• BIST 9716.77
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 5 °C

‘Tayyip Başkan’a BDP aşısı...

Oral Çalışlar

BDP Grup Başkanvekili İdris Balüken’in “yeni anayasa için AK Parti’yle ittifak yapabiliriz” şeklindeki açıklaması, birçok yeni gelişmenin ipucunu içinde barındırıyor.

Yeni anayasa sürecinde “BDP ile AK Parti ittifakı” nasıl gerçekleşebilir? Balüken’in bu konudaki değerlendirmesi şöyle: “Vatandaşlık tanımı, anadilde eğitim, idari sistemin değiştirilmesi, tüm farklılıklara, düşünce ve inançlara özgürlük talepleri karşılanırsa o anayasaya evet demeyi grubumuzda tartışırız, destekleriz...”

“Yeni Türkiye”
den veya “Türkiye’nin geleceği”nden söz etmek, ancak “yeni anayasa” ile mümkün... AK Parti’nin sandalye sayısı yeterli olmadığı için, Meclis’teki partilerden en azından birinin desteğine ihtiyacı var. CHP ile AK Parti’nin “yeni anayasa” ve “başkanlık sistemi” gibi konularda bir uzlaşmaya varmalarının mümkün olmadığını biliyoruz.

Geriye iki seçenek kalıyor: MHP ve BDP... AK Parti kurmayları, bir dönem boyunca, MHP ile “yeni anayasa” üzerinden bir uzlaşmaya varmayı düşündüler. Geçtiğimiz yıla, büyük ölçüde bu yönelim damgasını vurdu. Ancak, “MHP ile uzlaşmak”; Kürt sorununda kapıları kapatmak, demokratik dönüşümü reddetmek ve “operasyoncu” refleksleri benimsemek zorunda kalmayı beraberinde getirecekti.

“MHP ile ittifak”
çatışan ve iç gerilimi yüksek bir Türkiye’nin doğması anlamına gelebilirdi. Tayyip Erdoğan, başkanlık koltuğuna zor otururdu, otursa bile çok zorlu bir “Türkiye tablosu” içinde başkanlık yapmak durumunda kalabilirdi. Her şeye rağmen, Tayyip Erdoğan, “başkanlık yolculuğu”na MHP ile birlikte çıkma seçeneğini bir süre boyunca gözönünde bulundurdu.

İmralı ve başkanlık

Şu açık: İmralı sürecinin yeniden başlaması, AK Parti’nin “müttefik profili”nin de değişmesi anlamına geliyor. “BDP ile ittifak”, Türkiye’nin tüm kodlarını yeniden tanımlayabilecek ölçüde “ciddi” bir tercih...

Tayyip Erdoğan başkanlık yolculuğuna başlarken, Türkiye’nin tek kimlikli otoriter yapısı, her şeye rağmen değişmeye başlayabilir. “Çok kimlikli çok kültürlü bir ülke” tablosunu kabullenen bir yeniden yapılanmadan söz etme şansı doğabilir.

Kürt sorunundaki çözüm yolculuğunun, Türkiye’nin maddi/manevi tüm paradigmalarını değiştirebileceğini bir süredir belirtiyoruz. Bu diyalog ve müzakere döneminin köklü bir yeniden yapılanmayı davet ettiğini birçok kez söyledik.

“Yeni anayasanın kiminle yapılacağı”
ve “nasıl bir Türkiye’nin hedeflendiği”, birbirinden soyutlanamayacak iki soru.

İlk işaretler, İmralı sürecinin başlarından itibaren zaten görünmeye başlamıştı. PKK’nın dağdan indirilmesi ve silahların bırakılmasıyla, Erdoğan’ın başkanlık sistemine yapacağı yolculuğun arasındaki bağa dikkat çekiliyordu.

Şimdi bu bağ belirginleşiyor. İmralı süreciyle, Türkiye’nin hukuk sisteminin, kurumsal düzeninin ve idari yapısının yeniden yapılanması atbaşı gidecek gibi görünüyor.

Bizim bütün söylediklerimiz ve öngörülerimiz bir spekülasyon olarak da kalabilir. AK Parti’nin ve Erdoğan’ın başka hangi hesapları yaptığını, taşların nasıl yerleştirileceğini tam anlamıyla kavramamız ve çözmemiz o kadar kolay değil.

Çözüm ve diyalog sürecinin bir “demokratik dönüşüm fırsatı” olarak şekillenmesi, hem Türkiye’nin hem AK Parti’nin önündeki temel paradigma olarak varlığını sürdürüyor.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89