• BIST 10191.83
  • Altın 2391.91
  • Dolar 32.3216
  • Euro 34.6843
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 22 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 25 °C
  • Berlin 29 °C

Suriye’ye müdahale ve sonrası...

Cafer Solgun

Suriye’ye müdahalenin niteliği belli oldu; Türkiye’nin “rejim devrilene kadar...” beklentisini Erdoğan’ın ağzından açıkça deklare etmesine rağmen, “sınırlı” ve kimyasal silah kullanılmasını “cezalandırma” çerçevesinde olacak. BM denetçileri geçen cumartesi günü çalışmalarını bitirerek Şam’dan ayrıldı. Denetçilerin raporlarını ancak iki hafta içinde tamamlayabileceği belirtiliyor. Ancak Beyaz Saray sözcüleri, kimyasal saldırının Esad’a bağlı güçler tarafından gerçekleştirildiğine kuşku olmadığını düşünüyor. Dolayısıyla “akıllı füzeler”le gerçekleştirilmesi beklenen müdahale için, anlaşılan, eldeki istihbari bilgiler gözden geçiriliyor, “en uygun zaman” planlaması yapılıyor.

Saldırı konusunda Şam’ın da kuşkusu yok. “Bekliyoruz ve ânında karşılık vereceğiz” yolunda açıklamalar yapıyorlar.

Bu yazı kaleme alındığında henüz ortalık karışmış değildi. Hatta İngiltere’nin muhalefetin itirazları nedeniyle müdahale için oluşturulacak koalisyonda yer almayacak olması ve Almanya’nın geri durması, Obama’nın bir türlü “düğmeye” basmaması nedeniyle bir ara “müdahaleden vaz mı geçiliyor?” havası bile doğmuştu. Ancak ABD, kimyasal silah kullanımıyla ilgili “kırmızı çizgi” tutumunun etkisini canlı tutmak için dahi olsa, gerekirse tek başına müdahaleye kararlı. Bir son dakika değişikliği olmazsa, Fransa da ABD ile birlikte hareket etmeye hazır. Bu “gönüllükoalisyonda Türkiye de yer almak için çok istekli. Ama zaten açıkça yer alsa da almasa da, Suriye krizinin bir tarafında bulunuyor ve olası müdahalenin ortaya çıkaracağı sonuçlardan doğrudan etkilenecek ülkelerin başında geldiği biliniyor.

Önceki yazımda bu müdahalenin bölgede “kirli” bir savaşın önünü ardına kadar açacağını yazdım ve “ya bu sefer de Esad gitmezse...” üzerine düşünmek gerektiğini belirttim. Erdoğan’ın “sınırlı değil sonuna kadar” müdahale istemesi, belli ki, bu olasılığın sonuçları üzerine Erdoğan ve kurmaylarının hayli düşündüğünü ortaya koyuyor.

Esad “
yaralanmış” hâlde iken daha da saldırganlaşacaktır. Bu saldırganlığı ve ortaya çıkan savaş durumu, kural tanımaz çılgın yönelimler içerisine girmesine neden olacak ve açıkçası hedefinde öncelikle İsrail’in yanı sıra Türkiye bulunacaktır. ABD ve Batı, besbelli ki, Suriye’de kendi çıkarlarını doğrudan güvencede görecekleri bir seçenek ortaya çıkmayana değin, mevcut iç savaş hâlinin sürüp gitmesinden rahatsız değildir.

Hatta, bu iç savaş hâlinin Türkiye’ye olumsuz etkilerinden rahatsız olup olmayacakları da tartışmalıdır. Müdahale ve bunun sonuçları üzerine kafa yormadan derhal savaş pozisyonu alanların düşünmesi gereken konulardan biri de budur oysa. Hâlihazırda “Aman AK Parti iktidarı yıpranıyor, ne yapsak...” diye dövünecek bir Batılı ülke biliyor musunuz siz?

Kaldı ki “Esad’ın devrilmesini” hedefleyen bir müdahalenin sonuçları farklı mı olur? Yine çok kan dökülür. “Kural dışı” savaş olanakları devreye sokulur. İsrail ve Türkiye’yi hedefleyen ve ne şekilde gerçekleşeceğinin öngörülmesi kolay olmayan saldırılar olur. Irak karışır. Bölge karışır. Mezhep çatışması, Suriye ile sınırlı kalmaz, yayılır. Bölgenin “hassas” dengelerinin yeniden oluşması ve oturması, Ortadoğu barışı, bu ortamda hayli uzak bir geleceğin özlemi hâline gelir. Geçtiğimiz yüzyılın başında Ortadoğu’da bugünkü sorunların temellerini atan küresel güçler, bir kez daha “kurtarıcı” misyonuyla ortaya çıkar, yeni uydu rejimler oluşturur, Ortadoğu’da demokrasi, barış, istikrar tartışmaları da anlamını yitirmiş olarak sürer gider...

Meseleyi hâlâ “ne yani Esad gitmesin mi?” kafasıyla ele alanlarda düpedüz bir aklî felç hâli var.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89