Öyle günler vardır ki, toplumların, ülkelerin tarihinde yeni ufuklara başlayan bir yolculuğun simgesi olarak anılırlar. 2013 Newroz’u, böyle bir başlangıcın işaretlerini verdi.
Yüzbinlerce Kürt, acılı bir dönemi sona erdirecek bir olaya tanıklık etmenin çok ötesinde bir değişim mesajı verdi. Kürtlerin diliyle Amed’de dün büyük bayram vardı...
Öcalan’ın mesajıyla birlikte, Türkiye ve bölgede başka bir bilinç dönemine girildiğini söyleyebiliriz. Kürtler çok ağır baskılar gördüler, inkâr ve imha edilmek istendiler. Diyarbakırlılar, Kürt meselesinin bir toplumun meselesi, bir kimlik meselesi, bir özgürlük meselesi olduğunu dünyaya gösterdi. Helal olsun onlara. Türkiye’nin kendine gelmesine, inkârcı rejimin değişmesine sağlam bir harç oldular. Yaşanan hiçbir “dönüşüm”ü, hiçbir “rahatlama”yı onlardan soyutlayamayız...
Türklerin de özgürleşebilmesi
Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da kutlamak gerekiyor. İnkâr ve imha siyasetini bırakarak; çözümü, müzakereyi, Kürtlerin hak ve hukukunu temel alan yeni siyasi yürüyüşün “başlangıç anahtarı” olabildiği için.
Milliyetçiliğin yüksek prim yaptığı bir coğrafyada, Erdoğan ve arkadaşları bir cesaret gösterdi. Kürtler de onlara aynı “çözüm duygusu” içinde karşılık verdi.
Umarız CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da Diyarbakır’daki coşkuyu, barış ve çözüm isteğini görerek çözüm için elini taşın altına koyar.
Dün itibariyle Türkiye bir yolculuğa başladı. Artık tren hareket hâlinde. Yolculuk bir kazaya uğramadan ilerlerse, bir büyük değişim dönemi gelecek.
“Öteki” olarak görülen, devlet tarafından dışlanan Kürtleri, Alevileri ve cümle değişik kimlikleri kendileriyle aynı haklara sahip kabul edebilen, kendileri için hissettikleri duyguları onlar için de hissedebilen Türkler, dünyaya daha değişik kavramlarla bakabilecek, yeni renkler görebilecekler.
“Başkalarını ezenler, kendileri de özgür olamazlar” deyimi, bu noktada önem kazanıyor...
Türklerin de kaderlerinin değişeceği, değişik duyguların yoğunluk kazanacağı yeni bir “gelecek inşası” başlıyor. Sonuç olarak, sıradışı bir gün yaşadık. Tabii ısrarı sürdürmek zorundayız.
“Ben bugün milyonlarca kişinin şahitliğinde yeni bir süreç başlatıyorum” diyen Abdullah Öcalan’ın “silahlar sussun, fikirler konuşsun” çağrısı şöyle devam ediyor:
“Türk halkı ve Kürt halkının akan kanı duracak. Silah değil siyaset işleyecek. Silahları bırakın ve sınır dışına çıkın. Silahlı mücadeleden demokratik mücadeleye geçiş yapıyoruz. Zaman savaşın ya da çatışmanın zamanı değildir. Zaman ittifak ve birbirine sarılmanın, helal etmenin zamanıdır. Bana güvenenler sürecin hassasiyetini sonuna kadar gözönünde bulundursun. Bu, mücadeleden vazgeçmek değil yeni bir mücadelenin başlangıcı.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.