• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 10 °C

Milletleşmenin öncelikleri

Yavuz Delal

Hayat, denilebilir ki, önemli olana değer vermekle değerli olana önem vermek arasında süren bir yolculuktur. Bazen bunlar karışır birbirine; bazen de ayrımı yapacak hassasiyet önemsenir.

İnsanlığın örnek tabloları, başka bağlamlarda da olsa, "çalışan kazanır!" sözünde ittifak etmiştir.

Önemli olana değer veren de değerli olana önem veren de çalışmalıdır!

İnsan bireysel yaşamında da rahatlıkla gözler bunu; bazı önemli şeyleri kazanırken bazı değerli şeyleri kaybeder veya bazı değerli şeyleri kazanırken bazı önemli şeyleri kaybeder.

Ancak hayat damarları ve dünyadaki yeri bakımından akademik bilgi, çıkarın popüler bilgisi gibi, bazı önemli şeyleri kazanırken bazı değerli şeyleri kaybetme veya bazı değerli şeyleri kazanırken bazı önemli şeyleri kaybetme lüksü olmayan bilimsel bir olgudur.

Hele bu bilgi, milletleşme yolunda ilerleyen bir toplumun çabasını bilimsel verilerle desteklemeyi hedefliyor ve olmaması gereken egemenin enforme ettiği bilginin değerini sorguluyorsa durum daha da önem kazanır.

Böylesi bir toplum, işin doğası gereği ister istemez bir takım öncelikler edinir.

Öncelik seçimi maalesef bu tarz bir toplumun kaçınılmaz çelişkisidir.

Zira bu toplumda, toplumun tümü bir öncelikte ittifak etmez, öncelikleri toplum adına yerine getiren resmi kurumları da bulunmaz. Bu yüzden toplumu ayrıştıran, "seçili önceliğe" zarar veren ve "seçili önceliğin" de diğer önceliklere zarar verdiği temel problemler de toplumsal bir "öncelik" olur.

Yaklaşık bir asırdır milletleşme iradesini ortaya koyan Kürtler de öncelik sorunu yaşamış, haklı olarak konumunu askeri ve siyasi önceliklerle ele almış ve çalışmasının karşılığı olarak da birtakım kazanımlar elde etmiştir.

Ancak "seçili öncelik" uzun zaman almış ve doğal olarak akademik bilgi gibi önceliklerde gereği gibi kazanımlar sağlanamamıştır.

Bunlardan biri, belki de en az askeri ve siyasi öncelik kadar önemli olan öncelik, hak ve hürriyetlerin tahakkukunun ve bu bağlamda demokratikleşmenin önünde  potansiyel bir engel olarak duran manevi iklimde üretilen bilginin, aktüel siyasetin güdümünde manipüle ettiği akademik kimliktir.

İlmin konusu siyasetin konusu gibi konjonktürel değildir, siyaset özellikle maneviyata dair bilginin değerini akademik bir kimlikle ele almaz, belki ondan yararlanır, ama yine de çıkarının gereğini yapar.

Toplumsal sorunların ve sorunlara dair toplumsal kutuplaşmaların bulunduğu devrelerde sosyal bilimlerde ilmi bilgi genellikle muhalif unsuru destekler. Bu yüzden iktidarın bilimsel itibarı daha ziyade teknik konularadır. İktidarın sosyal bilimlere itibar etmesi ise tedbirler bağlamında mümkün olur.

Demokratikleşememiş toplumlarda gözüken kutuplaşmalarda muhalif unsurların bilginin ilmi değerine önem vermesi, onların iktidar karşısında bilginin gerçekliğinden, bilginin akademik kimliğinden korkmamasıyla ilişkilidir. Çünkü bilginin akademik değeri her halükârda muhalif unsura yarayacaktır. Bu yüzden özellikle muhalif unsurların bilginin akademik kimliğini oluşturma çabasını öncelik edinmeleri onların yararına olacaktır.  

"Manevi" veya "maneviyat" kelimesiyle ifade edilen "milliyet" ve "diyanet" kavramsal birliğidir. Milletle ilgili demek olan "milliyet" ve dinle ilgili demek olan "diyanet" bilgisi bir toplumun akademik kimliğini oluşturur veya akademik kimlikte o toplumun rengini belirler.

Milletleşme konseptinde maneviyata dair esaslı bilgi, milletin özgürleşmesine ivme kazandırmasının yanı sıra milletin demokratikleşmesinin de temel taşlarını teşkil eder.

Milletleşme çabasını deruhte eden bir faaliyetin amaçları arasında maneviyata dair akademik kimliğin teşekkülü de değerli bir öncelik olarak bulunmalı ve bu değer önemsenmelidir.

Milletleşme serüvenini tamamlamamış toplumlarda maneviyata dair önceliği önemli görmeyen bir çaba, çabası ile sonuçları arasındaki orantısızlığın maneviyatın kendiliğinden değerli olmasının etkisiyle elverişli hale geldiğini anlamakta zorlanır. Tıpkı salt maneviyatın din değerine önem verdiğini düşünen bir başka sosyopolitik çabanın, maneviyatın millet değerine önem vermemesinin elverişli kıldığı sorunsalını anlamakta zorlandığı gibi.

Sonuç olarak "önemli olan öncelikler" milletleşme sürecinde mutlaka "değerli olan öncelikler"le bütünleşmelidir. Tersi de aynı şekilde geçerlidir. Milletleşme serüvenindeki bir çabanın doğru yol üzerinde olup olmadığının ölçüsü budur diyen, herhalde yanılmış olmaz!

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89