Diyarbakır’da 20 Eylül 1992’de silahlı saldırıda öldürülen ve Apê Musa olarak bilinen Kürt gazeteci-yazar Musa Anter’in katil zanlısı Hamit Yıldırım gözaltına alındı. “Dijwar” kod adlı Yıldırım’ın 20 yıldır Şırnak’ta yaşadığı, kimliğini değiştirmeye bile gerek duymadığı ortaya çıktı. Yıldırım’ın gazetecilere gönderilen bir ihbar e-mailinin takibiyle ortaya çıkarıldığı öğrenildi. Anter’in öldüğü saldırıdan yaralı olarak kurtulan Taraf yazarı Orhan Miroğlu, “Yıldırım konuşursa çok şey çözülür” dedi.
PKK itirafçısı ve JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın “Apê Musa’ya kurşun sıkan isim” olarak 2005 yılında adını verdiği Hamit Yıldırım, Sabah gazetesinde fotoğrafları yayımlandığı gün Şırnak’ın Kumçatı Beldesi’ndeki evinde gözaltına alındı. PKK’dan ayrılıp önce itirafçılık sonra JİTEM kimliğiyle tetikçilik, resmî olarak da koruculuk yaptığı iddia edilen Yıldırım, beşi sivil araç olmak üzere toplam 10 araçla gelen ekipler tarafından düzenlenen baskınla yakalandı. Evde yapılan aramada iki çuval belgeye el konduğu öğrenildi. Yıldırım, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
Devlet, katili 20 yıl görmezden gelmiş
Yıldırım’ın yakalanma sürecini en iyi bilen isimlerden olan ve Anter’in ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırıda yaralanan Orhan Miroğlu, gelişmeleri Taraf ’a yorumladı: “Haberi ortaya çıkaran arkadaşlara bir vatandaştan mail gelmiş. ‘Musa Anter’i öldüren adam şudur ve şuradadır’ yazıyor mailde. Gazeteciler de bu maili doğrulatmak için çaba harcarken benimle irtibat kurdular. Bana son resmini gösterdiler. Elbette gördüğümde 19 yaşında bir gençti. Sadece bir iki dakika gördüm ama o gösterdikleri kişinin Yıldırım olduğunu söyledim kendilerine. Ama bu olay benim için sürpriz olmadı. Bugün yarın böyle bir şey olmasını bekliyordum. Çünkü Abdülkadir Aygan bu kişiyi ve olayı o kadar detaylı anlattı ve anlattıkları benim yaşadıklarımla o kadar uyuştu ki bu kişinin tetikçi olduğuna hiç şüphem yoktu. Hatta defalarca bu kişinin hâlâ Şırnak’ta, Kumçatı’da korucu olarak görev yaptığı iddiasını hatırlattım. Bunun araştırılmasını istedim ama ne dönemin yetkilileri ilgilendi, ne de sivil toplum örgütlerini yeterince ilgi gösterdi.”
Miroğlu, Yıldırım’ın 20 yıl sonra yakalanmasında en çok dikkat edilmesi gereken noktanın “korunma” olduğunu söyledi. Miroğlu, şöyle devam etti: “Bu adam bölgede kendini o kadar güçlü görüyor ki, kimliğini bile değiştirmemiş. 100 bin liralık arabaya biniyor ama cebinde yeşil kartı var. Kimseler dokunamamış, çünkü devlet korumuş. Konuşursa çok önemli olur. Ama bu gibi tetikçiler ya tam susar, ya da ‘evet ben bunu yaptım ama devlet için ve devletimle birlikte yaptım’ der. Kamil Atak, Cemal Temizöz böyle diyor. Bu da böyle diyebilir. Konuşursa, kendisine infaz emrini verenleri, Savaş Gevrekçi’yi, Ali Ozansoy’u anlatırsa, bölgedeki birçok faili meçhul aydınlatılabilir.”
Dicle Anter: Devlet tetikçisini korudu
Hamit Yıldırım’ın yakalanmasını değerlendiren Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ise, tetikçinin ismini hatta Şırnak’ta yaşadığını cinayetten kısa süre sonra öğrendiklerini belirterek, şunları söyledi: “Bu adamın yakalanması için savcılığa birçok kez başvurmamıza rağmen yakalanmadı ve korundu. Şimdiye kadar yakalanmamasının tek açıklaması ‘devlet tetikçisini korumuş’tur. Üstelik çok özel korundu. Babamın vurulması sadece bu tetikçiyle sınırlı değil. Bu adamı kullananlar yargılanmalı. Babamın infazında ‘Yeşil’ kod Mahmut Yıldırım’ın parmağı vardı, o da yakalanmalı. Dönemin devlet yetkililerin parmağı var. OHAL Valisi’nden tutun Başbakan’a kadar. Bu tetikçiyi görürsem, şimdiye kadar niye konuşmadığını sorardım.” (Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.