• BIST 8718.11
  • Altın 2241.459
  • Dolar 32.3269
  • Euro 35.1612
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin -3 °C

Seçmeli Kürtçe Dersi var mı, yok mu?

Süleyman Çevik

Geçen hafta Türkiye’de okullar açıldı; binlerce Kürt çocuğu her yıl olduğu gibi yıl da kendi ana diliyle seçmeli bile olsa doğru dürüst ders göremeyecek. Ana dille eğitimi geçtik, Almanca, İngilizce ve Fransızca gibi haftada 2-3 saat verilen dersleri de geçtik; bugün Milli Eğitim Bakanlığı müfredatında yer almasına rağmen Kürtler kendi anadillerini seçmeli olarak dahi almada çok ciddi sıkıntılar yaşıyor.

Bu ders pratik hayatta var mı yok mu beli değil.

Kürtçe öğretmenlerinin atanmaması, Kürtçe dersini seçmede yetkililerin keyfi davranışları, birçok yerde diğer seçmeli dersler arasında Kürtçenin sumen altı yapılması, Kürtçe söz konusu olunca duyulan güvensizlik, Kürtlerin her talebini siyasetle ilişkilendirmek gibi daha birçok durum normalleşmenin önüne birer engel olarak çıkıyor.

Konuyla ilgili olanlar on yılı aşkın bir zaman önce Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nca 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda Kürtçenin Zazakî ve Kurmancî lehçelerinin seçmeli ders olarak müfredata alındığını biliyor. Ancak sadece konu ile ilgili olanlar biliyor. Bırakınız batı şehirlerinde yaşayan Kürtleri, Kürt şehirlerinde yaşayan Kürtlerin de bu dersten haberleri yok. Duyarlı bazı kişiler olmazsa, kendi coğrafyasında yaşayan hiçbir Kürdün böyle bir dersten haberi olmayacak.

Bu ders neden pratiğe yansımıyor, neden Kürt çocukları bu haktan yeterince yararlanmıyor veya yararlanamıyor? Devlet veya idareciler alan açmayıp engel mi çıkarıyor? Yoksa Kürtler yeterince ilgi gösterip şartları mı zorlamıyor?

Öncelikle şunu belirteyim, sorunun asıl kaynağı Kürtler değil, sorumlu olanlar Kürtçeye bu muameleyi reva gören devlet yetkilileridir. Kürtçe dersini seçmede zorluklar çıkaran tekçi, ulusalcı ve farklılıklara hoşgörülü olmayan yasakçı anlayıştır. Ancak sorun bu zihniyetten kaynaklansa da, bu durum Kürtleri sorumluluktan kurtarmıyor ve onların görevlerini layıkıyla yaptığı anlamına gelmiyor.

Kürtler adına siyaset yapanlar, Kürt aydınları, bazı dernek ve kurumlar verilen bu hakkın eksik olduğunu ileri sürerek seçmeli Kürtçe dersine yeterince ilgi göstermediler. Halbuki Kürtler yasal yollarla, çok rahat bir şekilde belki on binlerce çocuğun bu dersi seçmesini sağlayıp iktidarı zorlayabilirlerdi. Böyle bir durumda ya iktidar bu hakkı iptal edecekti ki böyle bir şeyi yapmak devlet için zordur, ya da on binlerce çocuğun tercih ettiği bir ders için zamanla öğretmen atamak zorunda kalacaktı. Ya hep ya hiç siyaseti Kürtlere hiçbir şey vermedi. Her şartta az da olsa, tanınan mevcut haklardan yararlanmak gerekir. Dolayısıyla önceki yıllarda tanınan buna benzer hakların Kürtler tarafından şimdiye kadar yeterince kullanılmamış olması bir eksikliktir.

Gelelim madalyonun diğer yüzüne: Sizce zamanı geldiğinde Kürt çocukları ve aileleri rahat bir şekilde, özgürce Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçelerini seçebiliyorlar mı?

Elbette ki hayır. Devlet bugün Kürtçe öğretmenleri atamayarak, bu dersi sumen altı ederek, ailelere manevi telkinlerde bulunarak ve bir çok devlet yetkilisi de Kürtçe taleplerini siyasetle ilişkilendirerek Kürtleri bu dersten uzak tutuyor ve sınırlı insanlarla, kontrolü bir şekilde bu dersi götürüyor.

Devlet isteseydi herkesi seferber edebilir, herkesin bu dersi seçmesini sağlayabilir, bu olayı kamuoyuna mal edebilir ve başta medyası olmak üzere elindeki imkanlarla bütün insanların dikkatini oraya toplayabilirdi. Ama yapmadı ve yapmıyor.

Maksat dostlar alışverişte görsün.

Bu durumlar çok da yabancısı olduğumuz durumlar değil.

Kürtçe dersine ilgisizlik en çok da devletin işine gelir.

Bir hak kanunda olduğu halde ya ideolojik nedenler, ya özel durumlar, ya da ülkemizin içinde bulunduğu koşullar gibi bahanelerle, çoğu zaman yetkililer kanunları çiğneyebilmektedirler.

Türkiye’de kağıt üzerinde var olan bir çok şey, çok zaman pratiğe yansımıyor. Birçok yerde bu ders yokmuş gibi davranılıyor. Seçmeli Kürtçe dersi müfredata var, ama icraata gelince yok gibi. Böyle bir durum seçmeli Kürtçe dersini itibarsız hale getirir. İlk zamanlarda yüksek puanlarla girilen üniversitelerdeki Kürtçe öğretmenliği bölümleri, sonraki zamanlarda öğretmen atamaları olmayınca kıymetten düştü ve kontenjanları dolmamaya başladı.

***

Tekrar edeyim, çoğumuz ilk öğretimin 4 sınıfında Kürtçe seçmeli dersin olduğundan haberdar değiliz; her yıl mezun olan Kürtçe öğretmenlerinin işsiz olduğunu, bütün Türkiye’de yılda sadece 2 veya 3 kişinin atandığını kaç kişimiz biliyor? Kürt çocuklarına kendi anadillerinin seçmeli olarak verilmesi bir sorun, ancak gel görün ki Kürtler “seçmeli Kürtçe dersi” şansını kullanmaktan da mahrumdurlar, bunu bile rahat bir şekilde seçemiyorlar.

Bu durum bize devletin bu işte samimi olmadığını, Kürtler için Kürtçeyi ihtiyaç gördüğü için müfredata almadığını gösteriyor.

Bir kere Kürtçe talep etmek, sokaktaki adamdan tutun devleti idare eden birçok kişiye göre, teröre destek olmaya götürecek bir adımdır. Ne yazık ki batıdaki toplumun Kürtçe algısı genel olarak budur. Bu durumun Kürt karşıtlığını körükleyen milliyetçilikten, ulus devletten ve Kürtlere güvensizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Kürtlerin Seçmeli dersine bile tahammül edilmiyorsa, Kürtler nasıl kendini bu memlekette ait hissedecek?

Birçok yerde seçmeli Kürtçe dersini seçmek isteyenlere yetkililerin kibar bir şekilde engeller çıkardığını ve şöyle denildiğini biliyor musunuz?:

-Yeterli öğretmenimiz yok, çocuğunuz zamanı boş geçmesin, başka ders seçsin.

-Kürtçe dersi seçeceğine sonraki zamanlarında ona faydası olacak matematik, fizik ve kimyayı seçsin, ileride Kürtçenin ona ne faydası olacak?

-Kürtçe yerine peygamberimizin hayatını öğreneceği siyer dersini, ya da Kur’an dersini seçsin, böylece Kur’anı okumayı öğrenmiş olur.

Bütün bu manevi telkin ve psikolojik baskılardan sonra aileler doğal olarak Kürtçe dersini seçemiyor.

Sonra sağda solda yetkililerden şunları duyuyoruz: “Bakın Kürtlerin pek de Kürtçe diye bir derdi yokmuş; Kürtçe dersini de az kişi seçiyor.”


* Birileri sorabilir, Kürtçeyle ilgili olan bu yazının dili neden Türkçe? Birincisi bu yazının muhatabı daha çok Türk okurlardır. İkincisi yazı yazdığım İlkehaber.com’un dili Türkçe’dir.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89