• BIST 9645.02
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 19 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 24 °C
  • Berlin 6 °C

Kürtlere haksızlık ve bela...

Ahmet Altan-

Asıl görevi toplumun sorunsuz yaşamasını sağlamak olan devlet aygıtının içindeki bazı insanlar belayı yatıştırmıyor, aksine belayı kızıştırıyor.

78 bin oy alan Hatip Dicle’nin milletvekilliğini iptal etti Yüksek Seçim Kurulu.

Sabahtan beri deli gibi Anayasa ve Ceza Kanunu maddeleri okuyoruz.

Anayasa, bazı “suçları” işleyenlerin milletvekili olamayacağını söylüyor ve bu suçları sıralıyor.

Anayasanın bu maddesine göre Dicle, milletvekili olamaz.

Ama...

Kendisi de bir şiir okuduğu için mahkûm olan ve siyaset yapması imkânsız hale gelen Başbakan Tayyip Erdoğan’a siyasetin yolunu açan bir yasa çıkarıldı.

Bu yasa net bir biçimde diyor ki, suç infaz edildikten sonra o mahkûmiyet “yok” sayılır.

Cezanı çektikten sonra o “suçu” işlememiş sayılıyorsun bu yasaya göre.

Dicle’nin avukatları da diyor ki, “Dicle’nin hapiste geçirdiği süreleri hesapladığınızda onun kendisine verilen cezayı doldurmuş olduğunu görürsünüz, o cezayı doldurduğu anda da artık suçu işlememiş hale geldi ve milletvekilliğine hak kazandı”.

Dicle, cezasını çekmiş ve suçu “yok” olmuş.

Yüksek Seçim Kurulu’nun buna itirazı ancak “aritmetik” bir itiraz olabilir.

Diyebilir ki, “Hayır, henüz cezasını doldurmadı”.

YSK, öyle demiyor.

İptal kararına, “Anayasa maddesini” dayanak gösteriyor.

Ve, tam anlamıyla boşa basıyor.

Ben hukukçu değilim, eğer bu işleri benden çok daha iyi bilen hukukçular benim söylediğimin yanlış olduğunu düşünüyorlarsa, o zaman bize, Erdoğan da dâhil şu anda milletvekili olan birçok insanın “Anayasa’nın o maddesine” rağmen nasıl milletvekili olabildiklerini açıklasınlar.

Anayasa’da sıralanan suçları işlediler, nasıl milletvekili oldular?

Çünkü başka bir yasa onların suçlarını “yok” saydı.

Cezasını dolduran Dicle’nin mahkûmiyeti de “cezasını” bitirdiği gün “yok” oldu ve ona Meclis yolu açıldı.

Bütün cahilliğimle benim bile anlayabildiğim durumu YSK nasıl anlamıyor?

Niye o madde yokmuş gibi davranıyor?

Ve, niye bütün toplumu altüst edecek bir karar alıyor?

Bunun beladan başka nasıl bir sonuç yaratmasını bekliyor?

Milletvekilleri haksızlığa uğradığı için Kürtlerin büyük bir kısmı öfkeyle ayaklanmış durumdalar.

Onları bugün en iyi anlayacak olanlar Başbakan Erdoğan ve AKP’lilerdir çünkü Erdoğan’ın mahkûmiyeti onandığı zaman büyük gösterilerle bu mahkûmiyete karşı çıkmışlar, bir konuşma nedeniyle bir insanın siyasi hayatını bitiren haksızlığa ve insafsızlığa isyan etmişlerdi.

Şimdi de aynı haksızlığa Kürtler isyan ediyor.

Öfkelerinde de haklılar.

BDP, bu kararın “kaos” yaratmak amacıyla verildiğini söylüyor.

Büyük bir ihtimalle de haklı ama bu “amacın” gerçekleşmesine de yardımcı olmamak gerekir.

Devletin içinde birileri “kaos” yaratmak istiyorsa, hepimizin görevi bunu önlemek, bunu engelleyecek tedbirler bulmaktır.

BDP’ye “kaos” yaratanların amaçlarını böyle açıkça görürken onların amaçlarına ulaşmasına yardım edecek işler yapmamasını önermek aklın gereği ama burada Başbakan Erdoğan ve AKP’lilere de önemli işler düşüyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü ile Hamas arasındaki anlaşmazlığı çözmek için “arabuluculuk” rolü üstlenip bu örgütlerin liderlerini Ankara’ya getiren AKP hükümeti, kendi ülkesindeki böyle büyük bir sorunun çözümünde de rol almalıdır.

BDP Başkanı Demirtaş, “Başbakan ya da Cumhurbaşkanı bir açıklama yapsın” diyor, bence çok haklı.

Bu krizi yatıştırmak hem Başbakan olarak, hem de aynı haksızlığa uğramış bir insan olarak Erdoğan’a düşer.

Kendisine çektirilen acının nasıl bir şey olduğunu bilen Başbakan, neden Kürtlerin aynı acısı karşısında böyle sessiz?

Haksızlığın, haksızlık olduğunu ancak kendine yapıldığında mı anlıyor, başkasına yapılan haksızlıkları kavrayamıyor mu?

Neden o acıyı yatıştıracak bir kelime etmiyor?

Bir dostane laf, bir “Derdinizi anlıyorum” sözü, bir “Haksızlığa karşıyım” açıklaması toplumdaki gerginliği yatıştırır.

Bu kaos özlemini sonuçsuz bırakmak, bu haksızlığı kınamak hepimizin görevi.

Haksızlık varsa, herkes eninde sonunda o haksızlığın kurbanı olur çünkü.

Bugün sessiz kalanlar bunu hiç unutmasınlar.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89