• BIST 10336.5
  • Altın 2400.893
  • Dolar 32.2647
  • Euro 34.6857
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 12 °C

Sürece ilişkin kuşkular

Hilal Kaplan

Cuma günkü yazımızda, Diyalog Grubu İç Anadolu Bölgesi ziyaretlerimizde bazı halk kesimlerinin taşıdığı korkuları ele almıştık. Bugün de sürece kategorik bir karşıtlık içerisinde olmayan hatta destekleyen kişilerin ilettiği kuşkulardan bir kaçına değineceğiz.

Ancak önce, geçen sene ile bugün arasındaki ruh halini bir karşılaştıralım. Geçen sene, şimdiye nisbetle oldukça emin olduğumuz acı bir gerçek vardı. Sorun çözüm yoluna girmediği için, her ay 10 ile 50 arasında değişen cenazenin geleceğine dair kuşkumuz yoktu. Ne yazık ki bundan çok emindik. Fakat 90 gündür, bu meseleyle alakalı tek bir cenaze gelmiş değil. Bu da eldeki bir eminlik kaynağı olarak önümüzde duruyor. Gelelim kuşkulara...

1. Süreç boyunca yapılan İslâmî vurgu dışlayıcı değil mi?

Müslüman olmayan veya kendisini Müslüman olarak tanımlasa da, dini hayatında daha az uygulayan vatandaşlarımızdan gelen bu soru önemlidir. Otuza yakın yıldır süren çatışmanın bir iç çatışmaya dönüşmemesinin, bilakis kaynaşmanın devam etmesinin sebebi İslâm kardeşliği duygusunun tahrip edilememiş olmasıdır. Bu yüzden sürecin başarısını önemseyen kişilerin, bu gerçeği referans alması doğaldır.

GENAR'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir araştırmaya göre, 'Sizin için dininiz, Kürt olmanız ve T.C. Vatandaşı olmanızdan hangisi en önemlidir?' sorusuna katılımcıların %82,4'ü 'Dinim' diyerek cevap vermiştir. Asimile edilmeye çalışılmış olmasına rağmen, etnik kimlik dinî kimliğin önüne geçememiştir. Bu da İslâm'ın neden çözüm yolunda en güçlü referans olduğunu göstermektedir. O yüzden İslâm vurgusunu dışlayıcı bir öğe olarak değil, başvurulmaması imkânsız olan bir kaynak olarak görmek gerekir.

Ancak bu, meselenin çözümünün sadece dindar Müslümanları kapsayan bir çerçevede ilerleyeceği anlamına gelmez. Bilakis, çözüm için silahların gölgesinden çıkarak devleti ve sistemi demokratikleştirmek tüm vatandaşların yararına olacak bir gelişmedir. Devlet bugüne kadar zulmederken Müslüman-gayri Müslim, Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrımı yapmadı. Sünni hakkını isteyince laik, Alevi hakkını isteyince Sünni, gayri Müslim hakkını isteyince Müslüman kimliğini ön plana çıkarak dışladı. Devleti yeniden yapılandırırken, aynı hataya düşülmeyeceği, şayet düşülürse meseleye kökten bir çözüm getirilemeyeceği aşikârdır.

2. Üniter yapı bozulacak mı?

Devletin, idarî yapısına bugüne kadar devleti yönetenler karar verdi. Süreç başarıya ulaşır ve gerçekten demokratik bir rejim sağlamlaştırılabilirse, tüm demokrasilerde olduğu gibi bu karar artık halka sorularak alınacaktır.

İdarî yapı meselesiyle, PKK meselesini iç içe görmek bir yanılgıdır. İdari yapı, hepimizin meselesidir. Yerel yönetimlerimizin ne kadar güçlü ve etkin çalışabildiği, hayat kalitemizi belirleyen bir unsurdur. Bir belediyenin çöp toplama araçlarının sayısından, kadroya alabileceği eleman sayısına kadar pek çok ayrıntıda merkeze bağlı olması, bir günde alınabilecek kararların ancak bir yılda alınabilmesi bizim de hayatımızı zorlaştırmaktadır. Ancak bu idarî yapının çerçevesini çizecek olan yine halktır. 'Yerel yönetimler reformu gerekli midir, idarî özerklik gerekli midir, eyalet sistemi şart mıdır?' gibi soruların muhatabı ve karar alıcısı halk olacaktır.

3.'Âkil İnsanlar' ne iş yapıyor? Para alıyorlar mı?

Kamuoyuna 'Âkil İnsanlar' adıyla yansıtılan kişilerin ortaklaştığı tek bir payda vardır. O da hiçbir sorunumuzun silahla çözülemeyeceğidir. Yine GENAR'ın araştırmasına göre halkın %89.6'sı 'Terör sorununun görüşmeler ve barış yoluyla' çözülmesi gerektiğini belirtmiştir. Öyleyse halkın ezici çoğunluğu da bu görüşe katılmaktadır.

Devletin bu diyalog sürecine ilişkin hiçbir etkisi yoktur. Bazı illerde, kendisi gibi düşünmeyenleri susturarak toplantıları sabote eden kişiler, toplantıların kapısının herkese açık olduğunu göstermektedir. Heyet çalışmalarını engellemeye çalışanlar, aslında bir nevi heyet çalışmalarının sivilliğinin de kanıtıdır. Grubun öncelikli amacı, halkın görüşlerini, endişe ve kaygılarını not ederek sürecin bunları da dikkate alarak ilerlemesini sağlamaktır.

Diyalog grubu, maaş/ ücret/ harçlık kabilinden beş kuruş almamaktadır. Eğer alıyorsak, gözümüze dizimize dursundur. Karşılığını almadan parmağını bile oynatmayanlar, bizi kendileriyle karıştırmazlarsa isabet olur.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89