• BIST 9783.4
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 23 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 6 °C

PKK 'çözüm süreci'ni bitirir mi?

Oral Çalışlar

Türkiye’de yaşanan karmaşanın, yolsuzluk operasyonlarının, 'hükümeti devirme projesi'nin, 30 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarının, hemen hepsinin 'etkilenebileceği' belki de en hassas düğüm noktası, 'Kürt sorunu.'

Bir süre önce, BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye eşbaşkan adayı Fırat Anlı’ya süreci sorduğumda, şöyle bir cevap vermişti: "Barış iklimi yerleşiyor, Kürtlerle birlikte Türkiye’nin batısı da barış iklimine alışıyor. Zihniyet değişiyor."

Bu girişi yapmamın nedeni, iki gün önce KCK Yürütme Konseyi’nin yayımladığı ayrıntılı bildiri. "Hükümet muhatap olmaktan çıktı" başlığıyla sunulan açıklama, örgütün yakın vadeli siyasi hedef ve amaçlarını de içeriyor.

Oldukça uzun ve kapsamlı değerlendirmelerin, bir hafta süren bir toplantının sonucunda ortaya çıktığı anlaşılıyor: "3-10 Mart 2014 tarihleri arasında toplanan Yürütme Konseyimiz, (...) Türkiye’yi demokratikleştirmeyi mücadelesinin temel hedefi olarak görmüş, buna göre hareket etmiştir."

KCK, yaşanan kargaşayı da şöyle yorumluyor: "Tıpkı yakın tarihte Misak-i Milli çerçevesinde Türklerin ve Kürtlerin öncülüğünde gerçekleşen Milli Kurtuluş Savaşı’nın daha güncel, karmaşık ve derinleşmiş bir türevini yaşıyoruz."

Açıklama; AKP hükümetinin, bir yılı aşkın süren çatışmasızlığa ve PKK’nın silahlı güçlerini ülke dışına çekmesine karşın, hiçbir adım atmadığını ifade ediyor: "(AKP) Çatışmasızlığın sürmesini ve bu ortamda seçimlere ulaşmayı kendi açısından yeterli görmüştür. Bu açıdan bu büyük fırsatı seçimlere kadar oyalayıcı paketlerle geçiştirme dışında bir şey yapmamıştır."

KCK bildirisi, '17 Aralık sürecinde de Öcalan’ın fırsatçı bir tutum içine girmediği, AKP’nin bu şansı da kullanmadığı' saptamasını da içeriyor.

Bildirinin en dikkat çekici cümlesi şu: "Bu açıdan da AKP hükümeti Önder APO’nun başlattığı ve hareketimizin de başarıya ulaşması için büyük çaba harcadığı demokratikleşme hamlesinin muhatabı olmaktan çıkmıştır. (...) Gelinen aşamada AKP ne egemen dış ve iç güçlerin ne de halkların ihtiyacına cevap verecek durumdadır. Bu nedenle her bakımdan siyasal olarak işlevini yitirmiştir."

Hükümeti bu şekilde değerlendiren KCK; Cemaat ve CHP’ye daha uzak bir tutum gösterdiğini de saklamıyor: "Halkın direnişinden sadece AKP hükümeti değil, dış güçler ve (…) içerideki uzantıları olan Fethullahçılar, CHP ve MHP de ürkmekte ve korkmaktadır."

KCK Yürütme Konseyi’nin, AKP’nin 'demokratikleşme hamlesi'nin muhatabı olmaktan çıktığı yönündeki ifadesini nasıl anlamak gerekir?

'Çözüm süreci'nin bittiği yönünde bir sonuç çıkartılabilir mi? Açık olan şu: Kandil, 17 Aralık operasyonuyla başlayan sürecin, hükümeti yıprattığını, siyasi hareket olanaklarını sınırlandırdığını düşünüyor. Kürt hareketi; AKP’ye karşı, çok uzun zamandan beri ilk kez, bir anlamda 'üstten bir dil' kullanıyor.

'Belirsizliği aydınlatabilecek' bir açıklama ise iki gün sonra, KCK’nın tanınmış isimlerinden Murat Karayılan’dan geldi:

"Seçim sonrasında adım attılar, attılar; atmadılar süreç bitmiştir. Yani bu adımlar seçimden hemen 1 gün sonra belki olmaz ama 1-2 hafta geçmesine rağmen adım atmazlarsa herkes bilsin ki bu süreç bitmiş olacaktır."

Karayılan, şu vurguyu da ihmal etmiyor: "Doğru, süreç bugün tamamıyla bitmiş değil ama tek taraflı olarak Apo ve hareketimiz tarafından yürütülmektedir. Tabii ki bu süreç tek taraflı olarak sonuna kadar gitmez. Bundan dolayı da esas olarak süreç tıkanmış durumdadır."

Özetle; Kürt hareketi, süreçten memnun değil. Köklü adımların atılmamasını eleştiriyor. Ancak, daha önce Öcalan’ın da vurguladığı gibi, asıl beklentilerini, 30 Mart seçimleri sonrasına bırakmış durumdalar.

30 Mart’a kadar, hükümetle PKK arasındaki 'kontrollü gerginlik' sürecek, bunu tespit etmek zor değil. Türkiye 31 Mart sabahına nasıl uyanabilir? Toplum, bu kargaşa içinde nasıl bir tercihte bulunabilir? Bu, belirleyici olacak.

Şu noktanın altını çizmekte yarar var: PKK da Öcalan da 17 Aralık operasyonunun, 'çözüm süreci'ni baltalayacak sonuçlar yaratabileceğini görmüşler ve bu nedenle, 'ateşe benzin dökmeme' tavrının süreceğini ifade etmişlerdi.

Gözler 30 Mart’ta.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89