• BIST 9019.57
  • Altın 4152.823
  • Dolar 39.1557
  • Euro 44.472
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 20 °C
  • Berlin 18 °C

'Kürtçe medeniyet dili midir?'

Hilal Kaplan

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, katıldığı bir televizyon programında şöyle bir açıklama yapmış:

"Şartlar elverirse Kürtçe sadece seçmeli ders olabilir. Yoksa ilköğretimden üniversiteye kadar Kürtçe bir eğitim yapılması mümkün değildir. Kürtçe anadilde eğitimin önünde anayasal engel var. İkincisi, anayasal bir engel olmasa, Kürtçe bir eğitimin kaliteli bir eğitim olabileceğine inanıyor musunuz? Bir medeniyet dili midir Kürtçe? Böyle anadilde eğitimi düşünmüyoruz. Anadilde eğitimin Türkçe olması hem beraberlik sağlıyor hem de Türkçe bir medeniyet dilidir. Türkçe'yle eğitimin her alanına hizmet edebilir."

 "Kürtlerin bütün haklarını vereceğiz"den "Kürtçe medeniyet dili midir"e çıkan yol... Sayın Arınç, belki farkında değil ama sözlerinde âdeta bir "kolonyal efendi" konumlanışı seziliyor. Kürtçe'nin medeniyet dili olmadığı beyanatına dair düşüncemizi sona saklayarak sorulması gerekenleri sıralayalım:

 1. Eğer devlet bir ülkede eğitimi zorunlu kılıyor, çocuğu okula aldırıyorsa; o çocuğun nasıl eğitim gördüğü noktasında da ebeveyne karşı sorumlu değil midir? Yani eğer bir grup ebeveyn, çocuklarının ilköğretimden liseye kadar Kürtçe anadilde eğitim veren bir okula gitmesini arzu ediyorsa, devlet bu hakkı sağlamakla yükümlü değil midir? Kürtçe anadilde eğitim hizmeti, bölgedeki tüm okullarda zorunlu değil, ebeveynlerin çoğunluğunun tercih ettiği bölgelerde uygulanırsa sorun çıkmasının önü de kesilmez mi? Tercihi ebeveyne bırakmak doğru değilse, çocuğunun başörtüsü takmasını isteyen -bunu da zamana göre yanlış bulan siyasetçilerimiz olmuştu malum- ebeveynelere de karşı çıkmak mı gerekir?

 2. Türkçe dersi, anadilde eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkçe'nin zorunlu ders olarak çocuklara öğretilmesiyle herhangi bir kültürel kopuş yaşanması söz konusu olamaz. Kaldı ki devletin bu dili 90 yıldır asimile ettiği düşünülürse, zaten var olan 'kopuş'u engellemek bağlamında bu hakkın teslimi daha işlevsel olacaktır.

3. Türkiye'deki velilerin büyük çoğunluğunun çocuklarının Kürtçe anadilde eğitim yapmasını istemeyeceği öngörüsü bence de doğrudur. Çünkü Kürtçe, mevcut şartlarda Türkçe'ye nispetle etkinlik alanı daha dar bir dildir. Ancak bu seçim hakkını aileden alıkoymak, ebeveyni çocuk yerine koymak değil midir? "Halk için, halka rağmen" politikasını sahiplenmesi gereken son parti Ak Parti değil midir?

Gelelim, Kürtçenin medeniyet dili olmadığı mevzuuna... Bir toplumsal meseleyi anlamanın önemli yollarından birisi, o meseleye dair mevcut iktidar ilişkilerine bakmaktır. Bir dilin toplumdaki konumu da mevcut iktidar ilişkileriyle birebir alakalıdır. Zira bir dil, gündelik hayat dışında, farklı mecralarda ne kadar çok kullanılırsa, hem o denli güç kazanır hem de yaygınlaşır ve gelişir. Bu minvalde o dilin "devlet koruması" altında olup olmadığı, ne kadar medeniyet dili olup olmadığıyla yakından ilgilidir.

Bu noktadan itibaren sizi daha fazla analize boğmayacağım. Zira mevzuya ilişkin yapılacak herhangi bir analizden daha hikmetli bir metni dikkatinize sunacağım.

Ahmedi Xânî, Başbakan Erdoğan'ın da bölgedeki konuşmalarından sık sık referans verdiği ünlü bir Kürt şair. Xânî, 1695 yılında, döneminden farklı olarak Kürtçe yazdığı ünlü "Mem û Zîn"* isimli eserinin giriş kısmında, kitabın Kürtçe yazılış sebebini izah ettiği bölümde şöyle diyor: "Kısacası: İnattan ya da çaresizlikten / Mutat hilafı olarak bu bidatı işledi." Yani "herkesin tersine bu kitabı Kürtçe olarak yazdım" diyor. Peki neden?

 "Ki el demesin 'Kürtler,
 İrfansız, asılsız ve temelsizdirler.
 Çeşitli milletler kitap sahibidir,
 Sadece Kürtler nasipsizdirler.'

 Bilmem 'el'in söyledikleri size de tanıdık geldi mi? Devam eden beyitler, o dönem ilim ve edebiyatla meşgul olanların daha çok Farsça ve Arapça'ya başvurduğunu ve bunun sebebinin de bu dillerde yazılan eserlerin para olarak karşılığının alınabildiğini, bu dillerde yazanlara sahip çıkıldığını anlatıyor.

Xânî, "mangır/ para" metaforuyla Kürtçe yazdığı eserini kast ederek devam ediyor:

 "Bu mangırlar gerçi değersizdir,
 Ama sade, temiz ve paha biçilmezdir.
 Hilesiz, hurdasız ve tamamdır,
 Ve halkın alışverişi için elverişlidir.
 Hâlis Kürtçedir, şüphe götürmez

 (...)

 Bu paramıza "değersizdir" deme,
 O şahlar öncüsünün sikkesinden yoksundur.
 Eğer basılarak nakşedilseydi,
 Böyle revaçsız ve karışık kalmazdı.
 O kimsenin adına mensup olmayan bir sevgilidir,
 Onun için karabahtlı ve muratsızdır."

 Gördüğünüz gibi Xânî, Kürtçe'ye ilim ve edebiyat dünyasında revaç gösterilmemesini bir egemenin himâyesinden yoksun olmakla ilişkilendiriyor. Bu yoksunluğu da şöyle izah ediyor:

 Olsaydı eğer bir ittifakımız bizim,
 Hep birlikte birbirimize itaat etseydik,
 O zaman dini de devleti de ikmâl eder,
 İlmi de hikmeti de elde ederdik."

 Yani Kürtçe'yi de "medeniyet dili" yapardık diyor. Ancak Kürtler de Çerkezler, Abhazlar, Tatarlar, Lazlar, Boşnaklar, Arnavutlar, Gürcüler ve diğer pek çok "anasır-ı İslâmiye" gibi bu toprakların bir parçası olmayı tercih ettiler. Sırf bu yüzden bile, bu milletin seçilmişlerine düşen vatandaşlarının dilini aşağılamak değil, bizzat bu medeniyetin parçası olan dillerin daha fazla asimile edilmeden var olmasına katkı sağlamak olmalıdır.

 *İstifade ettiğim kopya, M. Emin Bozarslan tercümesiyle Hasat Yayınları'ndan çıkan, Hüseyin Kıvanç'ın hazırladığı "Mem û Zîn"dir.

  • Yorumlar 8
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • nuri aslantürk08 Şubat 2012 Çarşamba 13:47medeniyet

      ben sayın bülen arınç ın medeni bir insan olduğuna inanmayanlardanım çünkü medeni bir insanın kendisi için istediği şeyi başkası içinde isteyendir ama sayın arıç sadece kendileri gibi düşünen insanların menfeatlerine hizmet eden bir sahşiyettir buda bir bakana asla yakışmayan bir harekettir.

      Yanıtla (0) (0)
    • derya08 Şubat 2012 Çarşamba 15:29ne yazıkki buda kürttür.

      Bülent Bey aslen Bitlislidir. Osmanlı zamanında Bitlisten sürgün edilenlerin önemli kısmı Ege tarafına yerleştirildiler. Manisa tarafındaki kürtlerin çoğu Bitlislidir. Bu da kürtlerin fıkralık durumlarından biri işte.

      Yanıtla (0) (0)
    • adem08 Şubat 2012 Çarşamba 16:26yazık

      BEN BÜLENT ARINÇIN O ŞEKİLDE KONUŞMASINA GERCEKTEN COK ÜZÜLDÜM HİÇ OLMADI.

      Yanıtla (0) (0)
    • medya terazi08 Şubat 2012 Çarşamba 17:31zimani kurdi zimanimeye

      Anadilimiz kürdçe bizim asıl medeniyetimizdir varlığımızın sebebidir ve eğitim dili olacaktır. kimse kurstan söz etmesin seçmeli dersten söz edenlerde yabanci dillerden söz ediyorlar.Biz kendi anadilimize yabanci dil muamelesini yapmayacağız.eğitimi göreceğiz edebiyat diliyle

      Yanıtla (0) (0)
    • Sade Vatandaş08 Şubat 2012 Çarşamba 18:56Heyhat!

      Niye kıvırılar ki ? Niye illa bi olay başımıza gelmeden sorunlar üzerine yoğunlaşmayız ki ve niye konu hakkında bilgisi olmayanların sesi daha gür çıkıyor ki ? Kürtçe okullarda okutulsa ülke için sakınca mı doğuracak hayır ! Medeniyet dili demeleri için illa bi ülkede devlet dili bağlamında mı görmek llazım :S
      Bülent arınç düşünen biridir ümidimiz o yöndedir ki kürtçe mevzusunu daha çok araştırır.
      Eline sağlık Hilal Kaplan

      Yanıtla (0) (0)
    • ali kolaylı09 Şubat 2012 Perşembe 11:39medeniyet!!!

      arınç'ın medeniyet tarifi nedir!kürtçe için medeniyet dili olmaz dicek yetkinliği ne kadardır!şu an konuştuğu türkçenin 100 sene önce osmanlıda yüzde 10 kadar konuşulduğu tdk katkısı ile ancak günümüzde bu şekli aldığı ona rağmen arapça-farsça kelimelerin fazlalığı nasıl açıklanır!o çok savunduğu osmnlının kılıç ile zor ile diğer yerlere sahip olma arzusu mudur medeniyet ile ölçülen! bence cehalet örneğidir bu açıklamalar!

      Yanıtla (0) (0)
    • Muzaffer Saglam09 Şubat 2012 Perşembe 20:35inkarcilik olamaz!

      Gercekten bu degerli gazeteci brêz Hilal Kaplan Kurd halki'nin cok degerli icten bir gazeteci ve aydin dostudur. Onun kose yazilarini surekli okurum ve zaman-zamanda kendisine mailler yazarim, bazisindan da kendisinden yanit'da alirim. Iste o da bu kose yazisinda Kurd halkinin gercket ve icten bir dostu oldugunu'da bu kose yazisi ilen gostermis oldu. Umariz hem hukumet ve hemde hukumet cevreleri bu sorunu Kurd halkinin ozlemi gibi cozmege calisir.

      Yanıtla (0) (0)
    • Yunus Emre18 Haziran 2012 Pazartesi 01:26Medeniyet dili

      Ne turkçe ne de Kurtçe birer medeniyet dili degillerdir.Terimler ve kelimeler devamli olarak degisiyor ve yerine avrupa dillerinden kelimeler ekleniyor.Ben La Fontaine'nin 400 sene once yazilmis siirlerini okuyabiliyorum.Ama 50-60 sene once yazilmis Turkçe bir kitabi anlayamiyorum.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89