• BIST 9468.33
  • Altın 2500.414
  • Dolar 32.5951
  • Euro 34.8132
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 21 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 6 °C

Kürt Konferansı'ndan 'Büyük Kürdistan'a

Oral Çalışlar

Türklerle Kürtlerin bir 'büyük ittifak'ı, Ortadoğu için ilgi çekici ve değişik bir 'barış, uzlaşma ve birlikte yaşama modeli' anlamına gelebilir.

Bundan 16 yıl önce Avustralya’nın Melbourne kentinde katıldığım bir TV programında şu soruyla karşılaştığımda ne cevap vereceğimi bilememiştim: “Nüfusu 20 milyondan fazla olan, bir ortak toprak parçası üzerinde yaşayıp devleti olmayan Kürtlerden başka halk var mıdır?” Bu soru yıllar boyu aklımdan çıkmadı.

Bu ay içinde toplanacak olan Kürt Konferansı, Kürtlerin tarihinde yeni bir duruma işaret ediyor. 1. Dünya Savaşı sonrası dört ülkeye bölünmüş olan bu halkın değişik eğilimlerindeki temsilcileri, belki ilk kez bu kadar geniş bir katılımla bir araya geliyorlar.

Geçmiş tarihlere dikkatle bakıldığında; Kürt siyasi gruplarının, silahlı Kürt askerlerinin birbirlerine girdiği, ‘köklü bir birlik’ oluşturma perspektifinin zayıf kaldığı görülebilir. ‘Mahabat Kürt Cumhuriyeti’, ‘Molla Mustafa Barzani ayaklanması’ gibi deneyimleri göz ardı etmeden söyleyebilirim ki Kürtler ilk kez bu kadar meşru bir zeminde, yeni bir siyasi coğrafyanın aktörleri olarak bu konferansa katılacaklar.

Tabii bu duruma bir günde gelinmedi... Bu konferansın bugünden yarına yeni bir şey yaratacağını da düşünmemek gerekiyor... Ne olursa olsun, ortak Kürt kimliğinin böylesine açıktan ele alınması, ‘yeni bir gerçeklik düzeyi’ni gözler önüne seriyor. Tabii “Arap Baharı’nın gerisinde soru işaretlerinin bulunduğu böyle bir dönemde Kürt Konferansı ne anlama gelebilir?” şeklinde bir değerlendirme de yapılabilir.

Türkiye ve bölgedeki diğer ülkeler, geçen yüz yıla yakın zaman içinde çok büyük Kürt isyanlarıyla yüz yüze geldi. Bölge ülkeleri, ‘Kürtlerin varlığını inkâr’ temelindeki statükoya bağlı kalmayı tercih ettikleri için ortalık hiç yatışmadı. Son büyük Kürt ayaklanması Türkiye’de yaşandı. Şimdi herhalde onun sonuna doğru yaklaşıldığını söyleyebilecek bir noktadayız. Bu son, aynı zamanda yeni bir başlangıç diye okunmalı. Bölgenin ana dinamiklerinden birisinin artık Kürtler olduğunu bütün dünya görüyor...

PYD’nin Suriye Kürdistanı’nda ‘etkin güç’ haline gelmesi, yani ‘PKK’ya yakın bir siyasi hareket’in sınırlarımızın hemen yanı başında ortaya çıkması, tabloyu karmaşıklaştırıyor: Türkiye PKK ile yeni bir döneme hazırlanırken ‘Suriye PKK’sı’ diye adlandırılan PYD ile nasıl bir ilişki kurabilecek?

Muhalefete kalsa, eski inkârcı ve imhacı ‘çizgi’den öyle hemen uzaklaşmaya gerek yok. AK Parti’nin de başlangıçta bir tereddüt geçirdiğini biliyoruz. Sonunda aklın yoluna geliniyor.

Türkiye, ‘barış ve çözüm sürecine istikrar kazandırabilme’ perspektifi doğrultusunda, bölgedeki diğer Kürt oluşumlarını da hesaba katan yeni bir strateji oluşturmanın hazırlıkları içinde.

Son dönemde PYD Başkanı Salih Müslim’le resmi ve açıktan görüşmeler yapıldı. Irak Kürdistanı’nın Başbakanı Neçirvan Barzani üst düzeyde ağırlanıp konuşuldu.

Bu noktadan sonra kafalarda şu sorunun şekillenmesi doğal: “Kürtler ‘Büyük Kürdistan’a mı hazırlanıyor?”

Bunu 20 yıl önce Bekaa Vadisi’nde uzun bir röportaj yaptığım Öcalan’a sorduğumda, “Neden Türkiye’den kopalım ki, İstanbul, İzmir, Antalya gibi şehirlerde o kadar çok Kürt yaşıyor ki... Biz Türkiye’nin zenginliğini Türklerle paylaşmak istiyoruz” cevabıyla karşılaşmıştım.

Türkiye Kürtlerinin ‘ağırlıklı tercih’inin değiştiğini düşünmüyorum. Ancak değişen çok şey var: Kürtler yaşadıkları ülkelerde kendilerini yönetebilmek, dillerini, kültürlerini koruyup geliştirmek istiyor. Eskiden kavgalı oldukları diğer ülkelerdeki Kürt kardeşleriyle bir daha dövüşmek, bozuşmak istemiyorlar.

Geçmişte uzun süre çatışmış halkların ittifaklarının sahici ve kalıcı olabildiği bir gerçek... ‘Muhalefet’in milliyetçi tepkilerinin esiri olunmaz, ‘yeni Kürt enerjisi’ anlaşılabilirse çok zengin bir ‘yeni birliktelik’ yaratılabilir.

Türklerle Kürtlerin bir ‘büyük ittifak’ı, Ortadoğu için ilgi çekici ve değişik bir ‘barış, uzlaşma ve birlikte yaşama modeli’ anlamına gelebilir.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89