• BIST 10082.77
  • Altın 2438.191
  • Dolar 32.4757
  • Euro 34.7263
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 18 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 15 °C

Kırmızı...

Nihal Bengisu Karaca

GEÇTİĞİMİZ yerel seçim haritasında blok olarak farklı renge bürünmüş bir Güneydoğu manzarası ortaya çıkmıştı. Bu kez onun yerini, blok olarak kırmızıya boyanmış Ege ve Akdeniz şeridi aldı. Biz ayrılma, bölünme denildiğinde genelde Güneydoğu ve Kürt meselesini hatırlıyoruz; oysa bir kısım Türkler almış başını gidiyor; bir çare bulunmazsa birkaç yıla kalmaz bağımsız bir site devleti kurmaya kalkabilirler. Latife tabii, ama önce yerel seçimlerde, daha sonra referandum sonuçlarında görüldüğü şekilde, sahil şeridinde suların kabarmış olduğu açık.

Çünkü, 1) Gelişen ekonomiden, büyüme ve kalkınmadan nasiplenme, pastadan pay alma konusunda Anadolu illeri kadar talepkâr değiller. Tatilcileri çıktığınızda sahil şeritlerinde mebzul miktarda emekli öğretmen, hâkim ve askerin oturduğunu unutmamalıyız. Sahil şeridinde metropollerdeki gibi her ay IKEA’ya koşturup yeni bir Amerikan servisi, yeni bir sandalye, giyinme odasına bir modül daha almaya hevesli genç nüfus ve alabildiğine tüketen bir grup da yok, Anadolu’daki gibi yeni ekonomik fırsatlar bekleyen potansiyel de. 2) Müsterih değiller.

2. madde önemli. Müsterih değiller, çünkü bir “hayat tarzı” ayrışması var. Söz konusu ayrışma gerekçelerini net olarak ifade edemediklerinden başka alanlarda politik duruş ihdas etmeye çalışıyorlar. Ramazan ayında cadde kenarındaki restoranda içki içebilmek istiyorlar; yahut “Kızım 18 yaşına geldi ve elbette sevdiği bir adamla birlikte olacak, ne var bunda? Evlilik şart değil ki” dedikleri zaman “ötekileştirileceklerini”, Türkiye’nin diğer bölümleri tarafından namussuzlukla, şerefsizlikle itham edileceklerini düşünüyorlar; bu nedenlerle Anadolu’nun varsıllaşan ve mobilize olan Sünni/muhafazakâr kesimleriyle fazla yüz göz olmak istemiyorlar.

Özel hayatta liberal, kamusal hayatta fazlasıyla ulusalcı/milliyetçiler. Bu bir çelişki de olsa, şimdiye kadar hep onaylanmıştı. “Çağdaşlık” üzerinden temin ettikleri moral üstünlük dolayısıyla özeleştiri alışkanlığı elde edemediler ve teskin olmayı kolaylaştıracak esnek perspektifleri de geliştiremiyorlar. Bu esneklikten yoksun olma ve hayat tarzlarını savunurlarsa durumun daha kötüye gideceği vehmi boğazlarında birikiyor ve kindar düğümlere dönüşüyor. Gelinen noktada sık sık karşılaşılan tablonun adı korku değildir, apaçık, besbelli bir kindir.

Aslına bakarsanız hayır diyen kırmızı şeridin hayat tarzıyla metropollerde yaşayan ve Anayasa değişikliğine “evet” diyen liberal, demokrat laiklerin hayat tarzı birbirine son derece benziyor; fakat İstanbul, Ankara gibi metropollerin liberal kesimleri kendilerine istedikleri özgürlükleri başkaları için de isteme esnekliğine sahipler. Bu da doğuştan getirilmiş bir yetenek değil, metropoller daha kozmopolit, dolayısıyla bu kentlerin laik/seküler liberalleri, ülkenin çok farklı yerlerinden gelen insanlarla ve onların sorunlarıyla, dahası iktidar çevreleri ve herkes için demokrasi talep eden dindar/muhafazakâr kesimlerle daha içli dışlı bir yaşam tutturabilmiş olmaktan dolayı, “hayat tarzı” ile ilgili tehdit oluşturacak herhangi bir eğilim olmadığını deneyimleme şansına sahip olabiliyorlar.

Oysa bir tarafı denize diğer tarafı kendi içine bakan sahil şeridi artık içselleştirmiş olduğu emekli memur ve askerlerle birlikte iki tip yabancıyla karşılaşıyor: Biri Batılı ülkelerden gelen turistler, diğeri çalışmaya ya da yerleşmeye gelmiş, üstelik toplu halde hareket etmeleri, aşiret bağlarından kopup bireyselleşememeleri, yer yer PKK sempatizanı olduklarının da anlaşılması nedeniyle tepki toplayan Kürtler. İşte bir sebep daha: Demokratik açılıma duyulan nefret.

Sonuç “kırmızı şerit”in kapılarını hükümetten gelebilecek her şeye kapatması oluyor.

Hayır’da hayır olabilir sahiden; bakarsınız hükümet blok halde kendini “hayır”a vermiş beldelerle daha fazla iletişim kurar, daha çok konuşur.

Demokrasinin özünde konuşmak vardır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89