• BIST 10121.52
  • Altın 4332.999
  • Dolar 40.2114
  • Euro 46.8706
  • İstanbul 24 °C
  • Diyarbakır 26 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 27 °C
  • Berlin 14 °C

Ölümüne

Ahmet Altan-

Son otuz yıldır Türkiye’nin iç ve dış politikasını Kürt sorunu belirliyor.

“Milliyetçilik”
etiketi altında Kürtlerin eşitliğini kabul etmeyenler, devletin çürümesini tercih ediyorlar nedense.

Ülkede iktidarı elinde tutmak ya da eline geçirmek isteyenler de Kürt sorununu sonuna kadar sömürüyorlar, bütün iktidar çatışmaları Kürt sorunu çevresinde şekilleniyor.

Bazı Kürtlerle Türklerin çeşitli kılıklara girerek bu savaşın sürmesi için birlikte çalıştıkları da her gün biraz daha belirginleşiyor.

Şu anda yaşadığımız ve mizah tarihine mi yoksa trajedi tarihine mi geçeceğini kestiremediğimiz garabetin merkezinde de gene Kürt sorunu var.

Polis ve yargı bir yanda, hükümet ve MİT bir yanda.

Polis ve yargının, kısaca “cemaat” denen Gülen Cemaati’nin kontrolünde olduğu söyleniyor, bu konuda bir yalanlama da yapılmıyor.

Bundan sonra yapılacak bir açıklamanın bu algıyı değiştirebileceğini de sanmıyorum.

Anlayacağınız, Cemaat çok sert bir siyasi kavgada şimdi baş aktör olarak sahnede.

Karşısında da hükümet var.

Polis ve yargı, MİT Müsteşarı Hikmet Fidan’ın peşinde gözüküyor ama Fidan’ı suçladıkları anda otomatikman onu görevlendiren Başbakan Erdoğan’ı da suçlamış oluyorlar.

Bunun mantıki sonucu, olayların böyle devam etmesi halinde Erdoğan’ın da sanık sıfatıyla mahkemeye çağrılacak olması.

Başbakan Erdoğan’ın geleceğini belirleyecek bir kavganın çok yumuşak geçmeyeceği açık.

Kavganın bir aşamasında anlaşacak olsalar bile taraflardan biri çok ciddi bir güç ve prestij kaybına uğrayacak, bu da kesin.

Ya Erdoğan ve taraftarları ya da Cemaat ve onun üyeleri devletin içinden sürülecek.

Onun için de ölümüne bir kavga bu.

Genellikle daha ılımlı ve kavgadan uzak bir görüntü çizen Cemaat’in kendini bu kadar açıkça ortaya koyup, riske girerek kavganın içinde yer almasının nedenlerini bilemiyorum doğrusu.

Ya kazanacaklarına çok eminler ya da her şeyi kaybetmeyi göze almalarını gerektiren bir tehditle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlar.

Cemaat’e bağlı olduğu söylenen polis-yargı ittifakının MİT Müsteşarı Fidan’ı neyle suçladıklarını kimse tam bilemiyor.

Fidan, PKK ile yapılan Oslo müzakerelerine devletin ve Başbakan’ın temsilcisi olarak katıldığı ve PKK’yla görüştüğü için mi suçlanıyor?

Yoksa ortada dolaşan KCK-MİT ilişkileri yüzünden mi?

Eğer Oslo görüşmeleri yüzündense, bu, polis-yargı ikilisinin yetkilerini aşması anlamına gelir.

Bu, hükümetin siyasi tercihlerine ambargo koymak ve bu tercihleri hükümetin yerine belirlemek gibi hiçbir biçimde meşru olmayan bir iddiayı içinde taşır.

Bu anlayışla, polisin “düşmanla” Lozan Antlaşması’nı imzalayan İsmet İnönü’yü de trenden inerken tutuklaması gerekirdi, “düşmanla” hem görüşmüş, hem de anlaşmıştı.

Devletler, “düşmanla” görüşürler, buna da devletleri yöneten hükümetler karar verir.

Aksi takdirde savaşların hiç bitmemesi, hiçbir anlaşmanın yapılmaması gerekir.

“Düşmanla”
görüşüp görüşmemeyi, anlaşma yapıp yapmamayı da hiçbir hükümet polise ya da yargıya sormaz, bunlar onların işi değildir.

Ama başka bir söylenti, MİT’in KCK’yı fiilen yönettiğini, suça ve şiddete kışkırttığını hatta bazı suçları KCK kılığında bizzat MİT ajanlarının işlediğini, polisle savcının bu nedenle Fidan’ın peşine düştüğünü ileri sürüyor.

MİT’in içindeki PKK’yla ilişkili Ergenekon yapılanmasına dokunulmadığını ve Fidan’ın bu yapıyı değiştirmek yerine bu yapıyı koruduğu iddia ediliyor.

KCK’nın aslında bir MİT yapılanması olduğu da söylentiler arasında.

Eğer öyleyse MİT’teki soruşturmayı kimse engelleyemez, Fidan’ı da kimse koruyamaz.

Ama bu iddiaların belgelerle kanıtlanması gerekir.

Tabii, hükümetin Fidan’ı korumak için çıkartmaya hazırlandığı yasa da bir başka tuhaflık, bu yasaya göre MİT’çiler istedikleri kadar suç işleyebilecekler, kimse onları sorgulayamayacak, kimse onları yargılayamayacak, her şey başbakanın kararına kalacak.

Bizi yasadışı bir şekilde dinleyen MİT’çiler de, Baransu’yu izlerken yakayı kaptıran ajanlar da dokunulmaz olacak.

Devletin ve hükümetin kendi “siyaset belirleme ve uygulama” yetkisini korumanın daha sağlıklı bir yolu bulunmalı bence.

Bugün tanık olduğumuz kavga büyük bir kavga.

Başbakan Erdoğan, bu kavgayı kazanmak için şu andaki çarpık devleti daha da çarpıtırsa bu tür kavgalar hiç bitmez, aksine gittikçe derinleşir, işin içine başkaları da karışır.

Bu devleti hukuka ve demokrasiye bağlı bir devlet olmazsa bu ülkede kimse güvende olmaz.

Birçok insan bunu defalarca anlatmaya çalıştı, Erdoğan anlamadı, umarım şimdi anlamıştır.

Yeni bir anayasa, yeni yasalar, demokratik bir düzen gerekiyor bize.

Aksi takdirde, yargının bir girişimi bütün ülkede “cemaat-hükümet” kavgası olarak algılanır, kimse devlete de yargıya da güvenmez, her şey bir iktidar kavgasına dönüşür.

Sonunda da mutlaka birilerinin canı yanar.

İşin en korkunç yanı da, haksız olanın değil, güçsüz olanın canının yanacağı gerçeğidir.

  • Yorumlar 8
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • önce insan11 Şubat 2012 Cumartesi 09:12yıllardır

      kürtlerin canı yanarken sorun yoktu...eeeee eden bulur.man dakka dukka ..gibi bişeydi

      Yanıtla (0) (0)
    • Mir Tatosi11 Şubat 2012 Cumartesi 10:33Devleti paylasamama savasidir

      Kürt sorunuyla ilgili oldugunu sanmiyorum. zaten Erdogan tamamiyle güvenlik yani kürt sorununu siddet yoluyla cözecegine inanmis ve gülende yok edin, kökünü kurutun diyerek tam destek verdi kürtlere bakis acisi aynidir orda sorun yok. asil sorun devlete kim daha cok hakim olacak savasidir. polis ve yargi zaten gülen cemaatinin elinde simdide devleti tamamiyla kontrol etmek istiyorlar. sanirim erdogan bu yapilanmalari biraz engelliyor yada devleti cemaatin eline vermek istemiyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • Mir Tatosi11 Şubat 2012 Cumartesi 10:39devleti ele gecirme operasyonu

      iste firtina tamda burda kopuyor. Erdogan devleti cemaate teslim etmek istemiyor. cemaate tüm gücünü kullanarak cok acik sekilde operasyon baslatiyor. aslinda bu savas mavi marmara gemisindeki 9 türkün israil tarafindan katledilmesinde Gülen cok acik sekilde israil tarafinda yer almasiyla baslamisti, cünkü israil devletinin yüce menfaatleri daha önemliydi Gülen icin, Erdogan ogün gücsüzdü bu gün biraz güc sahibi olunca direndi cemaate ve dananin kuyrugu koptu.

      Yanıtla (0) (0)
    • nurettin yiğit11 Şubat 2012 Cumartesi 10:58denge eksikliği

      Esasen çoğulcu bir düşünce yapısına ihtiyacımızın arttığı bu günlerde insiyatifin sadece hükümetle sınırlanması bütün olumsuz gelişmelerin ana kaynağı gibi.Doğal olarak herkes gündeme dair insiyatif alabilmek için uğraşmakta.illegal ya da legal!

      Yanıtla (0) (0)
    • mizgin11 Şubat 2012 Cumartesi 22:37büyük birader gelemden

      sn ahmet altan olayın küçük bir kısmını görebilmiştir ya da daha fazlasına cesaret edememiştir bence... bu ülkede adalet herkese bir gün lazım olabilir. onun için adalet birilerinin tekelinde olmamalıdır. hukuk devletinde yaşamak hepimizin hakkıdır. umarım yeni anaysa bu güveni herkese verecek şekilde demokratik bir anayasa olur. yoksa c. orwell'in 1984 kapıdadır...

      Yanıtla (0) (0)
    • Aran11 Şubat 2012 Cumartesi 23:25iz

      Basbakan Erdogan kürt sorununu cözmek icin arayislari vardi, Fetullah Hoca Cemaatinin icine Sizmis olan kürt asimilasyo taskilati , bu cözümü engeledi ve bir cok kürdün gönül verdigi Basbakan Erdoganin bir anda kariyeri yok edildi.Kürtlerin Basbakan Erdogana güvenleri kalmadi.

      Yanıtla (0) (0)
    • N.12 Şubat 2012 Pazar 16:18Milliyetçiler.

      görüşüme göre fetullah gülen hoca efendinin cematini siyasal olarak yönlendirenler Türk_ islam sentezcileri, Türk milliyetçileri, bir biçimde (MHP) görüşüme göre Gülen Cemaati MHP'nin kontrolundedir. Hükümetin kürt politikasından çok rahatsızlar, bu yüzden Başbakana Diz çöktürme cüretinde bulunuyorlar.

      Yanıtla (0) (0)
    • N.12 Şubat 2012 Pazar 16:43bu yüzden.

      işte bu yüzden bende; "kürtlere önderlik dava eden kürtler Erdoğana yardımcı olun zaten adamın eli çok güçlü değil, attığı adımlara destek olun, elini güçlendirmeye çalışmazsanız, erdoğan kendisi zor durumda zaten, poltikalarına karşı olan güçlü bir türk cenahı var, kürtlerde ergenekona yardım babından erdoğanın elini güçlendirme değilde zayıflatırlarsa herkes zarar görürür. Dolayısı ile burada Erdoğan ve hükümetinin politikası doğru ama gü

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89