Savaşlar her zaman patlayan coşkularla, ateşli nutuklarla, yerleri sarsan marşlarla başlar, ölecek insanları ölmeye göndermek için böyle heyecan fırtınaları yaratılır ama hiçbir savaş o coşkuyla sürmez.
Ölüm, keder, ekonomik sıkıntı, pahalılık ve baskı gelir savaşla birlikte.
Savaşta insanlar ölür.
Gazetelerde garip bir savaşkanlık var.
Eğer yazılanlara bakarsanız, gidiyoruz, yeniyoruz, geliyoruz.
Osmanlı döneminde Girit için böyle savaş naralarının atıldığı bir dönemde Babıâli’nin önünde “savaş yanlısı” bir gösteri yapılmış.
Sadrazam, “göstericilerin hepsini askere alın” emrini vermiş.
Emri duyan kalabalık bir anda kayboluvermiş.
Böyle bir emir de şimdi çıksa, “önce gazeteciler gidecek savaşa” dense, ertesi gün o gazeteleri görmek isterim.
Savaşa gitmeyecek olanın, savaşa gidecekler adına ateşli nutuklar atmasını her zaman ahlaksızca buldum, her zaman da ahlaksızca bulurum.
Savaşlara hep savaşlarda ölmeyecek olanlar karar verir.
Savaşta ölmeyeceğine emin olan insanlar da el çırparlar.
“Savaş, savaş” diye bağıranları tutup sormak isterim, “sen savaşa gidecek misin”, “hayır” derse, “ne bağırıyorsun öyleyse” diye sormak isterim.
Ölecek sen değilsen, başkasının ölüme gitmesini nasıl böyle sevinçle isteyebiliyorsun?
Türkiye’nin ordusunun sizin sandığınız kadar güçlü, Suriye ordusunun sizin sandığınız kadar güçsüz olmayabileceğini hiç mi aklınıza getirmiyorsunuz?
Bir Türkiye-Suriye savaşının bölgede nelere yol açabileceğini hiç hesap ettiniz mi?
Bu savaşın bir “mezhepler savaşı” olarak algılanması hâlinde bunun içeride ve dışarıda ne tür sonuçlar verebileceğini hiç düşündünüz mü?
Böyle bir savaşta Türkiye’nin komşuları Rusya, İran, Irak’ın tutumlarının ne olacağını aklınızdan geçirdiniz mi?
Sanırım bizim gazetecilerin pek düşünmediklerini dünya düşünüyor.
Dünyadan “durun” sesleri yükseliyor.
Böyle bir savaşın Ortadoğu’da, hatta dünyada bir savaş yangınına dönüşebilme ihtimalinin farkında aklı başında olanlar.
Ama Türkiye’yi savaşa çekmek isteyenler olduğu da açık.
İkide birde bizim topraklarımıza düşüp, insanları öldüren bombaların sadece “dikkatsizlikle” açıklanması zor.
Türkiye’nin zaten “düşen uçaktan” bu yana çok huzursuz olduğunu bilen Suriye’nin bombalar konusunda çok daha özenli davranması gerekirken, bu bombaların bu topraklara düşmesini kim sağlıyor?
Kim Türkiye’nin savaşa girmesini isteyebilir?
Bu savaşın sonuçları ne olur?
Öyle “gideriz, yeneriz, geliriz” gibi bir savaş olmama ihtimalinin çok yüksek olduğunu hiç akıldan çıkarmamak gerek.
Suriye’nin çok kuvvetli bir hava savunma sistemi olduğu zaten yazılıp çizildi.
Bizim o kadar güçlü bir hava savunma sistemimiz olmadığı da çok söylendi.
Suriye’nin elinde “kimyasal silahlar” bulunduğu da iddia ediliyor.
Sınır bölgelerindeki şehirleri hava saldırılarına karşı gerektiği gibi savunabilecek miyiz?
O şehirler bombalanırsa, bir de kimyasal silahlar kullanılırsa ne yapacağız?
Suriye diktatörü Esed’in çok sıkışık bir durumda olduğunu, koltuğunu koruyabilmek için her çılgınlığı yapabileceğini düşündüğümüzde, her ihtimali de hesaba katmak zorundayız.
Bazen ülkelerin bütün olumsuz ihtimallere rağmen savaşa girmek zorunda olduğu durumlar vardır, öyle durumlarda her kaybı göze alırsın.
Bugünkü durum öyle bir durum mudur?
Savaş kaçınılmaz mı?
Suriye’nin ve Esed’in Türkiye’yi gözü kestiği, kışkırtıcı davranışlardan pek kaçınmadığı, savaş ihtimalinden pek çekinmediği anlaşılıyor.
Çaresizlik onu böyle bir çılgınlığa zorluyor olabilir.
Ama Türkiye o kadar çaresiz değil.
Akılla hareket edebilir.
Hükümet dün Meclis’ten bir savaş tezkeresi geçirdi.
Bence, bu bitmeyen ve bitmeyecekmiş gibi gözüken “bombalara” karşı “tehditkâr” bir adım atmak zorundaydı hükümet; savaşı önleyebilmek için bazen savaşı göze alabileceğini de hissettirmek gerekir.
İnsanları ölürken tepkisiz kalamazdı.
Ama Meclis’in verdiği bu “savaş iznini” de fazla rahat kullanmamak gerekir.
İnsanlarımızın öldürülmesini başka insanlarımızın ölümüyle durdurmak son çaredir, bundan önce “savaşı istemeyen” dünyanın gücünü kullanmak, Suriye’ye dünyanın baskı yapmasını sağlamak çok daha akıllıca bir çözüm olur.
Savaş başladıktan sonra durdurmak çok zordur.
Başlamadan önlemek daha kolaydır.
Dışişleri’nin böyle bir sonucu elde edebilmek için uğraştığı anlaşılıyor, doğru olanı yapıyorlar.
Hem tezkere çıkarıp, hem dünyayı harekete geçirmeye uğraşıyorlar.
Gazetelerin ve gazetecilerin de her halde savaşı durdurmak için hükümete yardımcı olması gerekir.
İnsanları kışkırtmak, savaşın getireceği acıları onlara anlatmamak, ölümü alkışlamak, bu ülkeye ve insanlara yapılacak en büyük kötülük olacak.
Savaşta insanlar ölür.
Ölmeyecek olanların, ölümü alkışlamaları ise insanlığın en büyük sefaletidir.
- BIST 9668.36
- Altın 3996.585
- Dolar 38.8091
- Euro 43.2885
- İstanbul 18 °C
- Diyarbakır 21 °C
- Ankara 20 °C
- İzmir 23 °C
- Berlin 13 °C
- Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!
- Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!
- Gazeteci Evrim Kepenek'e kelepçeli gözaltı!
- Gazeteci Sinan Aygül'e saldıran korumalar tutuklandı
- 15 barodan gazeteci Sinan Aygül’e yönelik saldırıya kınama
- İbrahim Kalın MİT Başkanlığına atandı
- Çanakkale ve Balıkesir'de art arda deprem
- Buldan ve Sancar eş başkanlığı bırakacaklarını açıkladı
- Başak Demirtaş: Selahattin adaylığını üç kez iletti
- Şenyaşar ailesi: ‘Gereken yapılmazsa ‘adalet’ pankartını Meclis’e asacağız’
- Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni kabineyi açıkladı
- HDP’li yönetici: Demirtaş’ın talebi genel merkezimize ulaşmadı
- Biden, sahnede yere düştü
- Demirtaş: HDP, cumhurbaşkanı adaylığı talebimi gerekçesiz reddetti
- Selahattin Demirtaş: Aktif politikayı bırakıyorum
Tezkere ve savaş

Ahmet Altan- / Yazar
- Yorumlar 6
- Facebook Yorumları
Yazarın Diğer Yazıları
- Böyle olmaz05 Eylül 2016 Pazartesi 01:22
- Tiyatro28 Ağustos 2016 Pazar 23:15
- Yüz yıllık gün21 Ağustos 2016 Pazar 22:58
- Ne oluyor?14 Ağustos 2016 Pazar 22:56
- Canavarlar bahçesi ve Taraf07 Ağustos 2016 Pazar 21:37
- Bir hikâye kalır01 Ağustos 2016 Pazartesi 00:28
- Goril ve Robespierre20 Temmuz 2016 Çarşamba 02:10
- “FETÖ'cü denilip geçilecek bir iş değil bu"18 Temmuz 2016 Pazartesi 07:10
- Enverleşmek12 Temmuz 2016 Salı 22:57
- Montezuma11 Temmuz 2016 Pazartesi 01:07
- Le Tour…05 Temmuz 2016 Salı 18:11
SON EKLENEN GALERİLER
ÖNE ÇIKANLAR
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
12345678
- Süleyman ÇevikKürtçe zorunlu eğitim bir haktır!
- Ersin TekGeleceğin Önündeki Engel: Geçmiş!
- Roşan LezgînZazakî Kur’an Meali ve İncil çevirisi
- Bayram BozyelSri Lanka; İktidar hırsının trajik sonuçları
- Abdullah Can“Bediüzzaman’ın hançeri” mi, Bediüzzaman’ı hançerlemek mi? (5)
- Mustafa Özçelik‘’Helalleşme’’ söylemini destekleyerek, kapsamlı helalleşmelere kapı ara
- Rahmetullah KarakayaBinelim kuşa gidelim Muş’a (2)
12
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
12345678
- Murat YetkinSon üç gün, son üç soru
- Hayko BağdatKürtler TİP’e neden kırgınlar?
- Arzu YılmazKürt seçmenin seçimi ve dış politika
- Hediye LeventCIA Şefi neden Orta Doğu'da?
- İsmail Beşikci59 Yıl Sonra Şemdinli
- Mehmet Latif YıldızGüçlendirilmiş parlamenter sistem üzerine
- Akif BekiHDP’yi kapatmak neye yarar?
- Fehim TaştekinKürtler için lanet geri mi dönüyor?
- Ahmet TaşgetirenYargı sancısı -bumerangı unutmamak
- Fehmi KoruFırat’ın doğusuna gitmiyoruz, tamam. "Neden"...
- Aydın Doğanİstanbul seçimleri ve ötesi…
- Galip Dalayİran'a Sovyet modeli...
- Hakan AlbayrakMalcolm X
- Elif ÇakırBize ne oldu böyle?
- Orhan Kemal CengizHDP neden arabayı atın önüne koyuyor?
- Yaşar YakışFırat’ın doğusu sorunu askeri harekâtsız da çözümlenebilir mi?
- Mücahit BiliciDonald Trump’ın Zülkarneyn olarak portresi
- Tarık Ziya EkinciKılıçdaroğlu'nun Ahmet Türk'le görüşmesi bir skandaldır
- Akdoğan Özkan'ABD Çin ile Savaşacak'
- Murat SabuncuABD, Türkler ve Kürtler arasında 'çözüm' için devrede mi?
- Ahmet AltanMilliyetçilik ve Aydınlar
- Aslı AydıntaşbaşYalancı bahar mı ikinci bahar mı?
- Amberin Zaman‘Al papazı, ver papazı’ derken elde ne kaldı?
- Etyen MahçupyanErken seçim istemeyip ne yapsaydı?
- Kadri GürselÜç yıl sonra HDP yine anahtar
12345
RÖPORTAJ
Arzu Yılmaz: Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyareti Türkiye’den ABD’ye mesajKürt sorunu üzerine çalışmaları ile tanınan ve Kürdistan Bölgesinde de görev yapan Hamburg Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi Dr. Arzu Yılmaz Irak Başbakanı Kazımi’nin ziyaretini Evrensel'e değerlendirdi.
Türkan Elçi: 'Tahir hiçbir rüyamda benimle konuşmadı’Bugün Diyarbakır Barosu Tahir Elçi’nin öldürülmesinin beşinci yılı.
Kürt hukukçuya Yeni Zelanda'dan 'Küresel Etki ÖdülüERBİL (K24) - Kürt hukukçu Rez Gerdi, mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalar ve gösterdiği çabalar nedeniyle Yeni Zelanda’da “Küresel Etki Ödülü”nü kazandı.
PSDK lideri: Kürtler ABD’yle doğrudan görüşmeliKürdistan Sosyalist Demokrat Partisi (KSDP) Genel Sekreteri Muhammed Haci Mahmud, Bağdat’la yaşanan bazı sorunlar konusunda kesin sonuçlar alınması için Kürtlerin ABD’yle doğrudan görüşmesi gerektiğini söyledi.
ÖZEL MAKALE
Konya’daki katliama ilişkin gözaltı sayısı 13’e çıktıKonya’da yedi kişinin katledildiği ırkçı saldırıya ilişkin gözaltına alınanların sayısı 13’e yükseldi.
Reuters: Türkiye sınıfta kaldıKoronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında Türkiye'de 2 haftadır hafta sonları akşamları sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İngiliz haber ajansı Reuters'ın analizine göre bu yasaklar bir işe yaramadı.
Demirtaş hakkında yeni iddianame: 3 yıla kadar hapsi istendiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, Başsavcı Yüksel Kocaman'ı hedef gösterdiğini iddia ettiği HDP'nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yeni bir iddianame hazırladı. İddianamede Demirtaş’ın 3 yıla kadar hapsi istendi.
Mesud Barzani: Kerkük; anılar, düşler ve düşüncelerBarzani, “Saddam Kerkük’ün Kürtlerin hakkı olduğunu kabul ediyor muydu?” şeklindeki soruya, “Şahsen kendisi bana, ‘Kerkük Kürt kentidir’ dedi."
KÜLTÜR SANAT
Nûbihar Dergisinden Kürt Dili Dosyası!Nûbihar dergisinin 165. Sayısı Kürt Dili Dosyası olarak çıktı.
Nûbihar dergisinin 164.sayısı çıktı!Nûbihar dergisinin yeni sayısı okuyucusuyla buluştu.
Nûbihar dergisinin 163. sayısı çıktı3 ayda bir Kürtçe yayınlanan Nûbihar dergisinin 163. sayısı zengin bir içerikle çıktı.
Feyruz, Suudi Arabistan’da konser vermeyi reddettiArap dünyasının yaşayan en büyük şarkıcısı Feyruz, Suudi Arabistan'ın insan haklarına saygı göstermediğine dikkat çekerek konser davetini reddetti.
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.