• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 10 °C

Ahmet Türk: 'Silahları bırakın' desek de bunun bir karşılığı yoktur

Ahmet Türk: 'Silahları bırakın' desek de bunun bir karşılığı yoktur
Habertürk TV'de ekranlara gelen Açık ve Net programının konuğu Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk oldu.

Zafer Arapkirli'ye konuk olan Ahmet Türk başta Kürt meselesi olmak üzere, açlık grevlerinden İmralı'ya, Ortadoğu dengelerinden Kürt dinamiklerine ve Başbakan Erdoğan'ın bugün söylediği 'dokunulmazlıkların kaldırılması'na değin birçok konuda görüşlerini anlattı.

İşte Ahmet Türk'ün konuşmalarından öne çıkan ana başlıklar:

BİZİ İKİDE BİR TEHDİT ETMESİNE GEREK YOK

Biz hak ve özgürlük mücadelesini verirken önümüzde birçok engellerin, darboğazların, cezaevinden tutun da dokunulmazlıkların kaldırılmasına kadar birçok şeyle karşı karşıya kalacağımızın bilinciyle hak ve hukuk mücadelesini savunuyoruz. Bizi ikide bir bu şekilde tehdit etmesine gerek yok. Güçleri var, sayısal çoğunlukları var dokunulmazlıkları kaldırabilirler. Tansu Çiller döneminde de milletvekilliğimiz sona erdirildi ve cezaevine girdik.

Tehdit, baskı ve sindirmi politikaları ne Kürt sorunu çözebilir ne de halkların kardeşliğini gerçekleştirebilir. Biz artık inkar politikasının geçerli olmadığını düşünüyoruz. Ortadoğu'da çok karışık bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu coğrafyanın en önemli halklarından biri olan Kürtler, bugün bir halk olmaktan kaynaklanan hukukunu yürütmek istiyor. Kimliğine, diline sahip çıkmak istiyor. Aslında Türkiye doğru bir politika uygularsa, Kürtler'i kucaklayıcı bir politika uygularsa Ortadoğu'da güçlü bir devlet olur.

KEŞKE ORADA DUYGUSAL DURUM OLMASAYDI

Kürtler, Irak'ta, Suriye'de yaşayabilir. Ama kendilerini bu toprakların parçası olarak görebilir. Eğer bu iş çözülürse kazanan Türkiye olur. Toplumsal gerçekliği ifade etmek durumundayız. Halkımızın bizden beklentisi var. 'Benim hakkımı hukukumu savunun' diyorlar. Yaptığımız budur. Bir gezi esnasındaki karşılaştırmayı büyüterek, dokunulmazlıkları gündeme getirmenin hiçbir mantığı da yok. Belki orada duygusal bir an yaşanmış olabilir. Keşke o duygusal bir durum olmasaydı. Orada gördüğüm kadarıyla tesadüfi bir karşılaşmadır.

HÜKÜMET HAMAS'A NİYE TERÖRİST DEMİYOR?

Bugün PKK Kürtler'in hak ve hukuku için mücadele ediyorsa Kürtler iyi bir gözle bakar. Dün Filistin'de İsrail uçakları Filistin halkını bombalarken orada Hamas 6 insanı kurşuna dizdi. Birinin cesedini motorsikletin altına bağlayarak yerlerde sürükledi. Başbakan Erdoğan'a baktığınızda 'Hamas bir özgürlük hareketidir' diyor. Bunların yargılanması gerekmez miydi? Gerçekten hukuk devletinde olabilecek bir şey mi bu? Ama Kürtler olunca farklı, Hamas'tan gelince farklı bir tepki ortaya çıkıyor. Filistin halkının gözünde Hamas kendi özgürlüğü içinde mücadele eden bir örgüt olarak görülüyorsa Kürtler de o şekilde düşünebilir, bakabilir.

BİZ DEMOKRATİK ZEMİNDE SİYASET YAPIYORUZ

Acıların yaşanmaması için neler yapabiliriz? Ortak aklı nasıl ortaya çıkarabiliriz. Bu kirli savaştan halkımızı ve insanlarımızı nasıl kurtarabiliriz. Biz demokratik zeminde siyaset yapıyoruz. Hiçbir acının yaşanmaması için çaba gösteriyoruz. Ama toplumsal bir realite var. Her gün onlarca fail-i meçhul cinayetin işlendiği bir bölgeden geliyoruz. Birileri çıkıp devlet teröründen bahsetti mi? Şimdi yavaş yavaş bazı şeyler ortaya çıkınca konuşulur oldu. Ben meselenin mutlaka diyalogla çözülebileceğine inanan bir insanım. Biz iğneyi kendimize batırmadan çuvaldızı başka tarafa batırırsak çözemeyiz.

BÜTÜN KÜRTLER'İN YÜZÜ TÜRKİYE'YE DÖNÜKTÜR

Bir gün PKK gitse de farklı bir şey gelir. Bugün politize olmuş, dinamik kendi hak ve hukukunu arayan bir halk var. Bu gerçeğe göre Türkiye'nin de yararına olacak, ortak yaşamı güzelleştirecek bir projeyle, yol haritasıyla çıkmamız lazım. Biz ancak böyle kurturabiliriz. Kürtler şimdiye kadar hep potansiyel tehlike olarak görüldü. Kürtler'in yüzü Türkler'e ve Türkiye'ye dönüktür. Çünkü bin yıllık bir geçmişimiz var. Bunu kucaklayabilecek bir siyaset ortaya çıkarsa sıkıntılar ortadan kalkar. Kürtler Ortadoğu'da hem istikrarın hem de istikrarsızlığın nedenidir.

HALK BU SORUNUN HEMEN ÇÖZÜLMESİNİ İSTİYOR

Bizim verdiğimiz mesajları görmemezlikten geliyorsunuz. Halk bu sorunun çözümü için bizleri Meclis'e göndermiş. Çözüm adresi olarak Meclis'i vermiş. Demokratik zeminde sorunların tartışılması bizim görevimiz ve biz muhatabız. Bu sorunun çözümünü başka yerlere havale etmedik. Silahların susması isteniyorsa, silahlar elimizde değil. Elinde silahı olanların ikna edilmesini bekliyoruz. Türkiye'de ortak bir gelecek için neler yapmalıyız? Bugüne kadar devlet olarak, parti olarak, siyaset olarak bizi çağırıp da 'çözüm için ne yapmamız lazım' diye bir tartışma olmamış.

SİLAHLI MÜCADELE SİYASETTEN ÖNCE DE VARDI

Halkımız bizi muhatap olarak seçmiş ve kabul etmiş. Karşımızda bize muhatap olacak kimseyi bulamıyoruz. Açlık grevi yapan insan İmralı'dan gelecek mesajı önemsedi. Tabii ki kendi lideri olarak bildikleri birisinden mesaj geldiği zaman elbette onları önemserler. Türkiye'de bazı gerçekleri oturup tartışmamız lazım. Türkiye'de demokratik siyasetin zemini yokken, silahlı mücadele demokratik siyasetten önce başlamış. Artık süreç farklı bir süreçtir. Burada demokratik siyaseti, doğru ve güçlü bir şekilde kullanmamız lazım. Bu siyaset halkın desteğini aldığında çözüm üretir.

'SİLAH BIRAK' DESEK DE BUNUN KARŞILIĞI YOK

Silahların bugün susmasını istiyoruz. Silahları bırak dendiğinde bırakılmıyor. Burada silahların susması, demokratik sistemin işlemesi önemli. Biz 'silahı bırak' desek de bunun bir karşılığı yok. 'Kürtler'in hangi talepleri yerine geldi?' diye soracak. Silahların susması için bunu demokratik yöntemlerle çözme iradesinin ortaya çıkması lazım. Şu anda Kürt sorunun çözümü konusunda böyle bir irade yok. Ana dille savunma iyi bir gelişme, ama Kürtler'in halk olmaktan kaynaklanan hakları var. Bu dönemi helalleşme dönemi olarak görmek lazım. Toplumsal meselelerde helalleşme olur.

MESELELERİ MİLLİYETÇİ DUYGULARLA ÇÖZEMEYİZ

Geçmişte rahmetli Özal 'Ben şöyle düşünüyorum' diyordu. Bugün böyle bir proje yok. Kürtler'in bir hak talebi olmasa bu tartışmalar olur muydu? Bunu bir projeye, yol haritasına bağlanması lazım. Artık meseleleri milliyetçi duygularla, milliyetçi kesimlere mesaj vererek yapmamak lazım. Türkiye bölünmez ve parçalanmaz. Kürtler'i kazanan bir Türkiye Ortadoğu'nun en büyük gücü ve gerçek sahibi olur. Suriye'de Kürtler'in yüzü buraya dönük. Irak'ta da keza öyle.

'BU ÜLKEDE UŞAK OLMA HAKLARI VAR' DENMİŞTİ

1980'den sonra potansiyel tehlike olarak çıkmadı. 1924'den bu yana Kürtler potansiyel tehlike olarak görülmüş. PKK yokken Kürtler vardı. Dönemin bakanı Mahmut Esat Bozkurt, 'Kürtler'in bu ülkede uşak olma hakları var' demişti. Burada doğru bir siyaseti izlemek için ortak aklı ortaya çıkarmak lazım. Bizim de eksiğimiz ve hatalarımız olabilir. Ama çözümsüzlüğün nedenini olarak Kürtler'i göstermek asla ve asla mantıklı değildir. Kürtler'i bir halk olarak görmeyen mantıktan bunlar olmuştur.

KÜRTLER HİÇBİR ZAMAN BAĞIMSIZLIK İSTEMEDİ

Kürt sorununun dünden bugüne nasıl geldi, bunu tartışamadık. Nedenleri tartışamazsanız sonuçları ortadan kaldıramazsınız. Silahın asla bir çözüm olmayacağını çok açık ve net söylüyorum. Biz daha yokken silahlı mücadele başlamış. Siyasetin içinde legal, illegal bugüne kadar hiç kimse bağımsızlık peşinde olmadı. Bugüne kadar sınırları tartışmadık. Hak ve özgürlükler üzerinde tartışıyoruz. Bağımsızlık bizim talebimiz değil. Biz bu ülkede Kürtler'in yönetime katılması, kendi coğrafyasında ekonomik, sosyal, kültürel alanda kararları alarak devletle paylaşmasını istiyoruz.

KÜRT MESELESİ GELECEĞİN EN ÖNEMLİ MESELESİ

Cumhurbaşkanı yetkisini güçlendirmek isteniyorsa, başkanlık sisteminin altyapısını oluşturmamışsanız bu diktatörlüğe gider. Ben yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin Türkiye'nin yararına olduğuna inanıyorum. Bu benim bireysel düşüncem. Yeni bir dünyanın, coğrafyanın içindesiniz. Suriye, Mısır değişiyor. İran da değişecek. Bütün bu değişiklikler olarak 4 parçada oluşan Kürtler nasıl kimliksiz yönetilecek. Bugün Filistin meselesi Ortadoğu'nun en önemli meselesi ise yarın Kürt meselesi Ortadoğu'nun en önemli meselesi haline gelecektir.

BÜTÜN ÖLÜMLERDE BENİM YÜREĞİM PARÇALANIYOR

Türk halkının hassasiyetlerini gözönünde bulundurmamız lazım. Her ölüm için benim yüreğim parçalanıyor. Belki bu noktaya gelmeseydik bunu asla ifade etmezdim. Gerçekten biz bundan rahatsızız. Bunun formülünü doğru bulamazsanız, toplumu tahrik etmekten öteye geçmez.

KÜRTLER BU YÜZYILIN EN GÜÇLÜ AKTÖRLERİ OLACAK

Hem Kürtler için hem de Ortadoğu için kritik bir süreç. Kürtler bu yüzyılın Ortadoğu'daki aktörlerinden birisi hatta en önemlisi. Çünkü hak arayışı var. Ortadoğu'da Esad bir diktatör. Bugünkü muhalefetle Esad arasındaki tartışma Suriye'nin geleceğiyle ilgili değil. Bu mezhepsel bir intikam kavgasına dönüşmüş. Türkiye burada dengeleri çok iyi hesaplayamadı. Oradaki sünniler üzerinden siyaset yaptı. Oysa Ermeni, Dürzi, Alevi, Kürt nüfus var orada. Bunlar başından beri Müslüman Kardeşler'e karşı. Esad'ın gitmesini istiyor ama gelecekten kuşkuları var.

TÜRKLER'İN TEK MÜTTEFİKİ VE DOSTU KÜRTLERDİR

Türkiye Esad gidiyor diye yanlış bir politika izledi. Arap-Türk ilişkilerinin Osmanlı'dan bugüne kadar çok sağlıklı gitmediğini bilmemiz lazımdı. Ortadoğu'da Türkler'in tek müttefiki ve dostu Kürtler'dir. Ama burada Kürtler bir statüye kavuşmasın diye yanlışlar yapıldı. Suriye Kürtleri, Türkiye'yi yanlarında görmek istedi.Kerkük'te bütün unsurlar birbiriyle bilek güreşi yapılıyor. Umarım ki, orada korkulan olmaz.

EĞİTİM HAYATIM BOYUNCA HEP ŞİVEMLE ALAY EDİLDİ

Bugün hâlâ kirada oturuyoruz. 4-5 milyonluk şahsi toprağım varken bugün 2 bin 500 dönüm kalmış. Belki ileri gelen zengin bir ailenin çocuğuyum. Ama ilkokuldan bugüne bütün yaşamım dışarıda geçti. Ortaokuldan üniversiteye kadar benim şivemle alay edilen bir yaklaşım vardı. Sosyalist dünyanın halklar meselesini gündeme getirdiği bir dönemden geliyoruz. Biz Stalin döneminde Kürtler'in ne acılar çektiğini de sonradan öğrendik. O dönemde Sosyalizm 'halkların kurtuluşu' olarak görülüyordu. Sonuçta ilerici-devrimci Kürt meselesini savunan bir çizgiden geldim.

KURTULUŞ SAVAŞINI SADECE DEVRİMCİLER Mİ YAPTI?

Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı'nda gerçekten devrimciler, emekçiler mi öncülük yaptı? Hayır, askerler, burjuvazi de vardı. Geçmişteki hareketlere baktığımızda çoğu zaman burjuvazi de öncülük etmiştir. Özellikle inkar edilen kimlikler üzerindeki farklı şey, sınıf mücadelesi olduğu zaman elbette ki emekçiler vardır. Siz yaşamın her alanında dilinizle, kültürünüzle, şivenizle alay edilmiş. Senin dediğin o şarkılarda, türkülerde, destanlarda ezilmişliğin fotoğrafı ortaya çıkıyor. Kürt meselesi farklı bir şeydir, inkar edilen halk farklı bir şeydir.

BUYURSUNLAR DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRSINLAR

Dokunulmazlıklarımızı kaldırırlarsa kaldırsınlar, ne yapalım yani! Bunun Kürtler'e karşı yapılan bir hareket olduğunu söylüyoruz.



Bugün Meclis'te sadece bizim dosyalarımız yok. Hırsızlıktan, rüşvetten birçok dosya var. Ama her ne sebeple olursa bizi susturmaya ve tehdite yeltenmişlerdir. Biz geçmişte zindanlarda da yaktık, parlamentodan elimiz kolumuz kelepçelenerek götürüldük. Ama sonuçta bir gerçek vardır, onun peşinde koşuyoruz. Ama ölümsüz, şiddetsiz bir dönemin kapının açılması için çaba gösteriyoruz. Şuna inanıyoruz ki, Kürt sorununun çözümü Türkiye'nin daha saygın ve güçlü bir ülke olmasını da beraberinde getirecektir.

  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89