• BIST 9560.85
  • Altın 2487.247
  • Dolar 32.5094
  • Euro 34.829
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 22 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 9 °C

Yandaş mitleri

Hıdır Geviş

Gezi Parkı eylemleri başladığından beri AK Partililer ısrarla başını kumdan çıkartmıyorlar. Yani gerçeklerle bir türlü yüzleşmek istemiyorlar. Yüzleşmeyi bir tür yenilgi, başarısızlık olarak algılıyor olabilirler.

“Acaba hata bende olabilir mi”
demeye cesaret edemeyenler, sürekli başkalarını suçlar. Yalçın Akdoğan gibi (Erdoğan’ın başdanışmanı) zeki bir insanın tutumu bile şimdilik bu. İşte bu tutum tüm AK Partililer’e nüfus etmiş durumda. Oysa kibirli yaklaşımlarına bir son verip gerçeklerle yüzleşseler, her şey çabuk çözülecek ve bu iş de bir yerde noktalanacak. Sonuçta uzlaşma olursa, bundan hem hükümet hem Türkiye halkı kazançlı çıkar.

Gezi meselesinde AK Partililer’in gözünü bağlayan birtakım mitler (gerçek olmayan, hayalî inanışlar...) var. Bu mitleri imal edip sosyal medyada dolaşıma sokan ve sonra da inanan yine kendileri. Peki, o mitler neler? Aşağıda...

1) Erdoğan’ı yemeye çalışıyorlar.
Eylemciler insan yemiyor... AKP yanlıları, “Erdoğan’ı yedirmeyiz” sloganları atarak kendi elleriyle Erdoğan’ı Mübarek gibi diktatörlerle eşleştiriyorlar.

2) Uluslararası komplo.
Bu tez, Cemil Ertem gibi ekonomi-politik senkronizasyonunu olmadık meselelere giydirip, karikatürize eden kafalardan yayıldı. Faiz lobisi olarak nam saldı. Oysa Gezi, kendi kendine, yuvarlanan kartopu gibi büyüyen, hatalarıyla, günahlarıyla her milimi şeffaf ilerleyen bir hareket. İşin bu noktaya gelmesinin tek sebebi ise hükümetin göstericilere karşı umursamazcı politikası.

3) İnternette yanlış bilgiler yayılıyor.
Yayılıyor ama dezenformasyon ânında deşifre ediliyor. Yanlış bir bilgi internet üzerinde ancak birkaç saat yaşayabiliyor, sonra kalabalıkların otomasyona bağlanmış işbirliğiyle imha ediliyor.

4) Bunlar krizden darbe devşiriyor.
Bu konuda AKP goygoycusu Yiğit Bulut’a bakılsın; orduyu olayları bastırmak için göreve çağıran o. Bu sadece demokratik bir başkaldırı. Siyaset bilimci Hatem Ete’nin dediği gibi bu insanların talep ve kaygılılarını siyasete taşıyacak bir muhalefet partisi yok, o nedenle sokaktalar.

5) 6-7 Eylül olaylarını andırıyor.
Azınlık mallarının yağmalandığı 6-7 Eylül benzetmesi absürt. Üzgünüm ama göstericiler esnafla çok iyi geçiniyor, zararlar karşısında özür bile dilediler.

6) Hepsi ulusalcı beyaz Türk, Kürtler yanaşmıyor.
Hayır, her renkten insan var. Olayın kahramanı Sırrı Süreyya Önder bir Kürt partisinin vekili. Beyaz Türk’ü, beyaz Kürd’ü, Atatürkçüsü, solcusu, sosyalisti, muhafazakârı, eşcinseli, hepsi omuz omuza...

7) Bunlar İslam düşmanı, camide içki içiyor, türbanlılara saldırıyorlar.
Parkta namaz kılanları sosyalistler koruyor. Türbanlı gençler de var. Camide içiyorlar haberi yalan çıktı. Başka semtlerde türbanlı kadınlara yönelik taciz söylentilerine karşı ânında önlemler alındı.

8) Seçimle gelen seçimle gider.
Kızgınlıkla Erdoğan istifa sloganları atılabilir ama kimsenin şimdilik erken seçim umurunda değil, sadece taleplerinin ciddiye alınmasını istiyorlar.

9) Ama eskiden de Gezi Parkı’nda bina vardı.
Evet New York’un göbeğindeki Central Park’ın yerinde de eskiden binalar vardı ama yıktırıldı ve park yapıldı. 1900’lerden beri o parka kimse dokunmuyor.

10) Ülke kaosa sürükleniyor, para kaybediyoruz.
Haklı bir şikâyet ama olaylara son vermek iktidarın elinde: Halkın taleplerine duyarlı olduğunda her şey bitecek...

Hayat ağacı efsanemiz...

» Buket Uzuner- (İstanbul)-
Yabancı yazar ve gazeteci arkadaşlarım sanki sözleşmiş gibi bir haftadır bana hep aynı soruyu soruyorlar: “Türkiye’deki Gezi Parkı gösterileri sahiden bir ağaç yüzünden mi başladı?” Aralarında çevreci ve Yeşiller partili olanların da bulunduğu bu insanların şaşırmaları, ağacı küçümsemeleri nedeniyle değil, sadece çevre ve tabiat korumasına dair şimdiye kadar Türkiye’den hiçbir duyarlılık hareketiyle karşılaşmadıkları için olabilir. İçlerinde daha önce Türkiye’yi ziyaret etmiş olanların yemekleri ve misafirperverliğini çok övdükleri şehirlerimizin yeşilliksiz, parksız, sahillerimizin de betonlaşmışlığından nezaketle şikâyet ettiklerini hiç unutmuyorum.

“Evet, Gezi Parkı gösterileri ağaç yüzünden başladı”
diye, yanıtlıyorum onları. “Siz şimdi bizim paraya ve betona hayranlığımızın tabiata olan sevgimizden büyük göründüğüne aldanmayın, ancak bugün artık ortak bir Anadolu kültürü olarak burada yaşayan hepimizi günlük yaşam ritüellerine kadar hâlâ etkileyen binlerce yıllık kadim Kamanlık geleneğimizde ağaç kutsaldı. Eski Türkler için ağaç deyince akla ilk Kayın Ağacı gelirdi. Çünkü Kayın, ‘Hayat Ağacı’ydı ve bütün canlılar gibi onun da canı ve ruhu vardı.” Sonra sözlerime bir popüler kültür alıntısı olarak, James Cameron’ın Avatar filmindeki “Hayat Ağacı”nı da ekliyorum.

“Hayat Ağacı” efsanesi, dünyanın farklı kültür ve dillerindeki diğer efsane ve destanlar gibi insanların korku ve umutlarının, rüyaları yoluyla bilinçaltı okumalarından doğmuştur. Bunu hem ruh hekimleri hem de halk bilimciler böyle açıklıyor.

Efsanelerde, destan, halk masalları ve kıssalarda insanlar, çoğu kez kendilerini tehdit eden yarı ejder, insanüstü yaratıkların, devlerin saldırısından korunmak için bir kahramana ihtiyaç duyarlar.
İnsanları zulüm ve baskıdan kurtarmak için destanlarda ortaya çıkan bu kahramanlar, biz fanilerin zayıflıklarına düşmeyen, güçlü, dirençli kişilerdir ve çoğu zaman bizler adına zulme direnir, bizlere güç verip, liderlik eder, hatta ölümü göze alırlar.

Destan kahramanlarının kimisi insanlığı aydınlatmak için tanrılardan ateşi çalan Prometheus gibi her gün zincirlendiği kayada ciğeri sökülerek, kimisi sabrın erdemini anlatan isyankâr Sisifos gibi her gün aynı kayayı yuvarlandığı uçurumdan yukarıya iterek cezalandırılır. Ya da Azrail’e direnirken aradığı güveni sevgili yarinde bulana kadar Deli Dumrul gibi perişan olur, veya sevdalısına göz koyan kötü ağaya, “Yetti artık!” diye tek başına direnen İnce Memed gibi ölümü göze alır, ama hepsi dara düştüğümüzde yanımızda belirir. Çünkü gerektiğinde açlığa, susuzluğa dayanan insan bünyesi, aşağılanmaya ve yok sayılmaya karşı dirençsizdir. Bu nedenle bütün dinlerde, Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet’te KİBİR, GÜNAH sayılmıştır. Kibrin ve zulmün tarihte en korkak insanı bile değiştirdiği görülmüştür. Destan kahramanları insan hayal gücünün ve bilinçaltının savunması olarak işte burada devreye girer.

Destanlar, toplumların psikolojisini apaçık anlatır. Gezi Parkı’nda başlayan ve Türkiye’ye yayılan bir direnişe dönüşen gösteriler işte tam da bu yüzden ağaçla başlamıştır. Çünkü “Hayat Ağacı” imgesiyle kadim Kamanlık kültürümüzden bilinçaltımıza kazınan ağaç, bir kahramandır ve tıpkı bizim gibi candır. Eğer bizim varsa onun da ruhu vardır!

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89