• BIST 9722.83
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • İstanbul 25 °C
  • Diyarbakır 28 °C
  • Ankara 31 °C
  • İzmir 27 °C
  • Berlin 8 °C

Ahmet Türk: Amerikalılar da Kürt’süz bir Ortadoğu'nun olamayacağını görüyorlar

Ahmet Türk: Amerikalılar da Kürt’süz bir Ortadoğu'nun olamayacağını görüyorlar
Ahmet Türk, Amerika'daki temaslarına anlattı.

Amerika gezisini tamamlayan BDP heyeti, Washington'da yoğun ve oldukça kapsamlı bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Türkiye'de Kürt Sorunu "Çözüm Süreci" ve Kürdistan'ın diğer parçalarına ilişkin konuların ele alındığı temaslarda, Kürtlerin beklentilerini aktaran BDP heyeti, Amerikalı muhataplarına da, Kürtleri doğru anlamaları ve çözüme katkıda bulunmalarını beklediklerini iletti.

Heyete başkanlık eden Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Türkiye'ye dönüşünden önce, Washington’da bulunan gazeteci Mutlu Çiviroğlu'na verdiği mülakatta, Amerika'daki temaslarına ilişkin ve Suriye’deki durumla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

ABD'li yetkililerin, giderek Kürtlerin tezlerini anlamaya ve Ortadoğu'daki önemini kabul etmeye başladıklarını büyük bir memnuniyetle gördüklerini anlatan deneyimli siyasetçi Ahmet Türk'ün verdiği yanıtlar şöyle:

Sayın Türk, öncelikle ziyaretiniz hakkında biraz bilgi verir misiniz? Bu ziyareti önceki ziyaretlerle karşılaştırdığınızda, özellikle de “çözüm süreci” denilen böyle bir süreçten geçerken, Amerikalı yetkililerden ve düşünce kuruluşları temsilcilerinin yaklaşımlarında ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?

Tabii ki, Sayın Öcalan’ın başlattığı ve hükümetin de yer aldığı süreç herkes tarafından çok önemseniyor. Kalıcı bir barışa dönüşmesi konusunda herkeste bir umut var. Bir de yıllardan beri devam eden çatışmalı sürecin, hem Kürtlere, hem de Türkiye’ye birçok şey öğrettiğine inanıyorum.  

Yine, Ortadoğu'da Kürtsüz bir demokratikleşmenin olmayacağı düşüncesi güçlenmeye başladı. Avrupa gibi, ABD de artık Kürtler demokratik haklarına ulaşmadan demokratik bir Ortadoğu'nun olamayacağını anlamaya başladı. Bu nedenle, Amerika’da yaptığımız görüşmelerde artık Kürtlerin bir aktör olduğunu, Kürtler olmadan sorunların çözülemeyeceğini dile getirdik. Kürtler dikkate alınmadan demokratik bir Ortadoğu'nun oluşamayacağı düşüncesinin Amerikalılar arasında da güçlendiğini hissettim ve gözlemledim.

45599

Kürtler bu konuda süreç ile ilgili, barışla ilgili ne kadar samimi olduklarını ortaya koydu. Ama süreçle ilgili bazı kaygılarımız da ortadan kalkmış değil. Elbette ki, Kürtler olumlu adımları atarken, hükümetin de güven verici adımları atması gerektiği beklentisi içinde. Biz, özellikle bu görüşmelerde ABD’ye bu sürecin çok önemli olduğunu, Türk ve Kürt halklarının bu süreci birlikte çözmesinin en doğru yol olduğunu söyledik. Ama Türkiye’de ya da Ortadoğu’da bir sorun varsa, sadece o ülkenin sorunu olarak kalmıyor, globalleşen bir dünyada böyle bir sorun tüm dünyanın sorunu haline dönüşüyor.

Bu nedenle de en son gelişmelerin gerçek şeklini anlatma, hem beklentileri ortaya koyma amacını taşıyoruz. Bir de, bu süreçte bir olumsuzluk geliştiğinde, çözümsüzlüğün sebebi kim, bunun çok doğru izlenmesi gerektiğini ve çözümsüzlüğe neden olacak duruşa karşı bir tepkinin veya en azından bu konuda bir uyarıcı, yol açıcı ve kolaylaştırıcı bir rol oynanması gerektiğini dile getirdik. 

Bu sürecin başarısı diğer parçalardaki Kürtler ve Ortadoğu'nun genelini nasıl etkileyebilir?

Sizin de bildiğiniz gibi Suriye’de bir takım sıkıntılar var. Yine Ortadoğu'da benzer sıkıntılar var. Türkiye’nin barışı, Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli. Bütün bunlar,  ancak Türkiye Kürtlerle barıştığı zaman, Kürt Halkı ile Türk Halkı adil, eşit ve özgür bir ortaklığı geliştirdiği zaman mümkün. Zaten Türkiye bu durumun hem Ortadoğu'da kendine biçtiği rolünü oynaması, hem de diğer parçadaki Kürtlerle dostane ilişkileri sürdürmesi ve daha da geliştirmesi açısından büyük bir öneme sahip olduğunu görüyor. Kürt Sorunu çözülmeyen Türkiye Ortadoğu'da etkin bir rol oynayamaz. Başbakan Erdoğan da bunun farkında. Ama Kürtlerin haklarını ne kadar içselleştirmiş o önemli. Kürt Sorunu çözülmediği takdirde, Türkiye Ortadoğu'da öncülük yapamaz ve önemli bir aktör olamaz. Bugün Ortadoğu'nun dört parçasında Kürtler yaşıyor ve onların da yüzü Türkiye’ye dönük, çünkü bin yıllık ortak geçmişimiz var. Ankara’nın bu noktayı iyi anlayıp, ona göre politikalar belirlemesi gereklidir.

Demin de söylediğim gibi, içinden geçtiğimiz süreç oldukça önemli ve biz bu süreci destekliyoruz. Ama bu süreçte gerçekten çözümsüzlüğün nedeni Kürtler midir, devlet midir bunun da artık ortaya çıkması gerekli ve biz bunun çok iyi bir şekilde izlenmesini istiyoruz. Bu noktaları dile getirme ve bu konuda kolaylaştırıcı rol almaları konusunda Amerikalı yetkililerden taleplerimiz oldu. Türkler ile Kürtler arasında devam edecek olan bu süreçte Amerika’nın cesaret verici bir rol oynaması oldukça önemli.

Peki Sayın Türk, tam da bu konuda geçenlerde Huffington Post’da çıkan, David Phillips imzalı bir yazıya dikkatinizi çekmek istiyorum. Phillips, "ABD süreci cesaretlendirmeli, PKK’yi 'Terörist Örgütler Listesi'nden çıkarmalı" diyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bildiğiniz gibi, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler çok farklı. Yani, Amerika kolay kolay Türkiye'nin tepkisini alacak bir şeyin içinde olmaz bu aşamada. Ama çözümsüzlüğün nedeninin devletin olduğunu biz çok doğru bir şekilde ortaya koyabilirsek, bu durum elbette değişecektir. Ben aslında Avrupa'dayken bu konudaki düşüncemi söyledim. Dedim ki, "Bu barışçıl çözümü gerçekleştiren Kürtlerin halen terörist listesinde olması çözmek istemeyenleri cesaretlendirir."

45600

Kürtler eşitlik, adalet, özgürlük, barış mücadelesi verirken, Türkiye dünyaya hep şu mesajı verdi: “Benim ülkemde terörizm var ve ben bu terörizmle uğraşıyorum.” Kürtlerin hak, hukuk, adalet ve özgürlük taleplerini saklamaya çalıştı ve dünya da bu hak ve özgürlükler konusunda Türkiye’yi uyaran ciddi bir yaklaşım göstermedi. Bu nedenle Kürtlere karşı bu tutumun mutlaka değişmesi gerekir. Kürtleri bugün bu şekilde terörize ederek anlatanlar yarın öbür gün dünyaya ne diyecek?

Elbette ki, önümüzdeki günlerde dünya bu konuyu daha çok tartışacak. Çözümsüzlüğün nedeni kim, kim çözmek istemiyor bunlar tartışılacak. Şimdi bizim burada hiç bir endişemiz yok, çünkü Kürtler örgütlü ve kendi güçlerine güveniyorlar. Ancak, bu barışçıl sürecin önünde Kürtlerin olmadığını da artık dünyanın görmesi lazım. Biz, bu nedenle çok rahatız. Barış olursa elbette çok mutlu oluruz. Ama barışı istemeyenlerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmak da önemlidir. 

Bu arada Kongre’deki Kürt-Amerikan Dostluk Grubu ile bir görüşmeniz oldu ki ilk defa bir BDP heyeti bu grupla bir görüşme gerçekleştirdi. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Kürt-Amerikan Dostluk Grubu önemli bir oluşum ve her iki partiden 50’den fazla üyeden oluşmakta. Bu görüşme bizim açımızdan oldukça önemliydi. Grup üyeleri Kürt ve Türk halklarını bir araya getirecek, iki kesimin hukukunu oluşturacak ve iki kesimin birlikteliğiyle Ortadoğu'yu demokratikleştirecek bir projeyi destekleyeceklerini belirttiler.

Pazartesi günü yaptığınız açıklamada, "Türklük" üzerine demeciniz farklı aksettirilmişti çeşitli basın kuruluşlarında. Bu konuda ve yeni anayasa konusunda neler söylemek istersiniz?

Burada çok iyi anlaşılması gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu, "Biz Türklükten vazgeçmeyiz" diyor. Ben de ona atıfta bulundum. Biz, halkların kardeşliğini istiyoruz. Türk halkının da özgürlüğünü istiyoruz, daha da özgürleşmesini istiyoruz. Biz bu inkar siyasetine karşı çıktığımızda "Efendim biz Türklükten vazgeçmeyiz" demek, aslında Kürtlerin ve farklı grupların özgürleşmesine karşı çıkmaktır. Biz burada inkar edilen halkların, grupların ve inançların haklarının anayasal güvence altına alınması lazım. Biz diyoruz, bu güvenceyi anayasa koyun, isterseniz Anayasa'da her sayfasında "Türk" yazın. Bizim için önemli olan bugün inkar ettiğiniz kimliklerin, kültürlerin güvence altına alınması ve örgütlenme hakkının tanınmasıdır. Biz bunu söylüyoruz!

Anayasa’ya "Türk" yazıyorsanız yazın, ona itirazımız yok. Ama "Türk" yazıyorsanız diğer gruplar, kimlikler ve kültürler de güvence altına alınmalıdır; yaşam hakkı, anadil hakkı, eğitim hakkı, tüm bunların güvenceye alınmasını istiyoruz. Bizim derdimiz Türkiye halkının kimliği ile ilgili değil ki. Bizim derdimiz inkar edilenlerin kimliğinin kabulü üzerinedir.

ABD’deki akademik çevrelerin ve Türkiye ve Kürtler üzerine çalışma yapan araştırmacıların üzerine yoğunlaştığı bir konu da hükümetin halen somut adımlar atmadığı ve bu süreçte üzerine düşeni yapmadığı ve var olan beklentilerin karşılanmadığı şeklinde görüşler var...

Bakınız, bu bahsettiğiniz konu çok önemli bir konu. Ben daha önce hiç üzerinde durmadım ve hiçbir yerde de dile getirmedim. Biz toplumun bir hayal kırıklığı yaşamasını istemiyoruz. Hükümet’in yarın atacağı adımların, topluma bir an önce yansımasını istiyoruz. Güven verici bir ortam olmalı. İnanın ki, eskiden bize "Bunlar ne yaptı, ne yapacak?" diye soruluyordu. Ama bugün Amerika'da aydınlar, siyaset bilimciler, demokratlar bu endişelerini dile getiriyor. Bu çok önemlidir. Bu, sadece Kürtlerin kaygısı değil, başkalarının da kaygısı. Ben bunu gözlemledim. Bu önemli bir tespit. Umut ediyorum ki, bu konudaki endişeleri ortadan kaldıracak yeni bir yol haritası ortaya çıkar ve hükümet bu yol haritasını halkla, Kürtlerle, toplumla paylaşır.

Peki, öyle bir işaret görüyor musunuz Hükümet’ten?

Tabi ki olmasını istiyoruz. Bizim de endişelerimiz var, bizim de hükümete güvenmeye, tatmin olmaya ihtiyacımız var. 

Biraz da Suriye konusuna değinmenizi istiyorum. Suriye'deki durum hakkında neler söylemek isterseniz? Son günlerde bazı Kürt partileri arasında bir sertleşme var...

Biz, Kürtler arasında bir ihtilaf çıkmasını asla istemeyiz. Umut ediyorum ki, bu sorun da diyalogla, uzlaşıyla çözülür. Ama şöyle bir gerçek de var ki, bugün halkın yüzde 70'ini temsil eden PYD'yi bazı gruplar yok sayıyor ve görmezlikten geliyor ki, bu yaklaşım doğru değil. Bunu yapanlar var. Böyle bir gücü bu süreçte ciddiye alıp, tartışıp, onlarla birlikte ortak bir demokratik birliği, ortak bir mücadele sürecini başlatmasanız başarılı olmazsınız. Kürtlerin ismini kullanarak, üç, beş kişilik gruplarla Avrupa'ya, Amerika'ya gelip, “Bunlar Kürtlerin temsilcisi derseniz, PYD Kürtleri temsil etmiyor” derseniz tabi ki sıkıntılar ortaya çıkar.

Siz görüşmelerinizde Suriye ili ilgili, özellikle de oradaki Kürtlerle ilgili ne tür tavsiyelerde bulundunuz?

Ben, bu söylediklerimi Amerikalılara da açıkça ifade ettim. Kürtlerin yüzde 70'ni temsil eden PYD'yi muhalefetle uzlaştırmazsanız, arkasında üç beş kişinin bile olmadığı bir grubu, muhalefet de Kürtleri temsil ediyor diyerek muhalefetin yanında göstererek Kürtleri kazanmış olmazsınız. Buna benzer sıkıntılar var Suriye’de. Biz bunu başından beri biliyoruz.

Bazıları “Biz de partiyiz, bizi esas alın” diyerek, PYD'yi aşarak kendisine bir rol bir misyon biçmeye çalışıyor ki, bu doğru bir mantık değildir. Kürtlerin lehine değildir. Tabi ki, PYD de kucaklayıcı ve kapsayıcı olmalı, diğer partilerle daha iyi diyalog kurmalıdır. PYD de dikkatli olmalı, Kürtlerin kendi aralarındaki çelişkilerin büyümesini isteyen gruplara mahal vermemelidir.

Amerika’nın Suriye'ye yönelik en önemli kaygılarından birisi de El Kaide gibi radikal İslami örgütlerin varlığı. Bu durum Kürtler açısından bu ne ifade ediyor?

Ortadoğu'da demokrasiyi içselleştiren en önemli halk Kürtlerdir. Kürtler çok acılar çektiği için demokrasi mücadelesinin ne olduğunu, diğer farklı kimliklerin, kültürlerin ve özgürlüğün değerini biliyor. Suriye'de nüfusun yüzde 15'ini oluşturan Kürtleri bu demokrasi mücadelesinin içine katmazsanız, dışarıdan getirdiğiniz güçlerle Esat'ı devirseniz nasıl bile nasıl bir demokrasi kuracaksınız? El Kaide'nin, Nusra'ın desteklediği muhalefet demokrasiyi getirebilir mi? Burada, Amerika'da bu konuyu görüştüğümüz kesimler bu kaygı ve düşüncelerimizi çok iyi anlıyorlar ve bu konuda gerçekten bizim haklı olduğumuzu açıkça ifade ettiler.

Peki, Sayın Türk, son olarak da Kürt Ulusal Konferansı hakkındaki görüşlerinizi de öğrenmek istiyorum. Konferansın ne zaman gerçekleşmesi öngörülüyor?

Konferansın hazırlığına yönelik çalışmaların hızlandığını biliyorum. Ama Suriye'deki partiler arasındaki çelişki ister istemez bizi düşündürüyor. Olağanüstü bir durum gelişmezse inanıyorum ki Kürt Ulusal Konferansı yakın tarihte gerçekleşecektir.

Mutlu Çiviroğlu/Washington
mciviroglu@gmail.com
https://twitter.com/mutludc

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89