• BIST 9668.36
  • Altın 3996.585
  • Dolar 38.8091
  • Euro 43.2885
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 10 °C

Savaş

Ahmet Altan-

Ülkenin bir köşesinde tarihin en garip savaşlarından biri yaşanıyor.

Yaklaşık beş yüz kişilik bir gerilla grubu, yüz binlerce askeri, tankları, topları, uçakları, Heron’ları olan bir orduya saldırıyor.

Çatışma iki haftadan fazladır sürüyor.

Savaşın nasıl seyrettiğine dair ayrıntılı bilgimiz yok çünkü devlet ne olup bittiğini anlatmıyor.

Sadece PKK’nın yüzden fazla kayıp verdiğini söylüyorlar.

Okuduklarımızdan anladığımız kadarıyla PKK o bölgede bir alanı kendi denetimi altında tutup, bu saldırıyı bir “ayaklanmaya” çevirmeye uğraşıyor.

Bunun için büyük kayıpları göze alıyor.

Bu amacına ulaşabilir mi?

Herhalde bu saldırıdan öyle bir sonuç çıkmayacak ama eğer devlet neyle karşı karşıya olduğunu anlamazsa, ona göre davranmazsa, sonunda orada o ayaklanmanın çıkma ihtimali çok yüksek.

Meselenin ne olduğunu anlayabilmek için önce orada yüzlerce insanın kendi canlarından vazgeçmeye razı olarak, kendilerinden kat be kat kalabalık bir güce saldırmayı göze almalarının nedenini anlamak gerek.

Yüzlerce Kürt genci ölüme yürüyorsa bunu “hainler” falan diye küfürler ederek geçiştiremezsiniz.

Devletin öncelikle sorması gereken soru, “bu insanlar neden hayatlarından vazgeçmeye razı oluyorlar” sorusudur.

PKK yöneticilerinin amaçları, PKK’yı Suriye’nin kışkırttığı iddiaları, silahların dışarıdan geldiği söylentileri, Kürt gençlerinin neden ölümü göze aldığını açıklamaya yetmez.

Bunu anlamadan da o savaşı bitirmek mümkün olmaz.

AKP hükümeti, savaşı bitirebilmek için gerçekten büyük çabalar gösterdi, çok cesur adımlar attı, Apo’yla, Kandil’le defalarca görüştü, Oslo sürecini başlattı, büyük riskler aldı.

AKP’den başka bir parti bunları yapamazdı.

Erdoğan’dan başka bir lider de bu cesareti gösteremezdi.

Apo’nun “büyük bir anlaşmaya varmak üzere olduklarını” söylemesine rağmen Kandil yönetimi bu sürecin devamından değil kesilmesinden yana bir tercih yaptı.

Ve savaş sürdü.

Bütün bu yapılanlara karşın savaşın bitmemesinin getirdiği “bu iş görüşmeyle olmayacak” inancı, Erdoğan’ın başkanlık seçimlerinde “milliyetçileri” arkasında toplama isteği, Ortadoğu’da “büyük bir ağırlığa sahip olduğumuz ve bizim isteğimizle herkesin PKK’yı boğmaya razı olacağı” yanılgısı savaşı yeniden yükseltti.

Bir yıl öncesine kıyasla bambaşka bir siyasi iklimdeyiz şimdi.

AKP savaşçı bir parti oldu, Kürt meselesini “PKK’yı yenerek bitireceğine” inanan geçmişin o sıradan partilerine dönüştü.

Kürtlerin hiçbir “eşitlik” talebini kabul etmiyor.

AKP böyle şahinleşirken Suriye’de meydana gelen büyük sarsıntı, “Suriye’nin kuzeyinde” bir Kürt bölgesinin ortaya çıkması bütün Kürtleri etkiledi, hemen güneylerinde şu ya da bu biçimde iki tane “Kürdistan” varken onları “çocuklarını Türkçe eğitmek zorunda olan Türkler” olduğu iddiasını kabul etmeye zorlamak Kürtlere her zamankinden de ağır gelir oldu.

Bugün artık neredeyse her Kürd’ün aklında ya “özerk bölge”, ya “federasyon”, ya “bağımsızlık” var.

Çeşitli Kürt aydınlarının ve siyasetçilerinin dile getirdiği bu talepler PKK’nın taleplerini de aşan beklentiler.

PKK buhar olup havaya uçsa da Kürtler bu taleplerinden vazgeçecek gibi görünmüyorlar.

Gelişmeler, aslında “sahnedeki” bütün aktörleri aştı.

Ortadoğu’daki altüst oluşla birlikte birdenbire başka bir evreye geçiverdik.

“Kürtçeyi seçmeli ders yaptık ya” çıkışlarının bir karşılığı yok artık, bir “Türk” partisi için bu önemli bir hamle olabilir ama artık bu bir “Kürt” için çok gerilerde kalmış bir “hak”.

PKK’nın gençlerini öldürebilirsiniz, onların saldırılarını durdurabilirsiniz, onları bombalayabilirsiniz ama özelikle Suriye’deki değişimlerden sonra Kürt halkının zihnindeki ve ruhundaki kabarmaları, onların taleplerini nasıl durduracaksınız?

Türklerin ve “Türk” devletinin, “yeni Ortadoğu’da Kürtlerin yeni oluşumu ne olacak” sorusuna verdiği ya da vereceği cevap nedir?

“Her şey eskisi gibi devam edecek”
derseniz, bu, hayatın akışına uymayan bir cevap olur.

Bütün çevremiz derinden sarsılırken her şeyin eskisi gibi devam etmesi imkânsız.

Türkiye’nin Kürtleriyle ilgili ciddi değişikliklerin gerçekleşmesi kaçınılmaz, Suriye’deki gelişmelerden Türkiye’nin ve Türkiye’deki Kürtlerin etkilenmemesi mümkün değil.

Nasıl bir değişim yaşayacağımızı bilmiyorum.

Ama mutlaka bir değişim yaşayacağımızı biliyorum.

Değişimi engellemeye kalkmak, bunu silahla önleyeceğini sanmak, Ortadoğu’daki çalkantıların Türkiye’yi hiç etkilemeyeceğine inanmak, savaşı ve ölümü kışkırtır ama sonucu değiştirmez.

Bütün Ortadoğu değişirken, “ben silahla Güneydoğu’yu ve Kürtleri bu değişimin dışında tutarım” demenin bir sonuç vermeyeceğini görmek gerekiyor artık.

Ya siz değişimi gerçekleştireceksiniz, ya değişim size rağmen gerçekleşecek.

“Her şey aynı kalacak”
dediğiniz sürece öfke de savaş da bitmez.

Sonuçta hayatın emrettiği değişim gerçekleşir.

Ama biz iki taraftan da çok sayıda çocuğumuzun ölümünü görmek zorunda kalırız.

  • Yorumlar 9
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • rüstem-i zal.08 Ağustos 2012 Çarşamba 04:53tarihi bilmek yeter.

      özellikle 1789 fransız ihtilalinden sonra tarihte meydana gelen gelişmeleri okuyanlar anlayacaklar bu olayların nereye varacağını.gerçek olan şu ki;su akar yatağını bulur.gerisi teferuattır.

      Yanıtla (0) (0)
    • Amed08 Ağustos 2012 Çarşamba 11:18Amedi

      "Tarihi anlaşma"nın olmayışına Protokollerin hayata geçirilmeyip yırtılması sebep oldu. ama siz yazılarınızda Silvan olayina buna neden olarak gösteriyorsunuz.Buradaki amacınız da insanların zihninde suçun karşı tarafta olduğu olgusunu yerleştirmek.

      Yanıtla (0) (0)
    • Dersim08 Ağustos 2012 Çarşamba 11:58Empati kurmak

      Yazınızda geçen ''Yüzlerce Kürt genci ölüme yürüyorsa bunu “hainler” falan diye küfürler ederek geçiştiremezsiniz.'' cümlesi ile 17 Nisan 1995'te yazdığınız ATAKÜRT (ki bu yazı yüzünden Askeri Mahkemelerde yargılandınız) yazısı.Çözümün anahtarı her insanın sadece biraz empati kurmasıdır.

      Yanıtla (0) (0)
    • halil manap08 Ağustos 2012 Çarşamba 12:36şimdi öyle düşünmüyorlar

      siz gençler diyordu yaşlı adam ölmüş kütüğe hayat verdiniz bunu başardınız ama şimdi neden bunun meyvesini yemekten vazgeçiyorsunuz bu bir eleştiriydi tabiki neden bağımsızlığı red ediyorsunuz diyordu bunda bu şekilde anlatıyordu biz binlerce yıldır beraberiz beraber yaşam paylaşmaktır dediğimde onlar sizi tanımadılar bile ve biz kurumuş kütüktük yokluktuk neden can verip bu acıları bize yaşatıyorsunuz diye sitem etti işte çözümsüzlüğü dayatan zihni

      Yanıtla (0) (0)
    • Abdulkadir yilmaz08 Ağustos 2012 Çarşamba 13:06kürtler birbaskasi olmayacak.

      tespitlerinize aynen katiliyorum,ben bir kürt olarak federasyonu savunuyorum düsüncem bu,50 bin ve daha fazla olmasida muhtemel savastan hayatini bu kirli savasta kaybetmis insanlarin kesinlikle birbirlerine bunlar hic yasanmamis gibi davranmalarini bekleyemezsiniz ve reel olanda bu,kürtler bu saatten sonra bir baskasi yani irakli arap,suriyeli arap ve turkiyede türk olmayacak,sadece kürt olacak ve bunun icin ne gerekiyorsa o yapilacak,kardeslik falan diyenlerin olsun.

      Yanıtla (0) (0)
    • Mehdi Sarıkaya08 Ağustos 2012 Çarşamba 14:47gerçek

      yaznızın altını imzamı atıyorum.güneşin doğuşu ile batışını engelliye bilirmiyiz? hayır.kürd halkının da istemleri karşısında duramayız.coğrafyamızı tahrip etmeden dahafazla insan ölmeden,büyük acılar yaşamadan medenice(çeklerin)yaptığı gibi bu sorunu federal bir yapı ile çözelim...yugoslav'ya gibi olmayalım.pkk taleplerini de kabul etmiyoruz.bizleri federal devlet istiyenleri de şidetin içine çekmeyin.yaşasın halkların kardeşliği...

      Yanıtla (0) (0)
    • mardin08 Ağustos 2012 Çarşamba 14:59hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır

      evet malesef geldiğimiz süreç korkunç bir savaşı yaşadığımız sürecidir,ama bence yanıldığınız nokta şu,kürtler savaşta asla ısrar etmediller,bunu dayatan hükümetin kendisidir,ve bundanda onlar sorumludur,bu kadar ölen gencin katilidir

      Yanıtla (0) (0)
    • dicle firat!!08 Ağustos 2012 Çarşamba 15:42PKK kurdlerrin realitesidir!!!

      sayin yazari anlamak zor.ruh hali pek degisken bunu bu yazsinda daha belirgi ve daha bir net görmek mümkun!tavri ve tutumu aydin tutumudur lakin araya katigi kafa karstirici kelimeler yazdiklarini pek anlamsiz kiliyor.israrla pkk savasi baslatama tarafi göstermek gibi reailiteye uymuyor.yazarin bu konuda ki yazilari da havada kaliyor..sayin Güney ASLAN in bügünki akp nin tutumunu da pkk tutumunuda ortaya koymaktadir.bunaragmen barisa giden yolunkimin kapatgini görmemek körlüktur.

      Yanıtla (0) (0)
    • aliser kerbela08 Ağustos 2012 Çarşamba 19:32günasi karartamasiniz

      ahmet altan tecrübali bir gazeteci kelimeoyunlarini güzel kullaniyor ama kürtlerde yillarin aci tecrübesiyle bu oyunlara gelmiyor .kürtlerin savasta israr ettigini söylüyor. dogru degil öcalanin baris haritasini aciklamayan kim yerel secimdenlerden simdiye kadar 8000 ni tutuklu 15000den fazla kürdü yargilayan kim daha bir hafta önce siirt belediye baskanini görevden alan kim
      ama kürtler yinede baris istiyor ama onurlu bir baris saygilarimla

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89