• BIST 9668.36
  • Altın 4032.222
  • Dolar 38.8381
  • Euro 43.6407
  • İstanbul 20 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 14 °C

Panik

Ahmet Altan-

Lokantalar genellikle böyle batar.

Müşteri azalmaya başlayınca elde kalan bayat yemekleri servise koyar, müşteri biraz daha azalır, böylece bir kısır döngüye girer ve kurtulamaz.

AKP’de böyle bir müşterisi azalan lokanta paniği var gibi geliyor bana.

Henüz oylarında bir azalma gözükmüyor ama Ali Atıf Bir’in dün Bugün gazetesinde yayımladığı TNS Şirketi’nin “liderlerin form grafiği”ne göre Başbakan Erdoğan ocak ayından nisan ayına kadar beş puan kaybetmiş.

Bu araştırmalar gerçeği ne kadar gösteriyor bilemem ama Erdoğan’ın böyle puan kaybettiği bir anketi çok uzun zamandır ilk kez görüyoruz.

“Ocak ayından”
bu yana demek “Uludere’den bu yana” demek.

AKP yönetimi, Uludere sarsıntısını herkesten daha iyi hissediyordur.

Alışmadıkları bir durumla karşı karşıyalar.

“Mazlum”
olmaktan “zalim” olmaya geçmek, “devletin ve statükonun” muhalifiyken statükonun temsilciliğine dönmek, dürüst dindarların desteğinin eksildiğini hissetmek, neredeyse hiçbir saygıdeğer aydın tarafından desteklenmemek, bütün Kürtlerin kalbini kıran bir parti olmak, Alevilerde derin kuşkular yaratmak, kadınları kızdırmak, bütün bunların birarada ortaya çıkması, AKP’nin on yıllık iktidarında hiç yaşanmadı.

Başbakan Erdoğan, kaybettiği “müşterileri” yeniden kazanmak için enerjik bir atılım yapabilecek gibi gözükmüyor şu anda, benim görebildiğim kadarıyla “Milli Görüş”ün bilmem kaç yıllık “bayat” yemeklerini sürüyor servise.

“Kürtaj”
dediler.

“Sezaryen”
i uluslararası komploya bağladılar.

Dün de Bekir Bozdağ, “Diyanet laiklik ilkesine göre hareket eder” diyen Anayasa maddesinden rahatsız olduklarını açıkladı.

Her saçmalık, başka bir saçmalığı doğuruyor.

AKP yöneticisine göre Diyanet “laiklik” sınırlamasına aldırmadan dini anlatabilmeliymiş.

Hep mi bu kadar şaşkındılar yoksa Uludere şoku mu bunları böyle şaşkınlaştırdı kestirmek zor.

Dini özgürleştirmek mi istiyorsunuz, o zaman tekkeleri, zaviyeleri serbest bırakın, “cami manastır mı, insanın olmadığı yerde cami mi olur” dedirten “Çamlıca’ya cami” gibi devlet projelerinden vazgeçip camileri cemaatlere terk edin, imamları devlet memuru yapmayın, Diyanet eliyle “devlet dini” yaratmayın, Diyanet’i Başbakan’ın fikrine göre “fetva” veren bir kurum olarak kullanmaktan vazgeçin.

Alevilerin cemevlerini “ibadet yeri” kabul edin.

Hem Diyanet vasıtasıyla dinin denetimini devletin elinde tutacaksın, hem de devletin kurumunu “laiklik” sınırlamasından çıkartacaksın, bunun mantığı nerede?

Gerçek bir “laiklik” mi istiyorsun, ayır devletle dini birbirinden.

Her türlü dini, mezhebi, inancı özgür bırak, dinler arasında, mezhepler arasında devlet eliyle ayrımcılık yapma.

Camileri, Ankara’dan gönderilen vaazların hoparlörü olarak kullanma.

Diyanet’i devlet kurumu olarak muhafaza edeceksin ama onun laiklik ilkesine uymasına karşı çıkacaksın.

Bu, “ben dini kendi politikalarıma göre kullanacağım” demektir ve laiklik ilkesine karşıdır.

Diyanet’i politik araç olarak kullanamazsın.

Kendi politikalarına Diyanet’ten “fetva” alamazsın.

Devlet Sünniliğini temsil eden Diyanet, Alevileri, gayrımüslimleri, dinsizleri, hayatını Kuran’a göre yaşamak isteyen Müslümanları temsil ediyor mu?

Devlet politikasının pusulası Diyanet olacaksa, Diyanet’in kriterlerine uymayanları ne yapacağız, “tehcir” mi edeceğiz?

Gerçek laiklik istiyorsan devletle dini ayırır, inancın her türlüsüne özgürlük tanırsın.

Sadece tek bir “anlayışın” temsilcisini “tek temsilci” gibi kabul eder, onu “laiklik” sınırlamasının dışına çıkarır ve onu kendi siyasi amaçların için kullanırsan sen de “laiklik” ilkesini çiğnemiş olursun.

Doğrusunu isterseniz, AKP’nin derdinin “gerçek din” olduğuna da pek inanmıyorum.

Uludere’deki 34 ölü karşısında susan bir vicdan, “kürtaj” diye ayağa kalkıyorsa, orada kimse “dindarlıktan” söz edemez.

Dün, Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Neşe Düzel’le yaptığı unutulmayacak söyleşisinde açıkça anlattı, “Peygamberimiz Uludere için susmazdı, Müslüman’ım diyenin de susmaması, mahkûm etmesi gerekir.”

Erbakan’ın en büyük hatasını, düşüşünün başlangıç noktasını hatırlıyor musunuz?

Susurluk için “fasa fiso” demiş, kendi cemaatinin dışındakilerin acısına sırtını dönmüş, öldürülen Kürtleri yok saymıştı.

Erbakan’ın Susurluk’ta yaptığını şimdi Erdoğan ve AKP Uludere’de yapıyor.

“Kendilerinden olmayanın”
acısıyla ilgilenmiyorlar.

Hazreti Muhammed’in defalarca altını çizdiği emirlere aldırmıyorlar.

Ve karşımıza geçip, dinden, dindarlıktan bahsediyorlar.

Kürtajda bağıran vicdan, Uludere’de tık etmezse biz o vicdana inanacak mıyız?

Uludere’de susan Diyanet’in kürtaj fetvasını ciddiye mi alacağız?

Laikliğe aykırı sistemi aynen tutup Diyanet’i laiklik sınırlarının dışına çıkartmayı, dini siyasi amaçlarla kullanmaya hazırlık olarak değil de “laiklik” olarak mı göreceğiz?

Türkiye’de yaşayanların aptal olduğuna ne zaman inandı acaba bu AKP yönetimi?

Türkiye bu “bayat” yemekleri yemekten çoktan vazgeçti.

Size söyleyeyim, lokantayı batırır bu mönü.

  • Yorumlar 10
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Mehmet05 Haziran 2012 Salı 03:35Taraf Partisi

      Tarafsızlığı ilke edinmiş 'Taraf Partisi'ne oy veririm.

      Yanıtla (0) (0)
    • NURİYE NERGİZ05 Haziran 2012 Salı 12:11YÜREĞİNİZE SAĞLIK AHMET BEY

      Ahmet bey hep söylemeye çalışıpte söylemediğimizi yaziyorsunuz yüreğinize sağlık ahmet ben bide şüan cezaevlerinde tutsak olan yedibin kürt halkı var katliam olmasada bence katliama eş değer bir suçtur çünkü dışarda kalan aileler perişan oluyorlar bir yanda onlara bakayim derken diğer taraftan çoluk çocukları aç kaliyorlar veyada dışarda kaliyorlar devlet bu insanları alırken hiç arkasına bakmaz bi araştırma gereği duymuyor acaba bu insanların ailesi var m

      Yanıtla (0) (0)
    • ishak aksu05 Haziran 2012 Salı 13:17vicdan

      insanlari diger canlilardan ayiran en belirgin ozellik olay ve olgulari idrak etmek ve yorumlayabilmektir.bunu vicdan kriterinden gecirmek ise insan olmanin geregidir.hak-hukuk,adalet vicdanin disa vurumudur.bunu taraf olmadan gerceklestirmek ise sadece insan olana nahsustur.bu kadar yandas,yalaka,cikarci insanciklar arasinda bunu saglaya bilmek en basta kendine saygiyi gerektirir.bence ahmet beyin en buyuk hediyesi budur.insan oldugunu bilmek ve gercek insanlara hakkiyla yansitabilmektir.

      Yanıtla (0) (0)
    • Hebun Avaşin05 Haziran 2012 Salı 14:28sezaryen

      Benim annem 11 tane çocuk doğurdu,hiç biri sezaryenle değil normal doğumdu.doğu-g.doğuda yani kürtlerin yaşadığı bölgelerde son 10 yıldır her ikinci doğumda mutlaka sezaryenle olması gerektiğini söylüyor doktorlar.demekki bunu kürtlerin nüfusunu azaltmak için devlet politikası olarak ortaya koymuşlar.başbakan sezaryenin türkiyeye dışdevletlerin komplosu olarak belirtirken,kürtlere yapılanlar acaba kimlerin komplosudur merkak ediyorum.

      Yanıtla (0) (0)
    • vicdan ilkesi05 Haziran 2012 Salı 14:31bu yürek dağlar aşar

      ahmet abi
      ben seni sözlerinden
      ben seni kan damlalarından
      ben seni taa yüreğinden öpeyim...

      Yanıtla (0) (0)
    • A.AKDENİZ05 Haziran 2012 Salı 15:03EVRENSEL İLKELER

      Sayın Altan; yazılarınızı fırsat bulduğum her zaman okur ve takdir ederim. Okuduğum tüm yazılarınızın altına imzamı atarım. Ancak bazı insanlar kendi lehlerine yazmadığınız zaman sizi eleştirmeyi bırakın başkasının adamı olarak lanse ediyorlar. Artık insanlarımızın şunu öğrenmesi lazım kimin söylediği değil neyin gerçek doğru olduğuna bakmaları lazım. Evrensel düşünmek gerekir. Benim partim,benim takımım söylemi terk edilmelidir.

      Yanıtla (0) (0)
    • remezan05 Haziran 2012 Salı 23:55aynı

      zaten erdoğan da da değişen bir şey yok.o hep aynıydı.öncden de türk islamcıydı şimdide öyle..öncden de devletçiydi şimdide öyle

      Yanıtla (0) (0)
    • ŞAHİN ASLAN05 Haziran 2012 Salı 22:21ZOR DÖNEM

      Not: Büyük harflerle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

      Yanıtla (0) (0)
    • remezan05 Haziran 2012 Salı 23:53başta belirtmiştik

      sayın ahmet altan bir kaç gündür güzel yazmanız takdire şayandır.emini bunlar temiz ve saf bir vicdandan süzen hakikatlerdir.

      fakat unutmayı ki tayyib erdoğanın bu hale gelmesinde sizin de payınız yok değil.

      Yanıtla (0) (1)
    • ali atak06 Haziran 2012 Çarşamba 09:25selam

      Cesaretinizle, haklının ve mazlumun yanında olan duruşunuzla, vicdanınızla babanız sevgili Çetin ALTAN'ın çocuğu olduğunuzu gösteriyorsunuz. Sonsuz saygılar.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89