"Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, Kurultay'daki doğal ve rahat tavırlarıyla dikkat çekti."
Yukarıda okumuş olduğunuz ifade hafta sonu internet sitelerinin baş cümlesi idi.
Kemal Bey'e, Başbakan'a ilk ismi ile hitap ettiği için olağanüstü nüktedan muamelesi yapan "hüsnü zan" sahibi medyamız; Sevil Hanım için de "doğal ve rahat tavır"ı uygun bulmuştu hüsniyelenme jesti olarak.
Bu "doğal ve rahat tavır" kime nisbetle söylenmiştir?
Kurultaylara asla katılmayan; Deniz Baykal ile resim vermeyen Olcay Baykal'a nispetle mi?
Yoksa Bülent Bey'den daha "Ecevit" olan Rahşan Hanım'a nisbetle mi?
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu "rol çalmak" üzerinden değerlendirdi. AK Parti politikalarını örnek alıyor diye. Ne vakittir bir şahlanış rüyası için başı yastıkta bekleyen sosyal demokratlar, Kemal Bey adına derhal cevap verdi: "Olur mu esas AK Parti sol politikaları kullanmıştı."
İyi de muhafazakâr damardan gelen bir partinin "kullandığı söylemi" on yıl aradan sonra aynen tekrarlamak CHP'yi halkçı yapmaya yetecek midir? Kemal Bey halkın nasıl vakit geçirdiğini, hangi dizileri izlediğini, kime nasıl tepki verdiğini biliyor mu?
Kemal Bey bilmiyor. Bütün umudumuz CHP'nin yeni akademik kadrosunda. Doğru bir Türkiye okuması için CHP'nin yeni akademik kadrosundan umutluyum. AK Parti seçmeni ve söylemi üzerine derin analizler yapan Turan Güneş'in damadı ODTÜ Sosyoloji'den Sencer Ayata'nın CHP'nin tabanını genişletmek için yapacağı açılımlar konusunda çizeceği yol haritasını merakla bekliyorum. Sencer Ayata ve Ayşe Ayata'nın muhafazakâr kesimin zaman ve mekân kullanımına dair yapmış oldukları araştırmalardan ve analizlerden şimdiye kadar çok istifade ettiğimi söylemeliyim.
CHP'nin en evvelinden Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak ortaya atılan yanlış imajlardan kurtulması gerekiyor. İmajlar yanlış. Çünkü bir tarafı ile AK Parti'yi bir tarafı ile 1970'lerin Bülent Ecevit'ini taklit etmeye çalışıyor. Oluşturulmaya çalışılan imajın sahibinin üzerine oturabilmesi için hakikatten pay almış olması gerekir. Selvi/Sevil/Sevim Kılıçdaroğlu için doğal ve rahat tanımlaması yapılması yerini bulmuyor. İmajın yerini bulup bulmadığını kontrol etmek için kullanılan sıfatların tersini kullanalım. "Selvi Kılıçdaroğlu son derece gayri tabi ve rahatsız tavırları ile dikkat çekti." Bu ifade normal olarak herhangi biri için söylenebilecek bir ifade midir? Hayır. O zaman tersini söylediğinizde de sorunlu bir imaj üretimi içine girmiş olursunuz.
Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kıravat takmayarak halka yakın olacağını sanması gibi yanlış imaj. Kemal Kılıçdaroğlu'lunun kravat takmamasını da spor giyinmesini art niyetli biri olsam fena halde Tayyip Erdoğan taklidi bir tavır diye değerlendirebilirdim. Hâlbuki ben güçlü bir muhalefet istiyorum. Güçlü bir muhalefetin Türkiye'nin bütün kesimlerine iyi geleceğini düşünüyorum.
Ama!
Dakka bir gol bir.
Kemal Bey gömleğini savunamıyor. "O parayı verdiniz mi?" sorusuna "Kendi kazandığım para değil mi?" diye cevap veriyor.
Lüks tüketim ile halka yakın olunmaz Kemal Bey. Lüks tüketim içinde olanların her biri kendi kazandığı parayı harcıyor zaten. Erbakan hocanın marka kravatlarını diline dolayan medya, sizin pek marka gömleğinize torpil geçsin öyle mi? Hem de daha yolun başında. Sebep? Çünkü siz onu kendi paranızla aldınız. Peki diğer liderlerin, medyanın diline düşen lüks tüketim maddelerini kimin parası ile aldığını sanıyordunuz?
Halka yakın olmak halk gibi yaşamak ile mümkündür. Bir gömleğinizin fiyatının kendi bir aylık kazancına denk olduğunu gören halk sizin "halkçı"lığınıza fit olur mu? Hayır.
Ama CHP'nin kan değişimini aşkla bekleyenler "Yakışıyor Kemal Bey'e "diyeceklerdir.
Fıkrayı hatırlıyorsunuz elbet.
Hoca camide vaaz verir:
-Sakın ola karınız, kızınız süslenip püslenip açık saçık kıyafetlerle sokağa çıkmasınlar.
-İyi de Hoca senin hanım bunların hepsini yapıyor!
-Ama yakışıyor bizim haspaya.
Kemal Kılıçdaroğlu'na "Etro" gömlek yakışmış mıdır?
Cevabı fena halde Gandi bekleyişi içinde olanlar versin.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.