• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 9 °C

Özgüven HDP’ye de lazım

Etyen Mahçupyan

Haziran seçimlerinde HDP’nin aldığı oy ‘sonuç’ olarak büyük bir başarı. Ancak ‘başarı’ koyduğumuz hedeflere kendi stratejimiz sayesinde ulaştığımızda kullanabileceğimiz bir sözcük. Eğer o hedefe başkalarının yanlışı sayesinde ulaşmışsak, bir yandan talihe müteşekkir kalırken, diğer yandan da kendimizi sorgulamamız gerekir. HDP şu an bu durumda… Eğer AKP çözüm süreci bağlamında en azından ‘belirsiz’ bir konuma kaymasaydı belki de baraj geçilemeyecekti. Bu sonuç HDP’nin laik kesimden ve Alevilerden oy alma beklentisinin gerçekçi olmadığını ortaya koydu. Seçime giderken yürütülen strateji bu beklentiyle bağlantılı olduğuna göre, şimdi geriye dönüp o stratejinin de yanlış olduğunu görmekte yarar var.

Seçimden bir hafta önceki “HDP’nin ‘akıllı’ siyaseti” başlıklı yazımdaki şu iki paragraf gelinen noktayı özetliyor: “ Aynı sürecin diğer ortağı HDP’nin önünde ise iki farklı seçim stratejisi bulunmaktaydı. Çözüm sürecini sahiplenmek ya da AKP karşıtı koalisyonun parçası olmak… HDP ikinciyi tercih etti ve barajı böyle geçeceğini düşündü. Bu tercihin uzantısı olarak bugün Bölgedeki oy ancak silah eşliğinde ve doğrudan tehditlere dayanan baskılarla artırılabiliyor. Batıdan oy almaya muhtaç kalınması ise Demirtaş’ı neredeyse oynak bir sahne sanatçısı kıvamına getirdi.

Diğer taraftan HDP söyleminin ilginç bir sonucu var. HDP açıkça AKP’ye karşı olduğunu, Erdoğan’ı başkan yapmayacağını söylüyor. Ancak bunun çözüm sürecini nasıl etkileyeceği hakkında hiçbir değerlendirme yapmıyor. Eğer HDP barajı geçer ve örneğin AKP de Meclis çoğunluğunu elde edemez ise acaba karşımıza nasıl bir siyasi gündem çıkar? Üç partinin koalisyonu saçma bir hayalden ibaret. Şu seçim süreci bile hangi koalisyonun gerçekçi ve ‘tabii’ olduğunu ortaya koyuyor. Bu bir AKP/MHP koalisyonu olacaktır…”

Nihayette nasıl bir koalisyon olacağını bilmiyoruz ama HDP sözcüleri ibreyi AKP/CHP koalisyonuna çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü eğer MHP ile olursa HDP’nin barajı geçmiş olmasının hiçbir anlamı kalmayacak. Çözüm süreci rafa kalkarken sivil siyaset de göstermelik bir nitelik kazanacak. Kandil işin gerçek sahibi olarak meseleye el koyacak ve Suriye’de yaşananlarla bütünleştiğinde Kürt meselesi artık hiçbir şekilde ‘Türkiyeli’ olmayan bir mecraya kayacak. Bunun Demirtaş için peki iyi haber olmadığı ortada. Nitekim Kandil’e vesayetçi olmamaları için çağrıda bulunma ihtiyacı hissetti.

Bu noktada özellikle AKP’nin Demirtaş’ın arkasında durması, ona destek verecek bir tutum sergilemesi çok önemli. Kürt meselesinin Türkiye’deki çözümü merkeze alan ve oradan Suriye’ye uzanan bir aksa oturtulması isteniyorsa, Kürt coğrafyasındaki sivil siyasetin de ayakta kalmasını, kişiliğini korumasını sağlamak gerek. Diğer taraftan HDP’lilerin de biraz kendi üzerlerine düşünmelerinin zamanı… “Seni başkan yaptırmayacağız” türünden abuk bir söylemi ‘strateji’ olarak üreten ve bununla sonuçta yüzde yarım laik/sol oy kazanabilen bu partinin, şimdi kendi yanlışıyla yüzleşmesi hayırlı olur.

Her iki taraf da yanlış yaptı… Ama ‘çözüm’ hâlâ çeperden gelen iki partinin ortak tutumuna bağlı ve de büyük ölçüde birbirlerine muhtaçlar.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89