• BIST 9019.57
  • Altın 4153.457
  • Dolar 39.1505
  • Euro 44.5152
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 22 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 22 °C

Ordu ve Şemdinli

Ahmet Altan-

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök mahkemede tanıklık yaptı dün, kendine özgü sakin üslubuyla “Sarıkız ve Ayışığı” darbe planlarını gördüğünü söyledi.

“Emin olamadığım için işlem yapmadım”
dedi ama bu planların varlığı da bir kez daha kayıtlara geçti.

Darbeci generaller ve onların hiç bitmeyen darbe planları.

Öylesine pervasızdılar ki saklamaya bile uğraşmıyorlardı, darbe yapmak sanki onların asli göreviymiş gibi davranıyorlardı.

İktidarları sonsuza dek sürecekmiş inancı içindeydiler.

Öldürecekleri, tutuklayacakları insanların listelerini düzenliyorlar, herkesi fişliyorlardı.

Sırf iktidarlarını sürdürebilmek için yaşadıkları ülkeyi altüst etmeyi göze alıyorlar, suikastlar, bombalamalar, karışıklıklar planlıyorlar, Ergenekon denen örgütü de darbe yolunu kanla açmak için kullanıyorlardı.

Çok acı çektirdiler.

Kendi mesleklerinde en üst basamaklara ulaşmak onlara yetmedi, hep daha fazlasını, hak etmediklerini istediler, bunun için her şeyi mubah gördüler, insanlara böcekmiş gibi davrandılar, işkenceciler yetiştirdiler, onları beslediler, korudular, işkencehanelerde öldürülenlerin dosyalarını sakladılar.

Korkutmak, bildikleri tek siyasetti.

Toplum korkmaktan vazgeçince, halkın oylarıyla seçilen AKP “korkmuyorum” deyince devrildiler.

Bugün mahkemelerde yargılanıyorlar.

İsimlerinin yanında “darbe sanığı” yazıyor.

Darbeciler devrildiler ama ne yazık ki onların işkencecileri, onları devirenler tarafından baştacı ediliyor.

Eskiden orgenerallerin, suçüstü yakalanan JİTEM suikastçıları için kullandığı “tanırım, iyi çocuktur” referansı, geçen gün Markar Esayan’ın yazdığı gibi, şimdi darbecilerin döneminden kalmış işkence sanıkları için “sivil” bakanlar tarafından kullanılıyor.

Daha da beteri, o darbecilerin hukuku küçümseyen yaklaşımlarının hâlâ tedavülde olması.

Geçmişte, suç işlemiş generaller parlamentonun ya da hukukun çağrılarına kibirli küstahlıklarıyla “gelmiyorum” diye cevap verirlerdi, şimdi suça bulaşan generallerin aldığı çağrılara “gelmeyecek” diye siviller cevap veriyor.

Uludere’yi “o dönemlerde” bombalasalar kimse soruşturamazdı, şimdi de kimse soruşturamıyor.

O zamanlar soruşturmayı generaller önlerdi, şimdi “siviller” önlüyor.

Demokraside aldığımız yol şimdilik bu kadar.

Hukuku eskiden generaller çiğnerken, bu görevi şimdi “siviller” devraldı.

Uludere’de uçaklar insanları bombalıyor ama soruşturmayı siviller engelliyor.

Hrant Dink’i “Ergenekon’un öldürmesi” ama suçluların ortaya çıkmasını sivil iktidarın duraklatması gibi.

Eskiden “ordunun karıştığı” esrarengiz işler olurdu, topluma kimse hesap vermez, kimse açıklama yapmazdı.

Suriye’ye düşürülen uçağın kim tarafından gönderildiğini bilemezdik, şimdi de bilemiyoruz.

Bakın, Şemdinli’de günlerden beri çatışmalar oluyor.

Ne olduğunu bilen, açıklayan kimse yok.

Söylenenlere göre PKK 500 kişilik bir grupla gelmiş, yanlarında uçaksavarlar, Doçka’lar varmış, onca adam oraya nasıl fark edilmeden sızmış, o ağır silahlar nasıl “görünmeden” bölgeye gelmiş, aynı eskiden olduğu gibi şimdi de “sır” hepimize.

Haberler, “son anda MİT’in aldığı istihbarat sayesinde PKK’nın Şemdinli’ye girmesi engellendi” diyor.

Heronlar 500 kişinin toplandığını görmemiş mi?

Ağır silahlar fark edilmemiş mi?

Çatışmalar dokuz gündür sürüyor, üstelik haberlere göre “PKK’nın Şemdinli’ye girmesini önlemeye çalışıyorlar”, saldıran PKK’nın 500 militanı haberlere göre, “savunmada” olan ise 800 bin kişilik ordu.

PKK’nın Şemdinli’nin “bir kilometre yakınına” kadar geldiğini söyleyen haberler de var.

Tabii bütün bu haberlerin tuhaflığının yanında çok başka gelişmeler de yaşanıyor.

Bölgede bir tür “sıkıyönetim” uygulanıyor.

Aynı eskiden olduğu gibi.

Mesele öylesine bir sır ki, Melih Altıok’un “kulis” haberine göre Şemdinli olayının iktidarın zirvesinde bile konuşulması yasak.

Neden Şemdinli için hiçbir açıklama yapılmıyor?

Bu “ismi konmamış” sıkıyönetim nereden çıktı?

Bu “gizlilik”, haberlerdeki bu tuhaflık, kuşkuları ve söylentileri arttırıyor kaçınılmaz olarak, bu “çatışmanın” açık ya da kapalı yeni bir sıkıyönetim uygulamasının başlangıcı olduğu söylentileri bile var.

Doğru mu bu söylentiler?

Şemdinli çatışmalarındaki gelişmeler “yeni bir sıkıyönetim” uygulaması için bahane olarak mı kullanılacak?

Endişelenmekte çok haksız değiliz, düşünün ki Halep’teki çatışmalar konusunda Şemdinli’deki çatışmalardan daha fazla bilgimiz bulunuyor, başka memlekette ne olduğunu biliyoruz ama kendi memleketimizde ne olduğunu bilmiyoruz.

Hükümet Halep için açıklama yapıyor ama Şemdinli için yapmıyor.

Darbeciler hapiste.

Ama “zihniyetleri” Uludere’de, Suriye’de düşen uçakta, Şemdinli’de yaşıyor.

Darbecilerden kurtulduk ama zihniyetlerinden hâlâ kurtulamadık.

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • kerem03 Ağustos 2012 Cuma 12:59tekerleme

      ahmet altan son haftalarda aynı tekerlemeleri bıkmadan usamnadan dile getiriyor. artık gına geldi. yazacak konu sıkıntısı yaşıyor olmalı.

      Yanıtla (0) (0)
    • Özgür Devrim03 Ağustos 2012 Cuma 14:49dogrudur

      ahmet altan günlerdir ayni seyleri yaaziyor ama,ayni seylerin degisip bir sonuca ulasmadigini hep beraber görüyoruz.demekki sorun ahmet altanin yazdiklarinda degil,yazmis oldugu sorunlarin ve problemlerin hala devam etmis olmasinda.mesela bu...

      Yanıtla (0) (0)
    • kenan03 Ağustos 2012 Cuma 15:50kerem arkadaşa.

      şayet siz anlayana kadar bunlar tekrarlanacak..olayların üstü kolay kolay örtülemiyecekir.

      Yanıtla (0) (0)
    • zeki03 Ağustos 2012 Cuma 15:57utanmaz

      ahmet altan gerçekten utanmıyorsun. hala o militanlar nasıl oradan geçebilir nasıl yok edemezsiniz diyorsun ya. sende kürt düşmanısın.

      Yanıtla (0) (0)
    • Baran Agiri04 Ağustos 2012 Cumartesi 00:23Buda Pasasinin Gazetecisi...

      Ahmet Altan ordunun basinda olsaydi 500 PKK militanini hemen tespit ederdi ve "etkisizlestirirdi".

      Yanıtla (0) (0)
    • soylu04 Ağustos 2012 Cumartesi 03:22...

      iyi polis- kötü polis taktiğinin aynısı, iyi gazeteci-kötü gazeteci. İyiyi oynayan Altan güya kürtleri savunuyor ama kendini ele veriyor. Ya da dili yanlış kullandığı için onu yanlış anlıyoruz.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89