barzani silahlı birliklerle giderek engel oluyor, bir kısmı ile konuşuyor ve onları devrim saflarına katıyor. Barzani, “Kürtler için bu tarihi bir fırsattır. Qadı Muhammed, tüm Kürtlerin öncüsüdür. Ben de bu cumhuriyetin ilk askeriyim,” diyor.  (…) Biz hepimiz bu geleneğin takipçileriyiz, Qadı Muhammed ve Barzani okulunun öğrencileriyiz. Hiç kimse bunu tersine çeviremeyecektir. Herkese tekrar hoş geldiniz diyor, saygılarımı sunuyorum.”

BDP VE DTK HEYETİ TALABANİ VE BARZANİ İLE GÖRÜŞECEK

Mesud Barzani’nin davetlisi olarak Hewler'de bulunan BDP Genel başkanı Selahattin Demirtaş ve DTK Başkanı Ahmet Türk başkanlığındaki BDP ve DTK heyetinin konferanstan sonra Irak Devlet başkanı Celal Talabani ve Irak Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı Mesut Barzani ile ayrı ayrı görüşecekleri belirtildi. (ilkehaber.com)

Kaynak: Haber Kaynağı
  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89