• BIST 9668.36
  • Altın 3996.585
  • Dolar 38.8091
  • Euro 43.2885
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 14 °C

Şike ve başkanlık

Ahmet Altan-

Akıllı bir gazeteci ne yapar Türkiye’de?

Bir kitle seçer kendine, AKP’yi seçer, CHP’yi seçer, PKK’yı seçer, solu seçer, sağı seçer ama bir kitle seçer.

Herkesi eleştirse bile o “seçtiği” kitleyi eleştirmez.

Böylece “hazır” bir okuyucusu, destekçisi olur.

Ama bir kitleyi değil de bir “ilkeyi” seçersen, herkesle sorun yaşarsın.

Çünkü bu ülkede “ilke” ve dürüstlük en az bulunan değer.

Öbürlerini şimdilik bırakıp iktidardaki “dindar muhafazakârlara” bakalım.

Bu insanların en önemli vurgusu ne?

Ahlak.

Ahlak adına herkese karışma hakları olduğuna inanacak, tiyatrolara, televizyonlara musallat olacak kadar “ahlak” kavramına vurgu yapıyorlar.

Ama bir bakıyorsun, bu “ahlak” anlayışı yatak odasından başka yerde kendine yer bulamıyor.

Ancak “cinsellikle” ilişkilendirdiklerinde “ahlakı” önemsiyorlar.

Uludere’de insanlar bombalarla parçalandığında o ahlak ayaklanmıyor.

Tatlı bir uykuya dalmayı tercih ediyor.

Bir televizyon dizisini ya da bir şehrin tiyatrosunda oyunlara kimin karar vereceğini tartıştıkları kadar bile tartışmıyorlar bu konuyu.

İstanbul Şehir Tiyatrosu için Bakanlar Kurulu karar aldı, aynı Bakanlar Kurulu Uludere’yi görüşüp bir karar aldı mı?

Yooo.

“Uludere de ne”
der gibi bir halleri var.

Ne oldu o ahlaka peki?

Bu iktidarı harekete geçirebilmek için “Uludere’de insanlar öldü” demek işe yaramıyor, “Uludere’de insanlar Muhteşem Süleyman’ı çok severek izliyormuş” demek gerekiyor herhalde.

Peki, ya şu şike rezaleti?

Bizzat Başbakan Erdoğan şike meselesine, üstüne hiç vazife değilken el koydu.

Sonuç?

Sonucu dün bizim gazetede Mehmet Baransu’nun haberinde gördünüz.

Etik Kurulu, Başbakan işe karışmadan önce verdiği raporda “şike var” diyor açıkça, Başbakan meseleye el koyduktan sonra aynı Etik Kurulu, aynı maçlar için “şike yok” diye rapor yazıyor.

Bu, ahlak mı?

Şike, ahlaksızlık demektir.

Şikeye sahip çıkmak ahlak mı?

Hangi “ahlaklı” insan şikeyi savunur, şikeyi geçiştirmeye uğraşır?

Şike “dine” uygun mu, “muhafazakârlığa” uygun mu, geleneklere uygun mu?

Bu iktidar şikeyi niye koruyor peki?

Niye şikenin üstünü örtebilmek için Türkiye’nin dünya futbolundan dışlanmasını göze alıyor?

Ahlaka, dürüstlüğe, muhafazakârlığa, geleneklere çok önem verdiği için mi?

AKP iktidarının dürüstlük adına geldiği yere bak, adı “etik” olan kurul, aynı olayda birbirinden farklı raporlar vermekten hiç gocunmuyor.

“Etik”
kurulunun kendisi bile artık “etik” olamıyor, gerisini siz düşünün.

Çok sevdiğim Karadenizli bir arkadaşım vardı, böyle ilkesiz insanlar için “bunda su kaçığı var” derdi.

Su kaçığı oldu mu tek bir yerde olmuyor.

Futbolda şikeye göz yumdun mu ondan sonra her yerde şikeye göz yumuyorsun.

Şike şu kulübün ya da bu kulübün meselesi değil, şike bu ülkenin ortak meselesi, futbolun mafyalaşması meselesi, bugün mafyanın dışında kalan bir kulüp yok gibi, her kulübün karışık ilişkileri var.

Galatasaray’ın eski başkanı daha geçenlerde “çete kurmaktan” mahkûm olan birini hapishanede ziyaret edip onun “Galatasaray’la” bağlarının altını çizdi.

Sadece şikenin değil bütün futbol takımlarının “kuşkulu ilişkilerinin” Federasyon tarafından soruşturulması gerekir aslında ama kendisi “kuşkulu” olan bir federasyon bu işi nasıl yapacak?

Peki, neden Başbakan şike gibi açıkça ahlaksız bir işin üstünü örtmeye çalışıyor, şikenin ve ahlaksızlığın yolunu açıyor?

Bu tür soruşturmaları canını dişine takarak önlemek için çabalıyor?

Ben Başbakan’ın son dönemlerde yaptığı her türlü manasızlığın aslında “başkanlık” seçimleriyle ilgili olduğunu düşünüyorum artık.

“Dil sürçmeleri”
de, 28 Şubat soruşturmasına karşı çıkması da, Uludere’de Genelkurmay Başkanı’na teşekkür edip sorumluları saklaması da, şikeyi sahiplenmesi de, Şehir Tiyatroları’nda “despot aydınlarla” kavga çıkarması da, Kürt vatandaşların haklarını ağzına bile almaması da, Alevi sorununu çözmeye yanaşmaması da, Kıbrıs’ta Denktaşlaşması da bence hep aynı hedefe yönelik.

Anayasaya “başkanlık” sistemini yerleştirip, ilk turda “yüzde altmış” alabilmek için bütün değerleri yakıyor.

Kafasında, bu yapılanlardan hoşlanacak bir “yüzde altmış” profili var, onun hoşuna gitmeye çalışıyor, bir yandan da “devletin” desteğini arkasına almaya uğraşıyor.

Bu hesap tutar mı?

Başbakan, muhafazakâr tabanın kendisini hiçbir şekilde sorgulamayacağına, yaptıklarının “ahlaklı” olup olmadığına aldırmayacağına inanıyor sanırım.

Ben yanıldığını düşünüyorum.

Başkanlık sistemini bu ülkeye kabul ettirmesi sandığı kadar kolay olmayabilir, çok sıkı bir muhalefetle karşılaşacak bu konuda, başkanlık ya da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise insanların daha dikkatli olması da kuvvetle muhtemel.

Şikeyi destekleyen bir şikeciliğin başkanlığına bu toplum itiraz ederse belki Başbakan şaşırır ama doğrusu ya ben hiç şaşırmam.

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • erol10 Mayıs 2012 Perşembe 20:19Keşke

      Keşke Ahmet Altan senin gibi iyi niyetli olabilseydim.
      Bu millet ilkeli siyasetçiyi değil cami parfümlü,siyasi retoriği kuvvetli bir lideri seviyor.Bu adamı bal gibi de seçerler.Şaşırmam.Çünkü milletimiz ilke aramaz.Asgari ücretli bile insan gibi yaşama mücadelesi yapacağına, çok şükür işim var diyorsa bu millet herkesi seçer.

      Yanıtla (0) (0)
    • arif acar11 Mayıs 2012 Cuma 01:46sende aynısın

      sevgili ahmet altan, senide görüyoruz, başkası ilkesiz sen ilkeli,
      başkası ahlaksız sen ahlaklı ...
      kalemi aldıkmı ucunu hep karşıya doğru tutar insan, kim olursa olsun,
      fikir seninse evladın gibidir sahip çıkarsın, başkasınınsa yerden yere çalarsın,
      itiraf et sende herkes gibisin farkın yok yani..

      Yanıtla (0) (0)
    • ibrahim11 Mayıs 2012 Cuma 23:51Doğru

      Sayın Altan,olması gerekeni yazıyor,olur veya olmaz önemli olan budur.

      Yanıtla (0) (0)
    • çıplak12 Mayıs 2012 Cumartesi 06:28kelime dizmek iş midir?

      kelimelerle bunca verilen savaşın tozu dumanı bu sayfalarda birikiyor. hekesin bir işi var. köşe yazarlarının işi de kelime yontmak. inandığın şeyleri söylemek bu savaşı dürüst vermektir. iktidar değiştiğinde söylemin değişmiyorsa yine bildiğini söylüyorsan bu kapsamdasın. gariptir, bu millet kişisel çıkarları peşinde koşarken toplu hareket sonucu ve kendilerinin uzağında duran menfaatleri noktasında doğru kararlar verebildiğini görüyorum. bu konuda ahmet

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89