• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 5 °C

'Sayın Erdoğan rica ederiz!'

Yavuz Delal

Hürriyeti Olmayanın Dini Olamaz! 

Zulüm altında sadrolan feryatlar, şekil olarak da içerik olarak da kınanamaz! Zalimden korunmak kastıyla kafirleri dost edinmesi mazlumdan esirgenemez! Zulmü açıklayamamış ve zalimin karşısında olamamış hiç kimse, kendini Allah adıyla temize çıkaramaz! Zulüm dolayısıyla, genel olarak ayıp sözlerinden ve davranışlarından mazlum olan suçlanamaz! Suçlu olanlar çünkü, yalnızca yeryüzünde insanlara zulmedenlerdir! 

Esad’ın marifetlerinden olan, izlemeye yürek isteyen bir görüntüde, zavallı çaresiz bir adam, kucağındaki yaralıyı göstererek, “Sayın Erdoğan rica ederiz! Biz ölüyoruz, kanımızı döküyoruz…Bizim mahallemizde yüzde elli Türkmen var…Biz ölüyoruz, Sayın Erdoğan rica ederiz…Türkmenler mahallemizde ölüyor…Sayın Erdoğan rica ederiz…” diyerek, yönetimi ve yandaşları zalim olan Suriye’deki vahşetten bizi kurtar diye çaresiz yakarıyor! 

Zulmün ne korkunç bir şey olduğunun ve insanı nasıl şaşkına çevireceğinin en vurucu örneği, ileride peygamber olacak olan Musa’nın (as) ve peygamber Musa’nın Firavun ve erkanının zulmünden dolayı içine düştüğü durumun Kur’an vahyindeki tasviridir: “Korku ve endişe içerisinde etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı…ve korku ve endişe içerisinde etrafı gözetleyerek şehirden gizlice çıktı; 28/18 ve 21”.  Musa (as) Mısır’dan kaçıp Medyen’e vardığında dahi hala korkuyu üzerinden atamamıştı, ki, oradakilere başından geçenleri anlatınca, ona, “korkma, artık zalimlerden kurtuldun; 28/25” dediler! Korku hala sürmektedir Musa’da, ki, Sina Dağında kendisine risalet görevi verildiğinde ve Firavun’a git ve deki, İsrailoğullarını benimle gönder (26/17) emrini aldığında dahi, hala Firavun’un kendisine karşı azgınca davranacağından korktuğunu söylemektedir. (20/45). 

Zulmün yarattığı korku, işte böylece, bir peygamberde bile açıkça tezahür etmektedir. Öyleyse zavallı çaresizlerin korku içerisinde neler yaşadıklarını, bırakın hissetmeyi anlamak bile, yaşamayanlar açısından imkânsızdır. Ama en azından, İran ve Lübnan Hizbullah’ı adına bir iki yobazın utanç sesleri haricinde mâşeri vicdanın Suriye’den yükselen zavallı erkek, kadın ve çocukların feryadına kulak kesildiğini görmek, bizim için paradoks olsa da, Suriye’dekiler adına sevindiricidir. 

Suriye’deki zavallı çaresiz daha önce vurgulayıp durduğu Müslümanlığı kâr etmemiş olacak ki, Türkmen olduğunu da vurgulayarak, belki, feryadına fiili cevabı hızlandırmayı düşünmüş olmalı. 

Umarım Allah’tan umudu cevap bulsun ve umarım Allah’tan hiç umutsuz kalmasın Suriye’deki çaresiz zavallı! 

Yüzyıllık zulmü değil, daha kırk günlük zulmü; Roboski’yi hatırlatarak, ben de rica ediyorum: Fakat Sayın Erdoğan’dan değil, Sayın Müslümanlardan rica ediyorum! 

Sayın Müslümanlar rica ederiz; artık kökümüzü kazımaktan vazgeçin, artık yalan haber yapmaktan vazgeçin, artık medeniyetin ne olduğuna bizim adımıza karar vermekten vazgeçin, artık gençlerimizi öldürmekten, kadınlarımızı aşağılamaktan, siyasetçilerimizi hapse tıkmaktan, aramıza fitne sokmaktan, bizim adımıza Müslümanlık yapmaktan, Müslümanlık bahanesiyle dilimizi yasaklamaktan vazgeçin. 

Bırakın artık bizi, biz de kendi kaderimizin efendisi olalım!

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89