BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 4 Ocak 2013’te başlayan ve bir yıldır süren İmralı görüşmelerine ilişkin ilginç detaylar anlattı. Önceki gün bir grup gazeteci Demirtaş’la, Öcalan’ın ‘paralel devlet’e ilişkin değerlendirmelerini konuştuk.
Demirtaş’ın Öcalan’dan aktardığı anafikirler şöyle özetlenebilir: Sürekli bu işi bozan bir güç vardı. 1993 ateşkes sürecinde de ondan sonraki birçok ateşkes dönemlerinde de bir güç ortaya çıkıyor ve çatışmaları yeniden başlatacak bir şekilde duruma müdahale ediyordu.
Buna ‘paralel yapı’ da diyebiliriz, ‘derin devlet’ de... Çözüm süreci başlarken biliyordum ki bu gücü bertaraf edemezsek, yani işi bozacak kesimleri bertaraf edemezsek başımıza çok dertler çıkaracaklar.
Paris cinayeti uyarıydı
Ben bunlara hazırlıklıydım. Paris’te üç kadın arkadaşımızın öldürülmesi ‘çözüm süreci’ni sabote etmek isteyenlerin ciddi bir uyarısıydı. Onu anladım.
Peki sabotajlar nasıl önlenebilir? Onu da birkaç kez devlet yetkililerine ve gelen heyetlere açıkladım: Yaptığımız görüşme ve müzakereler yasallaştırılmalı. Yarın bu nedenle Başbakan dahil bu süreci yürüten herkes hedef haline getirilebilir. MİT sorumluluk altına girebilir.
‘Paralel devlet’e gelince; Türkiye değişiyor, toplumsal ilişkiler değişiyor, yani her şey değişiyor bunlar ise değişmiyor. İttihatçılar gitti onların yerini Cemaat unsurları doldurdu. Bunlar sorunun çözümüne hep karşı çıktılar. Şimdikiler de karşı çıkıyorlar.
Amaçları bu hükümeti götürmek. Bence asıl neden de diyalog ve çözüm süreci. Tayyip Erdoğan’ı bir gecede Mursi’nin durumuna çevirmek istiyorlar. Bu endişelerimi Başbakan’ı korumak için değil, tehlikenin ve tehdidin boyutlarını anlamınız için söylüyorum.
Görünen o ki ‘paralel devlet’ süreci bozmak için sürekli operasyon yapacak.
Devletin birçok organı Cemaat tarafından ele geçirilmiş durumda, bunu görüyorum. Bu kadar güçlenince bir gün gelir ‘çözüm süreci’nin hesabını sormaya kalkabilirler.
Paralel devletin kalkışması bir darbedir. Bu yalnızca bir iç mesele de değil. Uluslararası güçler de işin içinde.
Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’ın ilk kez paralel devletten söz ettiği tarih olarak geçen yılın mart ayını hatırladığını ifade etti. Yine Demirtaş’ın aktardığına göre Öcalan; Cemaatin ABD’nin Utah eyaletindeki akademiyle bağlantılı bir lobi tarafından darbe işinde kullanıldığını düşünüyor.
Demirtaş, ‘paralel devlet’in hükümeti meşru ve açık bir alanda, yani yolsuzluktan yakaladığını ve darbelediğini belirtti. Ancak dedi, ‘Paralel devlet’ “Hükümet bu şekilde götürecekse buna evet demeyiz.”
Demirtaş’ın Öcalan’ın değerlendirmelerine ilave olarak BDP’nin 17 Aralık operasyonunu nasıl anladığını şöyle aktardı: Bu, bir paralel devlet operasyonudur. Buradan çözüm ve yüzleşme için bir fırsat yakalanabilir. Paralel devlet bu vesileyle tasfiye edilebilir. Hükümet bu açıdan gereğini tabii ki yapmalıdır.
Yerel seçimleri bekleyeceğiz
Selahattin Demirtaş, ‘çözüm süreci’nde tıkanıklığın aşılması, Kürtlerin taleplerinin yerine getirilmesi açısından hükümete yerel seçimlerin sonuçlanmasına kadar süre tanıdıklarını da ekledi.
Demirtaş’ın Öcalan’dan aktardıklarını ve kendi değerlendirmelerini ekleyince şöyle bir tablo ortaya çıktığını söyleyebiliriz: BDP/PKK eksenli siyasi akım, 17 Aralık ve arkasından gelen ‘operasyon’ları, bir ‘darbe’ olarak görüyor ve bu darbeye kesinlikle destek vermeyeceklerini ve karşısında olduklarını ifade ediyor.
Sorunun demokrasi ve diyalog içinde çözüleceğine dair umutlarını koruyorlar. Özel yetkili mahkemelerin verdiği kararların ve bu mahkemelerde süren davaların normal mahkemelere devredilmesini, hâkimlerin de değiştirilmesini istiyorlar. Bu açıdan yeniden yargılamaya destek vereceklerini vurguluyorlar.
Bu krizin bir demokratikleşme hamlesiyle atlatılmasının mümkün olduğunu da belirtiyorlar.
Kürt cephesi ‘paralel yapı’ konusunda ısrarlı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.