• BIST 10081
  • Altın 2951.437
  • Dolar 34.6593
  • Euro 36.8557
  • İstanbul 12 °C
  • Diyarbakır 6 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 7 °C

Pusu

Ahmet Altan-

PKK dün Bitlis’te mayınlı bir tuzakla beş polisi ve o sırada oradan geçen bir babayla iki yaşındaki kızını öldürdü.

Ölü sayısının daha da artmasından korkuluyor.

Baştan beri, dağlarda sıkışan PKK’nın şehirlere inerek intihar ettiğini düşünüyorum.

Çünkü bu eylemleriyle devletten ziyade Kürt halkıyla inatlaşmaya başladı.

Kürtler bunları istemiyorlar.

PKK’nın her eylemini ve bedeli ne olursa olsun her Türk’ün ölümünü sevinçle karşılayacak birileri vardır elbette ama onlar çoğunluğu temsil etmiyor artık.

İyice dengesini yitirmeye başlayan PKK yandaşı Kürt medyasının pervasızca “sansürlediği” Apo, son mesajında “sivil ölümleri konusunda” PKK’yı boşuna eleştirmedi.

Sanırım Apo, İmralı’da olmasına rağmen kendi halkının nabzını diğerlerinden daha iyi tutuyor.

PKK, şehirlere indiğinde sivil ölümleri kaçınılmazdır.

Dün olduğu gibi herkese açık bir yolda polis aracını havaya uçurduğunda iki yaşındaki bir bebekle babasını da öldürürsün.

İki yaşındaki bebekleri öldürerek de onurlu bir savaş sürdüremezsin.

Daha geçenlerde PKK’lılar Batman’da hamile bir kadınla kızını ve karnındaki bebeği öldürdüler.

Kürt halkı, bu kadar çok çocuk ve kadın öldüren bir “Kürt” örgütüyle mi onur duyacak?

Böyle olacağını sanan biri varsa Kürt halkını hiç tanımıyor demektir.

Kürtler barış istiyor.

Onurlu ve eşit bir barış.

Daha dün yedi yüzden fazla Sivil Toplum Kuruluşu Diyarbakır’da iki tarafa da ateşkes çağrısı yaptı.

Ertesi gün PKK bu pusuyla çıktı ortaya.

Bu saldırı ateşkese yardım mı edecek, barışın yolunu mu açacak?

Apo’yu dinlemiyor, kendi bölgesinin STK’larını dinlemiyor, kendi halkını dinlemiyor, kimi dinliyor PKK?

Murat Karayılan mektubunda, “hükümet bizi savaşa zorladı” diyordu.

De ki hükümet zorladı, bu, savaş değil ki, bu düpedüz terör.

PKK, ne olduğuna bir karar vermeli herhalde.

PKK ne?

“Özgürlük savaşçıları”
mı yoksa “terör” örgütü mü?

Gittikçe daha çok terör örgütüne dönüşüyor.

Temmuzda Apo’nun sözünü dinlemeyip müzakere masasından “dağlarda galip geleceğiz, devrimci halk ayaklanması başlatacağız” hayaliyle kalkan PKK, yanlış strateji kurdu, başaramadı, şimdi mecburen şehirlere kayıyor ve sivilleri de öldürerek kendi halkını utandırıyor.

Lenin, “Bir hatayı büyütmek istiyorsan o hatayı savun” der, PKK tam da Lenin’in dediği gibi hatasını savundukça daha çok hata yapıyor.

PKK yönetimi kafasını kaldırıp dünyaya bir baksın, bu tür “silahlı örgütlerin” dönemi bitiyor, teker teker silahı bırakıp siyasete yöneliyorlar, PKK da silahın yerine siyaseti koyacak bir aşamaya kendini hazırlamaya başlasa, bu saçma sapan eylemlerden daha etkili olur herhalde.

“Siyaset”
deyince dönüp hükümete de bir bakmak gerekiyor elbet.

Hükümet, “siyasetin” yolunu açmak için ne yapıyor?

O manasız Terörle Mücadele Kanunu hâlâ yerli yerinde duruyor, pankart açan, şarkı söyleyen, mitinge katılan, haber yazan, röportaj yapan herkes mahkemeyi boyluyor.

Bu kanun, terörü önlemiyor, aksine teröre “devlet terörünü de” ekleyerek terörü çoğaltıyor.

“Ben dağlarda savaşı kazanırım”
diyen PKK’nın yanılgısına benzer bir yanılgıya “ben dağlarda PKK’yı bitiririm” diyen devlet de katılacaksa daha çok insan ölür.

İki taraf da silahla hiçbir şey kazanamaz.

Bu dönemin bittiğini PKK’nın görmesi lazım ama hükümetin de görmesi lazım.

İsrail gibi vahşi bir yönetime sahip bir devlet bile “terörist” dediği “can düşmanı” kabul ettiği örgütlerle görüşüp anlaşmalara varıyorsa, lokantaları havaya uçuranları bile serbest bırakıyorsa, bizim hükümetin de bundan çıkaracağı dersler olmalı.

Hükümet de, PKK yönetimi de barış konusunda fevkalade acemi ve beceriksiz, bu yüzden hiçbir sonuç alamayacakları silaha sarılıyorlar.

Silahtan ölüm çıkar, sonuç çıkmaz.

Ben Kürt ve Türk kamuoylarının, yönetimlerden daha sağduyulu ve akıllı olduklarını düşünüyorum, belki artık idareyi bu iki kamuoyu ele almalı.

Doğrusu ya, Türklerle Kürtlerin eşzamanlı olarak Diyarbakır ve İstanbul’da şöyle yüz binlerin, milyonların katıldığı “savaşa son verin” mitingleri düzenlemesinin zamanıdır diye aklımdan geçiriyorum.

Bu bir hayal biliyorum.

Ama Kürtlerle Türklerin omuz omuza yürüyeceği böyle eşzamanlı iki miting aynı anda gerçekleşse, Türkiye’de çok şeyin değişeceğine de bütün kalbimle inanıyorum.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89