• BIST 10208.65
  • Altın 2391.91
  • Dolar 32.3216
  • Euro 34.6843
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 19 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 24 °C

Siyasetin tanrı parçacığı

Ahmet Altan-

Bugün bayram...

Epeyce sıkıntı var ama bakalım onların arasından kendimize bir ümit yaratabilir miyiz.

Şu son “tanrı parçacığı” buluşunu hatırlıyor musunuz?

Kâinatın yaratılması sırasında, kitlesi olmayan maddelerle bu “tanrı parçacığı” birleştiğinde ortaya kitlesi olan, gözle görülür, elle dokunulur oluşumlar çıkmış.

Türkiye’nin son on yılı, bizim için bir anlamda bu ülkenin kâinatının yeniden yaratılması gibi oldu.

Birçok yapı şekil değiştirdi.

Ordu iktidarı bırakmak zorunda kaldı.

Darbecilik yargılanabilen bir “suç” hâline geldi.

Toplumun en kalabalık kesimi olan “muhafazakârlar” iktidarı sandıkta kazandı.

Zenginleştik.

Üretim ve ihracat arttı.

Bence yeterince sözü edilmeyen ama beni çok etkileyen “Haliç’i deniz suyu vererek temizlemek” gibi muhteşem projeler hayata geçirildi.

En önemlisi, bu ülkede “atomaltı parçacıkları” gibi görünmez, kitlesiz demokrasiyle “tanrı parçacığı” birleşti ve bir süreliğine bu ülkede “demokrasi” kitlesi olan, elle tutulur bir maddeye dönüştü.

Demokrasiyi “somut” bir maddeye dönüştüren, Avrupa Birliği kriterlerini kabul eden AKP’nin ve muhafazakârların “tanrı parçacığı” rolünü üstlenerek “bu kavramla” birleşmesi oldu.

Bu muhteşem değişimin en parlak zirvesini de 12 Eylül referandumunda yaşadık.

O zamanki konuşmalara, vaatlere yeniden bir bakarsanız, benzeri tarihimizde pek de görülmeyen görkemli bir dönemden geçtiğimizi hatırlarsınız.

Laboratuarda, bu deneyi gerçekleştirip başarıya ulaşan bilim adamları gibi ülkenin önemli bir çoğunluğu bu başarıyı sevinçle kutladı.

Sonra bir şey oldu.

Demokrasi ile “tanrı parçacığı” birbirinden koptu ve demokrasi yeniden “kitlesiz, görünmez” bir maddeye dönüştü.

Bu gelişim umutları kırdı hâliyle.

Ama, biraz da bayramın hatırına, bundan umutlu bir değerlendirme de çıkarabiliriz.

Biz de aynı laboratuardaki bilim adamları gibi Türkiye siyasetinde bir “tanrı parçacığı” olduğunu, bunun bir birleşme hâlinde “demokrasiye” kitle kazandırabildiğini, demokrasinin somut, elle tutulabilir bir maddeye dönüşebildiğini gördük.

Türkiye, bu deneyden “sürekli” bir sonuç alamadı.

Bu doğru.

Ama hem “tanrı parçacığının” bu ülkedeki varlığı kanıtlandı, hem de demokrasinin “atomaltı parçacıkları” gibi bu ülkenin atmosferinde “görünmeden” de varlığını sürdürdüğü anlaşıldı.

Bunlar, bence heyecan verici keşifler.

Birçok açıdan.

Muhafazakârların bir süreliğine de olsa kendilerini değiştirip siyasetin “tanrı parçacığı” olabildiklerini görmek, muhafazakârların değişebildiğini kanıtlıyor.

Ayrıca CHP’li modernlerin de, Kürt milliyetçilerinin de bir gün bir “tanrı parçacığına” dönüşüp demokrasiyle birleşebileceği ümidini yaratıyor.

Devlet iktidarının muhafazakârlar üstündeki “basıncı”, onları dönüştürebildiğine göre, bugün aynı basınç modernlerle Kürt milliyetçilerini de dönüştürebilir, bunların ikisi de “dönüşebildiklerinde” demokrasiye kitle kazandırabilirler.

Bu deney bize, “tanrı parçacığı” için bir “basınç” gerektiğini de gösterdi, bu bizim deneyimimizde “devletin basıncıydı” ama yarın dünyanın ya da ekonominin ya da yaşanan acıların basıncı da bir değişime yol açabilir.

Biz son deneyimimizde “sürekliliği” sağlayamadık ama bir iki denemeden sonra sürekliliği sağlayacak koşulları yaratmayı da öğrenip, kalıcı bir demokrasiye geçebiliriz.

Bu toplum için her zaman ümit var.

Tabii, biz bu deneyleri yaparken, “tanrı parçacığını” bir bulup bir kaybederken, çok fazla da acı çekilmemesi için uğraşmak gerekiyor.

Geleceğe umutlu bakabileceğimizi söylediğimiz bu bayram gününde, geleceğini tümden kaybedebilecek insanlar hapishanelerde ölüm orucuna yatmış vaziyetteler.

Hangi nedenden olursa olsun aramızdan birileri ölümün kıyısında durduğunda toplumun bayram sevinci gölgelenir.

Burada da gene bayram armağanı gibi küçük bir ümit var.

Adalet Bakanı, BDP Eşbaşkanı açlık grevindekilerle görüştü, bu, en azından bir çözüm arandığının, devletin “kör ve sağır” olmaktan vazgeçebileceğinin işaretini verdi.

Öcalan’ın “aylardır bozuk olan” kosterinin bu bayramda “tamir edilip” sefere çıkarılması, Apo’nun bir mesaj vermesine imkân tanınması, insanları kurtarmakta önemli bir adım olabilir.

Bir çözüm aramak için hapishaneye giden Adalet Bakanı’nın, daha kesin bir çözümün Marmara’nın ortasında olduğunu da görmesi gerekir.

Bugün bayram.

Bu bayramın herkesin bayramı olmasını sağlayamazsak, kimsenin bayramı olmaz, bayram herkes için gölgelenir.

Bu ülkenin geleceğinde barış ve demokrasi olacak.

Bize bunun olabileceğini gösteren muhteşem bir deney yaşadık, sürdüremedik ama olabileceğini gördük.

İleride gene olacak.

Ama bugün insanları kurtaralım, insan “kurban” ettiğimiz bayramlar yaşamayalım.

Her şeye rağmen ümitle, açlık grevlerinde kimseyi kaybetmemeyi sağlayacak gelişmeler olacağını umarak, hepimize iyi bayramlar.

  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89