• BIST 10162.17
  • Altın 2468.905
  • Dolar 32.1943
  • Euro 35.068
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 26 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 25 °C
  • Berlin 25 °C

Umutsuzluk ölüler içindir

Günay Aslan

Kürt halkının haklı özgürlük mücadelesi çok zor bir dönemden geçiyor. Kürdistan’ın dört parçasından da feryatlar yükseliyor.

Doğu Kürdistan’ı kuşatma altına alan İran, Kirmanşah meydanına darağaçları kuruyor ve bütün dünyanın gözlerinin içine bakarak Kürtleri topluca idam ediyor.

Her geçen gün yeni bir idam haberinin geldiği İran’da idam edilen ve ayrıca idam edileceği günü bekleyen Kürtlerin sayısı artık bilinmiyor.

İran’ın katliamlarına ‘dur’ diyecek bir ses de duyulmuyor.

Uygar dünya (!) susuyor. İslam alemi derseniz, o da görmezden, bilmezden ve duymazdan geliyor.

Hıristiyanı, Müslümanı, Yahudisiyle insanlık ailesi İran’ın zulmü karşısında derin bir suskunluğa gömülüyor...

Kürtlerin gasp ettiği insani, demokratik ve ulusal haklarını vermek istemeyen Türkiye ise öldürdüğü Kürtlerin inançlarına uygun olarak gömülmesine dahi izin vermiyor.

Kuzey Kürdistan dağlarında yazdan bu yana çok şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Devam edegelen çatışmalarda karşılıklı kayıpların arttığı, bu yaz bini aşkın insanın hayatını yitirdiği söyleniyor.

Bu yüzden Türkiye’nin ve Kürdistan’ın birçok ilinde, ilçesinde ve köyünde her gün cenaze törenleri düzenleniyor.

Televizyonlardan izliyoruz; Türk halkı kendi kayıplarını inançlarına ve değerlerine uygun olarak toprağa veriyor.

Askeri tören düzenleniyor, konuşmalar yapılıyor, cenaze namazı kılınıyor ve cenaze sloganlarla dualar eşliğinde toprağa veriliyor.

Fakat bu hak Kürt halkından esirgeniyor.

Geçmişte halkın cenaze töreni yapması bir yana, ölüsüne sahip çıkmasına dahi izin verilmiyordu. Halk içine düşürüldüğü derin korku yüzünden bunu yapamıyordu. Mücadele gelişti ve korku anlamını yitirdi.

Kürt halkı şimdi kitleler halinde dağlara çıkıyor. Dağlarda vurulmuş çocuklarının cansız bedenlerini topluyor. Çocuklarını onlara layık cenaze törenleriyle sonsuzluğa uğurlamaya çalışıyor.

AKP Hükümeti şimdi ölüsüne sahip çıkan halkı cezalandırmaya çalışıyor.

Kürt halkının gerillasına bağlılığını hazmedemiyor. Geçen hafta Amed’de olduğu gibi cenazelere bu yüzden saldırıyor.

AKP’nin kendine Müslüman olduğu ve İslamiyeti kendi ahlaksız çıkarları için kullandığı biliniyor ancak, Türk İslamı da ‘Allah’ın kulları ve Ademin torunları’ olan Kürtlere uygulan bu vahşeti görmezden geliyor.

Türkiye’nin İslamcı kesimi Kürtler söz konusu olduğu her defasında başını onursuzca öne eğmekten başka bir şey yapmıyor.

Yeri gelmişken Kürt halkının cenazelerine ve şehitlerine gösterdiği duyarlılık legal Kürt siyaseti ve kurumlarında yeterince görülmüyor.

Bu tavrın AKP’yi cesaretlendirdiğini söylemem gerekiyor. Ayrıca AKP’nin legal Kürt birikimini yozlaşma ve çürütmeyle kuşatmaya çalıştığı da biliniyor.

Dolayısıyla her türden yozlaştırmanın ve çürütmenin önüne geçmenin yolu gerilla cenazelerine sahip çıkmaktan, onları devlet karşısında yalnız bırakmamaktan geçiyor.

Öte yandan AKP Hükümeti’nin toplama kampına çevirdiği cezaevlerinde yer kalmamış ama, o hala sokaktan Kürt toplamaya da devam ediyor.

İçerideki Kürt vekiller yetmezmiş gibi AKP şimdi de dışarıdaki BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmak, onları da hapse atmak istiyor.

Kürt sorununun farkında olan kimi siyasal gözlemcileri bunun ‘Türkiye’yi ateşe atmak’ anlamına geleceğin söylüyor ancak, AKP’nin başındaki Erdoğan da tutumunda ısrar ediyor.

Suriye’ye gelecek olursak; Esad rejimi de şimdi Batı Kürdistan’ı kuşatmaya çalışıyor.

Durmadan asker ve silah sevkiyatı yapıyor. Savaş uçakları da belli aralıklarla Kürt yerleşim yerlerini bombalıyor. Geçen hafta yapılan bombardıman sonucunda biri çocuk 5 kişinin öldüğü söyleniyor.

Türkiye’nin örgütlediği para-militer çeteler de her fırsatta Suriye Kürtlerine saldırıyor.

Batı Kürdistan halkı bunların yanında bir de ekonomik ambargonun yarattığı ağır sorunlarla boğuşuyor.

Irak’taysa Kürt-Şii ilişkileri bıçak sırtına ilerliyor. Taraflar savaşın eşiğine gelmiş durumda. Saddam’ın yolundan giden Maliki, Kürtleri kadim topraklarından sürmeye çalışıyor.

Kürdistan’ın kazanımlarını ortadan kaldırmak amacıyla ordular kuruyor; ordularına sefer emirleri veriyor...

Dediğim gibi Kürt halkının haklı özgürlük mücadelesi çok zor bir dönemden geçiyor ve Kürdistan’ın dört parçasından feryatlar yükseliyor.

‘Karıncanın sesini duyan Rabbim’de dahil, kimse de Kürtlerin feryadını duymuyor’ ancak, ‘gecenin en karanlık olduğu an şafağın en yakın olduğu andır’ sözünü unutmamak gerekiyor.

Kürtler ve Kürdistan için şimdi şafak söküyor.

Kürtleri topluca idam eden İran aslında kendi ipini çekiyor. Kürtlerin ölüsüne bile tahammül etmeyen Türkiye, Kürtlerin birlikte yaşama tahammülünü tüketiyor.

Suriye sivil Kürtler üzerinden kendi geleceğini bombalıyor. Kürtleri kendi ülkelerinden sürmeye çalışan Irak’sa özünde kendini dünya siyasetinden sürüyor.

Dolayısıyla umutlu olmak, umudu korumak ve bilgenin, ‘yaşayanlar için umut her zaman vardır; umutsuzluk ölüler içindir’ sözünü akıldan çıkarmamak gerekiyor...

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89