• BIST 10218.58
  • Altın 2444.587
  • Dolar 32.193
  • Euro 34.7877
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 12 °C

PKK ne yapmak istiyor?

Oral Çalışlar

Zaman zaman, sürecin bittiğine dair ifadeler kullanan Kandil; yakında Türkiye içinde saldırıya geçebileceklerine ilişkin mesajlar veriyor.

Bu 'ses yükseltme'nin, Kobani'deki direnişle birlikte tırmanışa geçtiğini görebiliyoruz. Yine aynı tezlerin bir parçası olarak; IŞİD'in Türkiye tarafından desteklendiği tezi de, tekrarlanıyor.

Bütün bu perspektif ve retoriğin; yeni çatışmalara kapı açma potansiyeli, ortada. KCK'nın, AK Parti hükümetine yönelik dilinin giderek sertleştiği, tehdit dozunun yükseldiği bir gerçek.

Kobani eylemleriyle birlikte; BDP/HDP çizgisinden de, tırmanan bir çatışmacı dilin ortaya çıktığını, söyleyebiliriz.

Aysel Tuğluk'un "AKP ile süreç bitmiştir, seküler güçler görev başına" yazısı, bu eğilimin en sert ifadelerinden birisini oluşturuyor.

Kürt cephesinden gelen mesajlara bakarsak...

KCK Yürütme Konseyi üyesi Mustafa Karasu; "Hüseyin Ali" takma adıyla Özgür Gündem (30 Ekim 2014) gazetesine yazdığı yazıda, AK Parti hükümetinin IŞİD'le işbirliği iddiasını şu sözlerle sürdürdü: "Türkiye ise baştan beri IŞİD’le derin ilişki içindedir, Kobanê saldırısını IŞİD’le birlikte planlamışlardır."

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, yayınladığı bildiride, hükümeti faşist olmakla suçladı. KCK, Davutoğlu’nun 1 Kasım eylemlerine yönelik değerlendirmesine tepki göstererek; açıklamayı, Kürt ve demokrasi düşmanlığı olarak niteledi. KCK, taraftarlarını; AKP’nin oligarşik-faşist yönelimlerine karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırdı. KCK, AKP’nin tekçi-hegemonik zihniyetinin oligarşik faşist bir nitelik kazandığını ileri sürdü.

Aynı günlerde, Özgür Gündem gazetesindeki söyleşisinde; KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok; çözüm sürecinin bittiğini, bir kez daha vurguladı: "Ayrıca, bize göre zaten bitmiş olan sürecin devam edeceğini söylüyorsa bunun bir yolunun da Rojava’dan geçtiğini, Türkiye artık bilmek zorunda."

Sabri Ok, yeni bir saldırı dalgası başlatmaya niyetli olduklarını açıklamaktan da geri durmadı: "Türk devleti böyle devam ederse, bu daha iyi görülecek ve herkes görecek. Karakolları da aşan, daha önemli ve kapsamlı bir durum çıkar ortaya. Bundan vazgeçmesi gerekiyor; Kürtlere düşmanlık yapmayacaksa, Rojava’nın statüsüne saygılı olacaksa, sürecin ilerlemesini istiyorsa; bunu açıkça ifade etmesi gerekiyor. Zaten Kuzey’de yürümeyen ve tıkanan bir süreç var, Kuzey Kürtleri statüsüzdür, iradesi tanınmamaktadır; Kürtlerin dili, kimliği, özgürlüğü yok sayılmaktadır. Talep ettikleri demokratik özerklik kabul edilmemektedir."

Kandil'den son dönemde gelen ve yukarıda kısaca özetlediğim mesajların, ne anlama geldiği üstüne düşünelim...

SÜREÇ BİTTİ Mİ?

Bu açıklamalarla, yeniden çatışma ortamına dönmek, güvenlikçi politikalara davetiye çıkarmak ve askerin yeniden sahneye çıkmasına zemin hazırlamak mı hedefleniyor? 'Sorunu, laik milliyetçi/militaristlerle daha kolay çözeriz' şeklinde bir algı mı var? Batı merkezlerindeki, Erdoğan aleyhtarı cepheye mi göz kırpılıyor? Yoksa, başka bir takım uluslararası aktörlerin devreye girmesi mi; Kürt siyasi hareketinin, bu tür 'yeni tavır alışları'nı etkiliyor? Türkiye ve Avrupa metropollerindeki genç kuşak Kürtlerin; giderek netleşen sekülerleşme eğilimlerine ve değişik toplumsal tepkilerine hitap eden bir dil mi geliştirilmek isteniyor?

Soruları çoğaltmak mümkün... Bütün bu açıklamaların, bütün bu mesajların ne anlama geldiğini tam olarak değerlendirebilmek için; belli ki, biraz daha zamana ihtiyaç var.

PKK, gerçekten, yeniden Türkiye ile savaşa mı hazırlanıyor? Yoksa, Kobani dolayısıyla elde edilen inisiyatif; Batı'da yeni meşrulaşma imkanlarının artması ve Türkiye ile pazarlığını çıtasını yükseltmek için mi kullanılıyor?

Hükümet de, bu cepheden gelen sertlik mesajlarına; süreci sürdürme kararını bir yana bırakmadan, "cevabınızı alırsınız" karşılığını veriyor. Devlet'e de giderek kutuplaştırıcı bir dil egemen oluyor.

PKK'nın çatışmacı dili devam ederken, bir başka taraftan Kürt siyasi hareketinin temsilcileri, çözüm sürecinin devamına yönelik çağrılar yapmaktan da geri durmuyorlar.

HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, bir basın toplantısıyla hükümete çözüm sürecinin askıdan indirilmesi ve diyalog için bir çağrı yapabileceklerini söyledi. Bu çağrının ardından Öcalan'la görüşmek amacıyla başvuruda bulanacaklarını ifade etti.

Tırmanış, gerginlik, belirsizlik ve bekleyiş; devam edecek gibi görünüyor...

ÖCALAN FAKTÖRÜ

Şunu bir kez daha vurgulamakta yarar var: PKK/KCK'dan gelen sert değerlendirmeler ve "savaşmaya hazırız" mesajlarını, 'çözüm sürecinin bitiş düdüğü' olarak göremeyiz. İş bu noktaya gelince; PKK/KCK yöneticileri de, HDP/BDP liderliği de Öcalan'ı işaret ediyorlar. Asıl kararı onun vereceğini söylüyorlar.

Öcalan, başından beri; sorunu Türkiye ile çözmeyi, müzakere ve diyalogla bir sonuca ulaşmayı esas alan bir dil kullanıyor. 1990'ların ortalarından beri, aynı ana çizgiyi sürdürüyor. Zaten, çözüm süreci; onun çağrılarına devletten gelen olumlu bir yanıttı.

Öcalan, tutumunu değiştirebilir mi? PKK'dan gelen "süreç bitmiştir" sözlerine nasıl karşılık verebilir? Şunu görmekte yarar var: Öcalan'ın son açıklamaları, gerginlikten sonraki çıkışları; sürecin devamından yanaydı.

Kürt siyasi hareketi; çözüm sürecine dair ne yapacağına ve nasıl yapacağına ilişkin ciddi zigzaglar çiziyor.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89