• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 20 °C

Solun yeşil aşkı

Gülay Göktürk

Bir otoyol tartışmasıdır gidiyor...

ODTÜ'den geçen yol Türkiye siyasetinin en önemli konusu olup gündemin ortasına oturdu. Öyle bir oturdu ki, yaklaşan mahalli seçimler, Cenevre 2, Neo Con'ların Türkiye aleyhtarı kampanyası, iki pilotun kurtarılması, hepsi bir yana, ODTÜ'den geçen yol bir yana... Her gün birkaç gazete bu konudaki "yeni gelişmeleri" manşetine taşıyor; ana muhalefet partisinin bütün ağır topları her gün birkaç posta bu konuda demeç veriyor. Tartışma programlarında ağır oturaklı öğretim üyeleri, politikacılar, basının duayenleri bu çok önemli "sorunsal" hakkında birbirine giriyor.
Bu kadar ciddiye alınan bu mesele ne peki?

Diyalog, işbirliği, hepsi denenmiş


Söz konusu otoyolun yapım kararı taa 1980'de alınmış. 1990'da Karayalçın döneminde Ankara Nazım Planı'na konmuş ama 20 yıldır başlanamamış. Otoyolun 400 metrelik bölümü SİT alanıyla örtüşüyormuş. Bu bölüm için ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlamış. Bu plan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından da onaylanmış ve Ankara Belediyesi işe girişmiş. Belediye, ön çalışmaların yapımı aşamasında özellikle ODTÜ mezunu uzmanların görevlendirilmesine dikkat etmiş. Hazırlıklar bitince Gökçek gidip "Bu işi birlikte yapalım" diye ODTÜ ile konuşmuş. Projelerin ODTÜ tarafından hazırlanmasını teklif etmiş. 37 adet proje çıkmış ortaya. Gökçek yine ODTÜ'ye bunların hangisini istediklerini sormuş. Onların kabul ettiklerini götürüp belediye meclisinden geçirmiş.

Diyalogsa diyalog, işbirliği ise işbirliği, iyi niyetse iyi niyet. Daha ne yapsın?

Ama bütün bunlar "istemezük"çü bir grubun olay çıkarmamasına yetmiyor tabii. Şanlı "haziran ayaklanmasını" sürdürmek için bahane lazım ya, uysa da uymasa da, işte bahane... Ağaçlar sökülüyormuş! Buna izin vermezlermiş!

İyi de her şey yasalara uygun, prosedürlere uygun; senin iznin gerekmiyor ki...

Ben bu gürültücü azınlığın yaptığını anlıyorum da, bu olayı bu kadar ciddiye alıp tartışanları, "keşke daha çok uzlaşma aransaydı, keşke bayramda gece vakti yapılmasaydı" gibi laflarla bu grubu şımartanları anlamıyorum.

Elbette tatil günü ve gece vakti yapılacak. Bir kamu yöneticisinin yasalara uygun bir işi gürültüsüzce, olayı büyütmeden, kimseyi tahrik etmeden yapmak istemesi nasıl eleştirilir? Üniversitenin en kalabalık olduğu, marjinal grupların bütün güçlerini oraya topladığı, taşların ceplere doldurulup molotofların hazır edildiği bir zamanda yapıp da çatışma çıkmasına mı yol açsaydı?

İstemezük'çülerin bu duruma çok bozulması normal de, size ne oluyor?

Son umutları ağaçlar

Aslında komik bir durumla karşı karşıyayız.

Solcuların özellikle Gezi'den bu yana kabaran "yeşil aşkı" içinde bulundukları acıklı durumu pek güzel ortaya koyuyor. Düşünsenize, başlangıçta çelik gibi bir sınıf, proletarya vardı hedeflerinde. Onu kazanacak ve ona dayanarak devrim yapacaklardı. Ama olmadı, işçiler kendi sorunlarının istismarına izin vermedi, "düşün yakamdan" dedi. Yoksul köylüleri denediler; toprak işgalleri filan yaptırmaya çalıştılar; onlar zaten hiç yüz vermedi. Bir ara Kürtler'den medet umdular; bir Kürt isyanının yaratacağı "devrimci durum"dan istifade, düzeni yıkabilecekleri hayaline kapıldılar, işe bakın ki onlar da "silah miadını doldurdu" deyiverdi ve bir kere daha sap gibi ortada kaldılar. "Zinde Kuvvetler" deseniz artık tarih oldu. İçlerinden bazıları "Çağımızda zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan kesim işsizlerdir, lümpen proletaryadır, onlara oynayalım" dediyse de, bu öneri pek taraftar bulamadı.

Sonunda düşe düşe ağaçlara kadar düştüler. İhtiyaçları olan "kaos hali" için ağaçlardan, onu da bulamazlarsa çalı-çırpıdan medet umar hale geldiler.

Ehh, ağaçların dili yok ki, "yetti artık benim arkama saklanıp iş çevirmeye çalışma" desin; şimdilik öyle idare ediyorlar.

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89