• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 4 °C

Abdülkadir Selvi ve Eyüp Can aklıyla müzakere

Abdülkadir Selvi ve Eyüp Can aklıyla müzakere
Radikal’den Eyüp Can, Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi İmralı sürecinin nasıl ilerleyeceğini yazdı. Bu söylemi dillendiren yazarlara yanıt Ferda Çetin'den geldi...

Önceki gün Radikal’den Eyüp Can görüşme sürecinin nasıl ilerleyeceğini yazdı. “Dört basamaklı merdiven stratejisi”ne göre Öcalan Nevruz’da ateşkes çağrısı yapacak. Haberin kendisinden evvel başlığı faul! Çünkü Nevruz değil Newroz. Şöyle ki Nevruz sizin valilerinizle ateş üzerinden atladığınız gün oluyor. Newroz ise bizim o muhteşem bahar karşılaması. Mesela bunun ortası yok. Birinden birini deforme etmeye de gerek yok. Biz bizimkini kutlayacağız siz de sizinkini.

Eyüp Can “çözüm süreci”nin “basamak”larını da bir güzel sıralamış:

Birinci basamak: Çatışmasızlık. Öcalan, PKK’ye hemen çatışmasızlık ilan edin diyecek.

İkinci basamak: PKK militanları sınırdışına çekilecek.

Üçüncü basamak: Silah bırakma görüşmeleri.

Dördüncü basamak: Silahlara veda.

Görüyor musunuz Eyüp Can’ın “Dört basamaklı merdiven stratejisi”ni? Bu merdiven basamaklarının tümü Kürt tarafına(PKK’ye) yükümlülükler getiriyor. Basamaklardan hiçbirinde Türk tarafının hiçbir sorumluluğu yok. Sanırsınız ki pürü pak bir devlet. Ne inkara, ne asimilasyona ne imhaya bulaşmamış bir devlet. Dolayısıyla çıkacağı veya ineceği bir basamak da söz konusu değil.

Bu zihniyet sadece Eyüp Can’ın ve Radikal’in değil; hükümetin, devlet medyasının, yandaş yazarların ortak “çözüm” aklı. Aslında önerilen gayet açık: PKK’nin silahsızlandırıldıktan sonra tasfiyesi.

Sorun da yıllar yılı bu tek taraflı ve kendinden menkul çözüm mantığında yatıyor. Eyüp Can kırk yıldır denenmişi bir kez daha denemeyi öneriyor. 

PKK, BDP ve Kürt tarafının basamaklı merdiven stratejisi ise tamamen farklı.

Birinci basamak: AKP hükümeti, siyasetçiler, medya ve yazarlar ciddi ve sorumlu davranacak. Kürt Halk Önderi Öcalan’ı savaş rehinesi, PKK’yi aldatılacak basit bir örgüt gibi değil; bu sorunun çözümü için ciddi bir muhatap gibi görecek, ilişkiler karşılıklı saygı temelinde geliştirilecek.

İkinci basamak: Kürt Halk Önderi Öcalan’ın koşulları diyalog ve müzakereye elverişli hale getirilecek.

Üçüncü basamak: Öcalan, PKK ve BDP ile farklı, kamuoyu önünde farklı bir dil kullanılmayacak. “Çözüm alttan ve derinden gelişiyor, kamuoyu hassastır, herkesin olan biteni bilmesine gerek yok” kurnazlığı terk edilecek. Süreç açık ve şeffaf yürüyecek. Kürt halkı ve Türkiye toplumu da bu sürecin gelişmesine ortak edilecek.

Dördüncü basamak: Türk devletinin yürüttüğü kara ve hava operasyonları hiçbir koşul ileri sürülmeden durdurulacak.

Beşinci basamak: KCK adı altında yürütülen siyasi soykırım operasyonları durdurulacak, bu kapsamdaki tüm davalar düşürülecek.

Altıncı basamak: Sadece siyasi partilerle değil, toplumun tüm kesimlerinin dahiliyle eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa hazırlanacak. Mevcut yasalardaki antidemokratik tüm düzenlemeler çıkarılacak.

Diğer başlıklar ve bunların çözümü ise ancak bu adımlar atıldıktan ve bir güven ortamı oluştuktan sonra müzakere edilecek. 

**** ****

Devlet ve hükümet kaynaklarına yakın Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi de Eyüp Can’la aynı “çözüm”ü önerirken devlete/hükümete hiçbir yükümlülük ve sorumluluk vermeden, PKK’nin yapması gerekenleri sıralıyor:

“İlk sırada, başta kaymakam olmak üzere, kaçırılan insanlarımızın bırakılması geliyor. Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu, hem devlet açısından önemli bir simge, hem başka bir anlamı var. O açıdan çift taraflı bir jest olacak.

Ayrıca eylemsizlik kararının ilan edilmesi, ateşkes kararının alınması, ateşkesin süreli mi süresiz mi olacağı gibi seçenekler üzerinde duruluyor. İçerideki güçlerin sınır ötesine çekilmesi ve dağdakilerin inmesi aşamasına henüz gelinmedi. O nedenle sürecin her kritik aşamasında İmralı ile görüşmeler devam edecek.”

Abdülkadir Selvi’ye kalırsa devlet/AKP yapacağını zaten yapmış:

“27 Nisan e-muhtırasına verilen yanıttan itibaren Türkiye zaten müthiş bir dönüşüm içerisinde. Askeri vesayetin geriletilmesi, Anayasa referandumu, Ergenekon operasyonları, darbecilerin yargılanması, Kürtçe seçmeli dil ve ana dilde savunma dönüşümün önemli kilometre taşlarını oluşturuyor.

Girilen yeni çözüm sürecinde ise, Kürt sorunu ve PKK'nın tasfiyesi üzerinden Türkiye dönüştürülüyor.”

Abdülkadir Selvi “çözüm” ve “barış”tan ne anladığını da gayet açık bir şekilde -ama kendisi farkında olmadan- dışa vuruyor. Bu açıklama aynı zamanda hükümetin ve Tayyip Erdoğan’ın da gerçek niyetidir.

Selvi’nin ne demek istediği çok açık değil mi?

Türk silahlı kuvvetlerine yönelik gözaltı ve tutuklamalarla ordu hizaya getirildi, askeri vesayet bitirildi. Ergenekon tutuklamaları ile “paralel devlet” ve “derin devlet” tasfiye edildi, darbeciler yargılandı.

Mutlak ve sarsılmaz bir iktidar için geriye ne kaldı?

Selvi’ye göre sadece ve tek bir şey kalıyor: PKK’nin tasfiyesi!

Belliki Selvi iki yıl önce Fehmi Koru’nun “Tamil Seçeneği”ni yeniden yeniden keşfetmiş: “Girilen yeni çözüm sürecinde ise, Kürt sorunu ve PKK’nin tasfiyesi üzerinden Türkiye dönüştürülüyor”muş.

Peki niyet PKK’nin tasfiyesi ise insan tasfiye edeceği bir güçle müzakere eder mi?

Abdülkadir Selvi ve onun gibi düşünenler “Türkiye’nin dönüştürülmesi”ni PKK’nin tasfiyesi şartına bağlarlarsa demektir ki daha çoook bekleyecekler.

Velhasıl şu dört basamaklı merdiven baştan sona çürük, sakat.

Abdülkadir Selvi ile Eyüp Can aklına kanıp ille de oradan ineceğiz diyenlerin akibeti kırıkçıda bitecek.

Ferda Çetin - Yeni Özgür Politika

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89