• BIST 10358.46
  • Altın 4336.357
  • Dolar 40.1508
  • Euro 47.0268
  • İstanbul 23 °C
  • Diyarbakır 30 °C
  • Ankara 32 °C
  • İzmir 29 °C
  • Berlin 17 °C

Savaş ve sessizlik

Ahmet Altan-

Gece yarısına doğru PKK Beytüşşebap’ı basmış, on askerle üç PKK’lı hayatını kaybetmiş, AFP ölü PKK’lı sayısının 20 olduğunu iddia ediyor ve geceyi bunca ölüyle kapatan Türkiye sabahı sanki böyle bir olay olmamış gibi karşılıyor.

Televizyonlar bambaşka programlar yapıyorlar.

1925’e, Takrir-i Sükûn günlerine geri döndük.

Medyanın uyguladığı sansürün nedeni de bildiğimiz o ezberlenmiş cümle:

“Terörün propagandasını yapmayın.”

Bu, bir terör olayı değil, bu bir askerî saldırı.

Biraz ötesinde Bolu Komando Tugayı’nın bulunduğu kasabaya PKK ağır silahlarla saldırıyor, on askeri öldürüyor, PKK militanları polis lojmanlarının önüne kadar geliyorlar.

Olanları halktan saklamak, gerçeği değiştiriyor mu?

Değiştirmiyor.

Sadece halkın bu olayların nasıl biteceğini sormasını, bu ölümleri bitirecek girişimlerin halk tarafından tartışılmasını önlüyor.

Ne olursa olsun ama halk bilmesin.

Bir hükümet, gerçekleri halktan saklamak istemeye başladı mı sorun büyük demektir.

Arka arkaya yaşadığımız bu acılarla ilgili çok soru duruyor ortada.

PKK artık kasaba merkezlerine saldırıyor.

Görünen PKK’nın saldırıda, ordunun savunmada olduğu.

Büyük kayıplar verildiği.

Ölen o on askerin hesabını kimden soracak bu halk?

PKK’yı suçlamak en kolayı ama PKK’yı suçlamak, lanetlemek sadece insanların gönlünü serinletiyor, o kadar.

Yaşadıklarımızın önlenmesine bir faydası yok.

Hâlbuki, Uludere katliamına kadar ortada görünmeyen PKK’nın şimdi birdenbire nasıl kasabalara girebilmeyi başardığını sormamız gerekiyor.

Bunun nedenini anlamamız gerekiyor.

Orduyu bu kadar savunmasız, PKK’yı böylesine gözükara kılan gerçekleri öğrenmemiz gerekiyor.

Beytüşşebap’ta kalabalık bir halk grubunun PKK’lıların cenazesini almak için toplanmasının neyin işareti olduğunu, bir dahaki seferde neyle karşılaşacağımızı bilmemiz gerekiyor.

Biz bu ülkede yaşıyoruz.

Bu ülkenin sahibi burada yaşayan yetmiş milyon halk.

Bu soruların muhatabı da hükümet.

Yaşanan felaketleri önlemekle yükümlü olan o.

Uludere’den bu yana büyük bir değişim var, yaşananların askerî nedenlerini bilmiyorum ama büyük bir psikolojik kırılmanın herkes gibi ben de farkındayım.

Eskiden böyle olaylar olduğunda insanların AKP’nin bu sorunları çözeceğine dair bir ümidi olurdu ama iktidarın siyasetini ve dilini değiştirmesi, şiddete abanması, bu ümidi yok etti.

Kimsede böyle bir ümit yok artık.

Sessizlik, bu ümidi yeniden yaratmıyor.

Bu ümidi yeniden yaratacak olan hükümet, onun izleyeceği siyaset, yapacağı açıklama, ortaya koyacağı plan, hazırlayacağı demokratik anayasa.

Ama iktidar ne yapacağını bilmez gibi gözüküyor ve sadece sessizlikten, sansürden medet umuyor.

Kaç ölümü daha bu halktan saklayabilirler?

Kaç genç çocuk daha bu sessizlik içinde ölecek?

Bu medya ne kadar zaman daha halktan gerçekleri gizleyecek?

Güney sınırımız tam bir bela yuvasına döndü, Suriye ile savaşın eşiğinde duruyoruz, İran sınırlarımızda yeni bir askerî manevra başlatıyor, Irak Türkiye’yi tehdit ediyor.

Hatay bölgesindeki Suriyeli “mülteci” kamplarında neler olduğu hepimiz için bir sır, Şam’da gezdiği bir cezaevinde “muhalif güçlerin” tutuklu askerleriyle konuşan Robert Fisk, Independent gazetesine yazdığı haberde, Cezayir asıllı bir Fransız tutuklunun Hatay’daki kampa geldiğini, orada görüştüğü bir “şeyhin” etkisiyle Suriye’ye geçtiğini anlattığını söylüyor.

Mülteci kampları Suriye’ye militan gönderme merkezleri mi?

O şeyh kim?

Eğer Türkiye Suriye’ye silahlı muhalifler gönderirse, karşılığında Suriye’nin ve onun müttefiki İran’ın neler yapacağını düşünüyoruz?

Türkiye’nin Suriye’de bizzat çatışmalarda taraf olmasıyla, PKK’nın birden güçlenmesi arasında bir bağ var mı?

Suriye diktatörü Esed’e karşı olmak, onun halkına zulmetmesine karşı çıkmak adil ve hakkaniyetli bir davranış ama bu haklı tavrı Suriye’ye silahlı askerler gönderip savaşa taraf olmaya kadar uzatma hakkını hükümete kim verdi?

Meclis’ten habersiz ülke topraklarında yabancı silahlı gruplar barındırmak, onların sınırdan geçmesine göz yummak, hatta desteklemek yasalara uygun mu?

Yasalara uygun değilse, iktidarın yasaları çiğnemesini kim sorgulayacak?

İktidarın Suriye politikasıyla PKK’nın güçlenmesi arasında bir bağ varsa, daha kaç askeri ölüme teslim edeceğiz, iktidar bu askerlerin ölmesini önlemek için ne yapacak?

PKK’nın saldırıları hakkında istihbarat yok mu, istihbarat varsa gerekli önlemler alınmıyor mu, alınmıyorsa, bu önlemleri almayanlar kimler?

Böylesine çok soruyla ve ölümle dolu bir durumu medya hangi hakla halkından saklayabilir?

Bu sessizlik, iktidarı böylesine başıboş bırakmak daha fazla askerin ölmesine yol açmaz mı?

İktidarı eleştirmeyelim diye çocukları ölüme mi bırakalım?

Gene ölüm sarmalına düştü Türkiye.

Üstelik bu ölümleri medyanın insafsız sessizliği ve ağır bir ümitsizlikle yaşıyor bu toplum.

  • Yorumlar 11
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • ADIYOK04 Eylül 2012 Salı 14:36Sessizlik

      Türkiyede Kürtlere yapilan bunca baskiya haksizliga zulme sessiz kalmak, Kürt halkindan nefret etmekle esdegerdir. Kürtlere hic bir insani hakki reva görmediler. ve bu zulüm hala devam ediyor. Bu kadarmi az türkiyede gercekten haksizliga göz yummayan daima mazlumun yaninda olan karakterli insan sayisi?

      Yanıtla (0) (0)
    • ariya kurdo04 Eylül 2012 Salı 13:28gercekler

      kurt mucadelesi sadece pkk ile sinirli degil.

      Yanıtla (0) (0)
    • Fatih Çetin04 Eylül 2012 Salı 12:23Fikri Tutarlılık

      Ahmet Bey hükümet karşıtlığı yapacağım diye kendisiyle çelişiyor. Bütün dünya da meclislerden habersiz işler yapılmıyormuş gibi davranıyor. Suriyede bir zulum var ve Türkiye bunun sonlanması için doğru yerde duruyor. Yapılan hata esadla çok ballı börekli olunmasıydı. Pkk lıları heryerde şirin gösteren anlayış sırf sakalları var diye Tevhidi müslümanları istihza ediyor. Suriyede isyan edenler Pkklılar olsaydı Ahmet Bey muhakkak savaş çığırtkanlığ

      Yanıtla (0) (0)
    • derya04 Eylül 2012 Salı 12:3710 askere 20 gerilla

      Beytüşşebap basıyor 10 asker ölüyor, 20 gerilla ölüyor. Türkler de nasıl olurda kayıp veririz diye ordularının gücünü ve kabiliyetini sorguluyor. 20 tane gerilla ölüyor bizim kürt medyası kahramanlık edebiyatı yapıyor. Ölümler üzerinden muhasebe tutmak ayıp biliyorum ama 20 gerillanın ve 10 askerin öldüğü bir çatışmada kürtlerin feryat figan koparması beklenirken Türk tarafı feryat figan koparıyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • fatih çetin04 Eylül 2012 Salı 15:40Hak hukuk

      Sayın adıyok Kürtlere yapılan zulümlere karşı çıkmak tabii ki doğal haktır. ama bunun yöntemi ilçe basıp 89'lu çocukları şehit etmek midir. hem pkk nın ideolojisi belli adamların Allah kitap derdi yok derdi olan kürtlere de diş biliyorlar ben anadilde eğitime asla karşı değilim ancak iş diğer gizli servislerin de müdahil olduğu iğrenç bir savaşa döndü.

      Yanıtla (0) (0)
    • ADIYOK04 Eylül 2012 Salı 14:48hak

      Sayin Altan sizin vasitanizla hem size hemde bütün türkiyeye bir soru sormak istiyorum Kürtlerle ilgili.
      Kürtler deseki biz kendi devletimizi kurmak istiyoruz kürtler ve kürdistanda yasan halklarla birlikte. Bir Türk veya herhengi baska bir milletin buna karsi cikma hakki varmi allah katinda!!! öyleya hepimiz mademki müslümaniz, ya dogruyuz yada baskalarinin hakkini caliyoruz, aliyoruz ellerinden zorla zorbalikla asarak keserek kan kusturarak ölümlerden ölüm begendirilerek. DEGIL

      Yanıtla (0) (0)
    • Dardarok04 Eylül 2012 Salı 16:49Lafla Peynir Gemisi Yürümüyor

      Sayın Fatih Çetin isimli yorumcu; -Siz Kürtçe eğitim ve öğretime karşı olmayabilirsiniz. Zaten bu talep size değil, devlete yapılıyor. Ve devlet, Pkk olmadan önce bu hakkı ve daha pekçok insani hakkı gaspetmiştir. Vermeye de niyeti yoktur. Zaten niyet etmek de yeterli değildir. Pkk bahane değildir. Kürtlerin talepleri temel insan haklarıdır. Bu haklar için mücadele etmek hem medeni dünyadaki demokratik kıstaslara ve hem de dini kıstaslara uygundur.

      Yanıtla (0) (0)
    • Dardarok04 Eylül 2012 Salı 16:59Fatih Çetin

      Gerçek olan şu ki, savaşta her zaman savaşçılardan çok sivil insan(çoluk-çocuk, yaşlı-kadın...) ölür. Bunu istatistiklere bakıp, açık ve net olarak görebilirsiniz. Zaten bilinen bir şeydir. Dolayısıyla, aslolan savaşın sebeplerini ortadan kaldırmaktır.

      Yanıtla (0) (0)
    • beroj04 Eylül 2012 Salı 19:08dezenformasyon

      ''AFP ölü PKK’lı sayısının 20 olduğunu iddia ediyor'' sayın altan niye bunu eklediniz anlamadık..iddialar üzerinden laf olsun diye makaleler yazmaya başladığınız yeni değil.fakat yakışıyor size böyle propagandalar çünkü kimin çalıştıınız belli.

      Yanıtla (0) (0)
    • beroj04 Eylül 2012 Salı 19:17dezenformasyon

      ''PKK’nın saldırıları hakkında istihbarat yok mu, istihbarat varsa gerekli önlemler alınmıyor mu?'' çok sinsi bir soru bu..peki soruoyurm sayın altan pkkliler kimyasalla katledildiğinde neden böyle tepki vermedin. vicdanın tarafmı yoksa. daha önce çok önlemler alındı sayın altan fakat bu önlemler yüzünden barajlar yaopıldı,d ağlar yakıldı köyler boşaltıldı, faili meçhuller oldu..

      Yanıtla (0) (0)
    • FATİH ÇETİN05 Eylül 2012 Çarşamba 10:07MÜCADELE YÖNTEMİ

      sayın dardarok ben mücadele edilmesin demedim ama nasıl bir mücadel 20 yaşındaki çocukları sırf ana dilde eğitim yok diye öldürmek doğru mudur?. o kadar hem artık oslo görüşmelerinden sonra pkk barış filan istemiyor bence çözüm kürtlerin temel haklarına kavuşnmasını sağlamak ve bölgedeki ümmetçi düşüncedeki insanları bu stalinistlere karşı desteklemek

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89