• BIST 9783.64
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 24 °C
  • Diyarbakır 28 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 24 °C
  • Berlin 8 °C

Zübeyir Aydar'ın söylediklerinden anladığım...

Oral Çalışlar

PKK/KCK'nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar.

PKK/KCK'nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar, Habertürk gazetesinden Zülfikar Aydın'la konuşmasında; "çözüm süreci"nin kaderine ilişkin değerlendirmeler yapıyor. Aydar'ın cümleleri, "neler oluyor?" noktasında bize ışık tutabilecek nitelikte saptamalar içeriyor.

Sırayla gidelim:

1. Çözüm süreci bitti mi?

PKK liderleri ve Kürt siyasi hareketinin bazı temsilcileri; zaman zaman, "süreç bitmiştir", "hükümet muhatap değildir" şeklinde açıklamalar yaptılar.

Aydar, bu konuda şunları söylüyor: "Çözüm sürecinin alternatifi, geçmişi daha kötü biçimde yaşamaktır. Ölümleri, operasyonları, katliamları, yakıp yıkmayı hepimiz fazlasıyla yaşadık. Bu alternatife, kimse dönmek istemiyor. Silahların konuşmadığı bir çözüm istiyoruz." (Tabii, Aydar'a 6-7 Ekim vahşetinin ardından, BDP'nin yeniden kitleleri sokağa çağırmasını nasıl değerlendirdiğini de sormak gerekiyordu.) 

2. PKK ne istiyor?

PKK çözümden ne anlıyor? Hangi adımlar atılırsa çözüme ulaşmak mümkün olabilir?

Aydar'ın değerlendirmesi şöyle: "Kürtlerin iradesinin ve haklarının, yasal, anayasal çerçevenin sağlanması, anadilde eğitim ve Kürtçe'nin kamu yönetiminde resmi olarak kabul edilmesi, demokratik özerklik diye adlandırdığımız, adem-i merkeziyetçi bir idari yapının ortaya çıkması lazım."

Not: Bu konu, çatışma ve çözümün ana eksenini belirliyor. PKK/BDP çizgisi, Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgenin tek hakimi olmayı; seçimle gelmiş yöneticilerin ve yerel meclislerin özerk bir şekilde kararlar almasını, bu doğrultuda çalışılmasını istiyor.

Hükümet ise, bölgede PKK'nın korkuya dayalı bir egemenlik hedeflediği analizini yaparak; "öteki" Kürtlerin hakkının, hukukunun nasıl teminat altına alınacağı konusu başta olmak üzere, çeşitli açılardan siyasi dengeyi hesaplıyor. Hükümet, böyle bir özerkliğin, üniter devlet yapısıyla nasıl bağdaşabileceğini de, ölçüp biçiyor.

3.Bağımsız Kürt devleti mi?

PKK, bağımsız bir Kürt devleti istiyor mu, böyle bir hedefi var mı?

Aydar'ın cevabı şöyle: "Biz stratejik olarak birlikte yaşama kararı aldık, ama Türkiye halen stratejik kararı veremedi. Biz Türkler, Kürtler ve diğer tüm kimliklerin de eşit haklara sahip olduğu, sadece Türkiye içinde değil, bölgedeki tüm Kürtlerle Avrupa Birliği benzeri, sınırların ortadan kalktığı demokratik birlik modeli olsun istiyoruz. Türkiye, Kürtler için böyle bir karar vermedi. Halen eski devletin koduyla hareket ediyor."

Not: "Sınırların ortadan kalktığı bir birlik modeli", kulağa ilginç veya cazip gelebilecek bir formül. Ama, bölge gerçeği açısından uygulanabilirliği tartışmalı. Ayrıca, bu "formül", "diğer ülkelerdeki Kürt varlığıyla aracısız ilişki"yi de içeriyor. Abdullah Öcalan'ın "demokratik özerklik" tezinin bir sonucu olarak ortaya çıkan "sınır ötesi anlayış", hayata nasıl geçebilir? Belli ki, bu "konsept", değişik soru işaretlerini içinde barındırıyor.

4. Öcalan'ın statüsü

PKK'nın, "sürecin ilerlemesi" bağlamında üzerinde durduğu ana unsurlardan birisi; Abdullah Öcalan'ın müzakere yürütürken, daha etkili bir konuma gelmesi. Yani, Öcalan'ın statüsü.

Aydar şunları söylüyor: "Eğer müzakere olacaksa, bunun baş müzakerecisi olur. Yardımcıları da olur. Saklamakla gizlemekle olmaz... Gelin sözlerimizi yerine getirelim. Araya da tarafsız aracılar koyalım. Konuştuklarımızı protokole bağlayalım. Kağıda yazıp imzalayalım. Aracılar olsun. Kim sözünü yerine getirmiyor görülsün."

Bu noktada, şunu da vurgulamakta yarar var: Bütün bu süreçlerin yürümesi ve anlamlı bir derinlik kazanabilmesi için; hükümet, öncelikle, bölgede "kamu düzeni"nin tesis edilmesini öngörüyor.

Zübeyir Aydar'ın yaklaşımıysa şöyle: "Gelin kamu düzenini beraber sağlayalım."

Bütün bu öneri ve analizlerden varabileceğimiz sonuç ne olabilir? Öncelikle, şunun altını çizmekte yarar var: PKK, çözüm sürecinden vazgeçme noktasında değil. Sürecin bozulmasıyla birlikte neler yaşanabileceğini, herkes gibi onlar da, 6-7 Ekim vahşeti sırasında gördüler.

Müzakerelerin, bundan sonra; önce Öcalan'ın statüsünde ve pozisyonunda, daha çok da "yerel yönetimlerin özerkleştirilmesi" noktasında yoğunlaşmasını, öngörmek mümkün.

Ama, her şeyden önce, karşılıklı bir güven tesisi ve sürecin gündelik siyasi hesapların üzerine çıkarılabilmesi gerekiyor.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89