• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 19 °C

Siz teminat olmayın...

Ahmet Altan-

Dünyanın en basit gerçeklerinin anlaşılmasının zor bir hale geldiği bir ülkede yaşıyoruz.

Mesela şu cümleden daha basiti var mı:

“Bir şey bittiğinde biter.”

Hani şu ünlü Öldüren Cazibe filmindeki gibi “takıntılı” biri, ilişkinin bittiğini kabullenemeyip tehlikeli işler yapabilir.

Ama bir “ordu”, o filmdeki takıntılı insan gibi davranabilir mi?

Ortalık, gerçekliği kanıtlanan darbe planıyla karışmış.

Belgenin orijinalini savcıya gönderen “subay” ordu içindeki cuntayı isim isim saymış.

Planın nasıl, kimin emriyle hazırlandığını, plan ortaya çıktığında kırk çuval belgenin nasıl imha edildiğini, hangi numaralı bilgisayarların boşaltıldığını, imha işlemine kimlerin katıldığını er isimlerine varana kadar anlatmış.

Darbe, anayasal bir suç

Birilerinin mutlaka yargılanması, ordunun artık temizlenmesi gerekiyor.

Peki, Genelkurmay Başkanlığı ne yapıyor.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bir bildiri yayınlayıp “ordunun, üniter devletin teminatı olduğunu” söylüyor.

Hâlâ kendini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Parlamentosu’nun üstünde görüyor.

Devletin idari yapısının nasıl olacağına Parlamento karar verir.

Uygun görüyorsa “üniter” bir yapıyı sürdürür, uygun görüyorsa federasyona geçer.

Bu konuda karar verme yetkisi sadece Parlamento’ya aittir.

Ordunun, “biz üniter devletin teminatıyız” demesi, “Parlamento, bizim karşı çıktığımız bir kararı alamaz” demektir ve bunu demek de aynen darbe planı hazırlamak gibi suçtur.

Parlamento, “üniter” yapının en iyi yapı olduğunu düşünebilir ve bu yapıyı sürdürebilir ama bu konuda ordudan emir almaz.

Anlayabildiğim kadarıyla ordu hâlâ durumun farkında değil.

Suçüstü yakalandığını, arka arkaya hazırladığı belgelerle, verdiği muhtıralarla insanları bıktırdığını, değişen şartlar gereği kendisine yargı yolunun açıldığını sanki hâlâ kavrayamıyor.

Hâlâ kendini iktidarın gerçek sahibi sanıyor.

İktidarın sahibi siz değilsiniz.

İktidarın sahibi bu ülkenin halkı ve onlar adına ülkenin kaderine yön veren Parlamento.

“Darbeciliğin” hesabını vermek yerine biz “üniter devletin teminatıyız” demek de nereden çıktı?

Bu ülkenin siyasetiyle aranızdaki seksen küsur yıllık “ilişki” bitti.

Siz artık Parlamento’nun ve hükümetin emrinde bir devlet kurumu olacaksınız.

Suç işlemeyeceksiniz.

Ülkeyi yönetmeye kalkmayacaksınız.

Halkın, hükümetin ve Parlamento’nun emirlerine uyacaksınız.

Siz sadece bir tek şeyin teminatı olabilirsiniz.

Bu ülkenin sınırlarının güvenliğinin teminatısınız siz.

Sizin işiniz devletin “üniter yapısını” değil, sınırların güvenliğini korumak.

Dağlıca ve Aktütün baskınları, sizin asli işinizi ne kadar doğru yaptığınıza dair ciddi kuşkular yarattı zaten.

Neden kendi işinizi yapmak yerine, sizin üstünüze vazife olmayan işlere karışmaya kalkıp, Parlamento’nun iradesine müdahale ederek suç işliyorsunuz?

Bir ülkenin ordusu her planıyla, her açıklamasıyla suç işler mi?

Bu nasıl bir suç müptelalığı?

Neden hukukun içinde kalmıyorsunuz?

Neden hukuka uymak size bu kadar zor geliyor?

Neden kendi işinizi yapmıyorsunuz?

Genelkurmay, askerliği bırakıp politikacılığa soyununca ardı ardına askerî skandallar yaşıyoruz.

Dağlıca ve Aktütün baskınları, erin eline pimi çekilmiş bomba veren teğmen, Ceylan’ın bir roketle ölmesi hemen ilk akla gelen askerî skandallar.

Genelkurmay Başkanlığı, Parlamento değildir.

Bu Cumhuriyet’in çarpık yapısı nedeniyle yıllarca kendinizi Parlamento’nun üstünde gördünüz, darbelerle, muhtıralarla suç işleyerek Parlamento’ya müdahale ettiniz.

Ama bu “ilişki” bitti.

Niye bunu anlamak bu kadar zor geliyor size?

Niye “politikacılık” size bu kadar “cazibeli” gözüküyor?

Nasıl bir iktidar aşkı bu?

Bu aşk yüzünden suç işlemeyi göze alıyorsunuz.

Türkiye, her suçun hesabının sorulacağı bir döneme giriyor, buna ordunun işlediği suçlar da dahil.

Bunu fark edin artık.

Kışlanıza dönün.

Gücünüz, kendi halkınızla çatışmaya yetmez, sadece sizin değil yeryüzündeki hiçbir ordunun gücü halkıyla çatışmaya yetmez.

Sınırları sağlam tutun ve mesleğinizi gerektiği gibi yapın.

Bu, hem sizin için, hem de ülke için daha iyi olacak.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89