• BIST 9645.02
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • İstanbul 18 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 24 °C
  • Berlin 4 °C

Kürt demokrasisi, Türk demokrasisi

Oral Çalışlar

Türklerin demokrasisi ayrı, Kürtlerinki ayrı değil. Türklerin hak ve özgürlükleri ayrı, Kürtlerinki ayrı değil.

'Çözüm süreci'nin Türkiye’nin demokratikleşmesinin ana dinamiği olduğunu, başından beri savunanlardanım. Türkiye’deki ana kamplaşmanın, 'çözüm süreci'ne karşı alınan tavır üzerinden şekillenmesini, bu çerçevede değerlendiriyor, bu kamplaşmayı bir anlamda kaçınılmaz buluyorum. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, seçim kampanyası sırasında Dersim’de yaptığı konuşmada; "Çözüm süreci kimsenin tekelinde değildir" diyerek bir adım attıysa da devamını getirmedi. Sözlerinin, yerel seçimlerde, mesela, Dersim’de karşılık bulmamış olmasını, bu bağlamda anlamaya çalışabiliriz. 

'Çözüm süreci'ni, yalnızca iktidarla BDP/PKK arasında bir pazarlık olarak gören ya da göstermeye çalışlan anlayış; buradaki büyük toplumsal beklentiyi, sosyolojik derinliği kavrayamadı, kavramak istemedi. Hatta, 'Kürtlerin Türkiye’deki demokrasi sorunlarına sırt çevirdikleri, yalnızca kendi hakları peşinde koştukları' gibi değerlendirmeler yapıldı, yapılmaya devam ediyor. 

Peki, Öcalan, oportünist bir siyaset mi izliyor? Veya "BDP/PKK hareketi, kendi haklarının peşinde koşarak, Türk demokrasisine sırt çeviriyor" gibi bir analizin temeli var mı? 

Gerçekçi cevaplar arayacaksak, öncelikle şu saptamayı yapmamız gerekiyor: Türkiye’deki demokratikleşmenin asıl aksayan yönü, kimlikler konusundaki inatçı tutum. Genel seçimler, düşünce özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü gibi alanlarda; başta Kürtler olmak üzere, kimlik talebiyle ortaya çıkan toplumsal gruplara geldiğimizde, bir duvarla karşılaşıyoruz. 

Türkiye’nin yakın tarihinden gelerek bu günlere uzanan otoriter geleneğini, Kürt meselesinden bağımsız olarak kavramak, elbette mümkün değil. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü; halen, en çok, Kürtlerin sorunu olarak öne çıkıyor. Hapisteki gazetecilerin neredeyse tamamı, Kürt sorunu nedeniyle içerde. Çok sayıda Kürt siyasetçi, yasal alandaki açık faaliyetleri yüzünden tutuklu. 

'Çözüm süreci' demek, anayasanın ırkçı vurgulardan temizlenmesi demek. Anadilde eğitimin kabulü demek, Türkiye’nin çokkültürlü bir ülke olduğunun kabulü demek. 

Kürtlerin, Alevilerin eşit yurttaşlar olarak görüldüğü, yani bu alandaki psikolojinin gerçekten değiştiği bir zemin; Türkler ve Sünniler açısından da bir demokratik sıçrama fırsatı olabilir. 

16 aydan bu yana süren çatışmasızlık ortamında, Kürtler ve Türkler, çok şeyler kazandılar. Çocuklar ölmedi. Kin ve düşmanlık üretme çabaları, barışçı ortam nedeniyle etkisiz kaldı. 

İşte bu düşünceler içindeyken; Kürtlerin, sorunların barışçı yöntemlerle çözümü konusundaki kararlılıklarını, olumlu bir puan olarak, bir kenara yazmamız gerekiyor. 

Kürtlerle yürütülen süreç; Türkiye’nin sosyal psikolojisini olumlu dönüştürmeye devam ederse; ortaya çıkacak yasal çözümler de Türkiye demokrasisi açısından, bir ilerleme zemini oluşturabilir. Bazı değerlendirmelerimi belki fazla iyimser bulabilir, bu ilerlemeyi kendi gündelik yaşamınızda henüz hissetmiyor olabilirsiniz. 

Ne olursa olsun, şunu görmekte yarar var: Türklerin demokrasisi ayrı, Kürtlerinki ayrı değil. Türklerin hak ve özgürlükleri ayrı, Kürtlerinki ayrı değil. Atılacak her ileri adım, iki tarafın da kazancı olacak. 

Kürtler, son bir buçuk yıldır tırmanan kutuplaşmanın tarafı olmamaya, özen gösteriyorlar. Şiddetin yaygınlaşmasına yol açabilecek tutumlardan, dikkatle kaçınıyorlar. Türkiye’deki toplumsal denge ve uyum açısından, önemli bir anahtar olduklarını, göstermeyi sürdürüyorlar. 

1 Mayıs 

Tabii ki, her şey çözüm sürecinden ibaret değil. Tabii ki, Kürt sorunu tek başına her kilidi açacak anahtar değil. Türkiye’nin, aşması gereken, birçok derdi var. 

1 Mayıs geliyor. Gene anlamsız bir yasakla karşı karşıyayız. Gösteriye izin verilen yıllarda; Taksim Meydanı’nda, barışçı bir hava gördük, çok ciddi bir çatışma olmadı. Bu kez de gereken önlemler alınabilir, izin verilebilir ve gereksiz bir gerginlikten kaçınılabilirdi. Maalesef bu konudaki kutuplaşma tırmanıyor. Tarafların, bir durup düşünmesinde, yarar bulunduğu inancındayım.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89