• BIST 9042.19
  • Altın 4168.468
  • Dolar 39.2434
  • Euro 44.5626
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 28 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 28 °C
  • Berlin 23 °C

İtidal

Ahmet Altan-

Türkiye, Suriye sınırına asker sevk etmeye başlamış.

Bence doğru ama geç kalmış bir karar.

Devletin “reaksiyon süresinin” epey uzun olduğu anlaşılıyor.

Bu harekât, uçağın düşürüldüğü gün başlamalıydı bence.

Biliyorum, bugünlerde “itidal” sözcüğü pek revaçta.

Herkes hükümete, “itidalli” davranmasını, “mutedil” olmasını öneriyor.

İtidal kelimesinin benim bilmediğim bir anlamı mı var diye bir daha baktım, “ılımlı, ölçülü” olmak anlamına geliyor.

Hükümetin “ılımlı ve ölçülü” davranmasını öneriyor insanlar.

İtidal iyidir, zamanında yapılırsa.

Türkiye, Mavi Marmara’yı Akdeniz’e, keşif uçağını Suriye hava sahasının civarına göndermeden önce “itidalli” davranmalıydı, başına bir bela gelebileceğini hesaplamalı ve bundan kaçınmalıydı.

Ama Türkiye, bilerek ya da bilmeyerek belaya bulaştı, uçağı düşürüldü, iki pilotu hâlâ bulunamıyor.

Suriye’nin ve Esed’in hiç de “itidalli” davranmadığı ortada.

Suriye ordusunun Türk uçağını görmesiyle vurması arasında 15 dakikalık bir süre var, bu “süre” uçağın hatayla vurulmadığını ve emrin doğrudan doğruya Şam’dan geldiğini gösteriyor bence.

Böyle bir saldırı karşısında nasıl bir “itidal” gerekiyor?

Komşu ülke bilerek ve isteyerek uçağınızı vurup, pilotlarınızı öldürüyor.

Bir devlet, bütün insanlarından sorumludur, insanını kaybettiğinde mutlaka bunun bir cevabı olması, bütün dünyaya vatandaşlarına dokunmanın bir bedeli olduğunu göstermesi gerekir.

Bunun illa savaş olması gerekmiyor.

Türkiye’nin bugün başlattığı harekât, bence yapması gereken harekâttır.

Sınıra asker gönderip manevralara başlamak doğru ve “ölçülü” bir cevaptır.

Esed “itidalli” davranmazsa, devamının ne olacağını kimse bilemez.

Esed uçağı vurarak bir risk aldı, bundan sonraki hamlesinde yeniden risk alırsa Türkiye de riskten kaçınamaz.

Ölçülülük, ılımlılık, dikkat, hesap, “uçağı göndermeden” önce gerekiyordu, uçağı göndermeden göstermeniz gereken ölçülülüğü uçak düştükten sonra gösterirseniz, başınıza alacağınız bela daha da büyür.

Karşı taraftaki saldırganlık artar çünkü.

Yarın ne olacağını bilemezsiniz.

Durduk yerde bir savaş ihtimalinin eşiğine geldik ama bu noktada artık itidal değil kararlılık gerekiyor.

Meseleyi buralara getirmemek, “itidalli” davranmak gerekiyordu ama bunu beceremedik, şimdi yeni şartlara uygun hamleler yapmaktan başka çare yok.

Ben, söyle ya da böyle Türkiye’nin bir belaya bulaşacağından epeydir endişeliyim.

Belaya davetiye çıkaran bir dış politika izliyoruz, belayı çağıran bir üslup kullanıyoruz.

Bugün yeryüzünde hiçbir ülke “Ortadoğu benden sorulur” diyemez, Amerika da diyemez, Rusya da diyemez, İsrail de diyemez, Türkiye de diyemez, bunu söyleyen mutlaka ciddi bir sorunla karşılaşır.

Türkiye’nin “itidalli” davranması gereken nokta burası ama burada Ankara itidalli davranamıyor, sanıyorum kafalarında bir Türkiye hayali var ve gerçekleri bu hayale uydurmaya uğraşıyorlar.

AKP hükümetinin kafasındaki Türkiye hayali “dışarıda” gerçekleşmez, o hayali “içeride” gerçekleştirmeye çalışmaları lazım ama içeride parmaklarını bile kımıldatmayıp, hayallerini “dışarıda” arıyorlar.

Sen ülkenin içinde barışı sağlayamıyorsan, sen kendi Kürt vatandaşlarının haklarını teslim etmiyorsan, sen faşist yasalarını değiştirmiyorsan, sen bir pankart açtı diye çocukları yıllarca hapislerde süründürüyorsan, sen kendine benzemeyen bütün vatandaşlarının hayatlarına müdahale etmeye çalışıyorsan, sen Alevilerin haklarını hâlâ kabul etmiyorsan, sen hâlâ ülkeyi 12 Eylül Anayasası’yla yönetiyorsan, sen Uludere’de kendi vatandaşlarını bombalayıp özür dilemiyorsan, “Ortadoğu’ya nizamat vermeye” aday olamazsın.

Babamın bir benzetmesi vardır, “bardağın taşmasıyla, dökülmesi arasında fark var” der, Türkiye kendi iç sorunlarını çözüp de Ortadoğu’ya doğru taşmıyor, Türkiye kendi iç sorunlarını çözemeyip Ortadoğu’ya dökülüyor.

Bu durumda beladan kurtulmamız zordur işte.

Hükümete asıl bu dış politikası nedeniyle “itidal” tavsiye edilmeli, “sakin olması, ölçülü olması” gerektiği söylenmeli.

“Kendi Kürt halkın senden şekvacıyken sen başka halkların haklarını ben korurum”
diyemezsin, demeli.

Türkiye, Ortadoğu’da güçlü olmak istiyorsa bu ancak Ortadoğu’nun “imreneceği” bir ülke olmasıyla mümkün, kendi sınırları içindeki savaşı durduramayan bir ülke “imrenilecek” bir ülke olabilir mi sizce?

Kürtaj yasağını Kürt meselesinden daha fazla önemseyen bir hükümet imrenilecek bir hükümet olabilir mi sizce?

Televizyondaki hayalî kahramanların özel hayatlarını ciddi ciddi tartışan bir yönetim ciddiye alınabilir mi sizce?

Hükümet, Suriye sınırına asker sevk ederek bence çok doğru bir iş yaptı ama ne yazık ki “doğru işlerin” hep savaşa doğru yol alacağı bir alana soktu Türkiye’yi.

Bu son krizde Erdoğan’a değil Esed’e “itidal” çağrısı yapılmalı bence, Erdoğan’a bu son olayda değil genel politikası için itidal gerekiyor.

İtidali tümden kaybetmiş gibi görünüyor çünkü.

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • hakan demir27 Haziran 2012 Çarşamba 10:11ahmet altan

      Ahmet altan ve ailesini sınıra gönderelim, en önde beklesinler, zaten silahta taşıyor, ateş açılırsa, Ahmet karşılık verir , yok öyle sallamak, en önde siz olun.

      Yanıtla (0) (0)
    • imran adsay27 Haziran 2012 Çarşamba 10:38usatadım

      sevgili yazı ustadıma sizin yazılarınıza yorum yapmak o kadar zorki ama mütevazice bir şeyler karalıyalım dedik. yazınızın surye politikası nın yanlışlığını kabulenip şimdi daha katmerli bir yanlışlıkla cevap vermesini isteminizin derin bir celişki olduğunu düşünüyorum.

      Yanıtla (0) (0)
    • Mehmet Şah27 Haziran 2012 Çarşamba 12:56İtidal

      Ahmet abi, ağzına yüreğine sağlık.Çok güzel ve Türk hükümetinin içine bulunduğu gerçek durumu özetlemişsin. Herkesin okumasını tavsiye ederim. Çünkü çok aydınlatıcı bir yazı.

      Yanıtla (0) (0)
    • Meric Cenk27 Haziran 2012 Çarşamba 21:12Kürt meselesi

      Ahmet altan bence yazı yazmayı bilmiyor. Ağzına dolamış bir kürt kelimesi, her makalesinde kürtlere bağlıyor. Artık yazmaması lazım. Yeni şeyler üretemiyor.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89